İstanbul'u Bombaladılar

tayyare uçak çanakkale istanbul

Çanakkale Savaşı Hava Saldırıları


Çanakkale Savaşları sırasında İstanbul’a  hava taarruzları yapılmıştır. İlk hava taarruzu, 14 Nisan 1916 gecesi İmroz’dan kalkan İngiliz uçağı İstanbul Zeytinburnu fişek Fabrikasını, Yeşilköy’ü ve Edirne’yi yangın bombaları ile bombalamıştır. Bu bombardıman deneme olarak algılanmış çünkü bu faaliyet devam etmemiştir.


İstanbul Savunmasız kaldı



9-10 Temmuz 1917 gecesi İngiliz Hava Komutanlığı İstanbul’da donanmaya
ve özellikle Yavuz’a taarruz etmeyi planlamıştır. İki uçakla yapılan taarruzda birinci uçak Bakırköy Baruthane mühimmat fabrikası, tayyare karargâhı, Rami, Karaağaç, Beyazıt’taki Harbiye Nezaretine bomba atmıştır. Diğer uçak Yavuz muharebe gemisine yan tarafından yanaşmış iki destroyeri bombalamıştır.

İmroz’da üslenen İngiliz uçakları İstanbul bombardımanlarına devam
Etmiştir. 28-29 Temmuz 1918 gecesi üç İngiliz uçağı, Deniz Tayyare İstasyonu ve Galata köprüsünü bombalamış, hangar ve uçaklar hasar görmüştür. Estambul bu hava saldırılarından çok çekmiştir.

Bir resim görmüştüm, hava saldırılarının önüne geçmek için Aya Sofya'nın minarelerine uçaksavar yerleştirilmişti.

21 Ağustos 1918 gecesi üç İngiliz uçağı Gelibolu- Şarköy yönünden İstanbul üzerine gelmiş, alarm ikazı verilmiş, elektrikler söndürülmüş, Beyazıt, Vefa, Yenicami avlusu, Ayasofya, Yedikule civarını ve Zeytinburnu silah fabrikasını bombalamış halktan ölen ve yaralılar olmuştur. 18 Ekim 1918’de yapılan hava taarruzlarında Vefa, Unkapanı, Beyazıt’a bomba atılmış birçok kişi yaralanmış ve ölmüştür.


Yorumlar

Hayal Kahvem dedi ki…
Selam Bolat,
Yazınız bana Sunay Akın’ın bir hikayesini hatırlattı. İşte anlattığınız gibi feci bir savaş zamanındayız. Kurtuluş Savaşı zamanları… Bir deniz üsteğmeni ve sevdiceği, savaş nedeniyle birbirleriyle pek görüşememektedirler. Üsteğmenin aklına bir fikir gelir. Sevdiceğine mors alfabesi öğretir. Boğazdan gemiyle geçecekleri geceyi önceden kızahaber verir. Kız camdan elindeki feneri yanıp söndürerek “seni seviyorum” der. Çocukta gemiden aynı şekilde karşılık verir. “Seni seviyorum.” Bu böyle haftalarca devam eder. Denizciler arasında herkes duyar tabii bu sevdayı. Dilden dile anlatılır. Bir gece gene kız önceden haber almış pencereden denize bakmaktadır. Gemiyi görür. Fenerini yakıp söndürüp “seni seviyorum” der. Gemiden geçte olsa bir cevap alır. Ama bu kez mesaj farklıdır. “Ebediyete kadar.” Çünkü o gece bizim üsteğmenin gemisi İsveç bandralı bir savaş gemisi tarafından batırılmıştır. Arkadaki Türk gemisindeki üsteğmenin arkadaşları kızın ışıklı mesajını görünce, kız telaşlanmasın diye karşılık vermişlerdir. Kız, sevdiği erkek her zaman olduğundan farklı mesaj vermiş olsa da, haber almıştır ya mutlu bir şekilde uyur. Üsteğmen de uyumuştur. Ebediyete kadar yatmıştır uykusuna… Savaş feci bir şey değil mi? Çok feci hem de… İnsanın zalimliğinin sonu tez zamanda gelsin diye umut etmek istiyorum.
Blogger Bolat dedi ki…
Merhaba,Gerçekten de çok dokunaklı bir hikaye. İlk defa duydum, paylaşım için teşekkür ederim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı