istanbul istanbul olalı blog

Sıcaklar tam gaz İstanbulluları son bahara doğru sürüklerken. Şehirde bir miskinliktir gidiyor . Bulunduğum bölgeden Beyoğluna inmeyeli iki haftayı geçti. Canım kitapçılarda fellik fellik Knut Hamsun aramak istiyor. Okuduğum romanlarını hikayeleri tekrar satın alıp okuyacağım. Önce okuduğum kitapları Sariyer'de bir okula hediye etmiştim. Hatta yazarın İstanbul'a seyahatini “İstanbul’da iki İskandinav Seyyah” adlı  kitabını satın almalıyım. Kitabı YKY kataloğunda gördüm. İşte en sevdiğim şehir işte en sevdiğim yazar daha ne olsun!

Kent Bostanı , Nişantaşı Cumhuriyet Parkı’nda bir serginin adı. Bu fikir balkonumda hıyar yetiştirmem kadar ilginç. Benim 3 adet saksı hıyarım bir ara o dara çoştular ki sormayın gitsin. Bunlar yatay değil dikey uzuyor. Sırık hıyarları. Bir ara tatile çıkınca bir 1 saksımız telef oldu diğerleri de solmak üzereyken kurtardık. Neyse efenim konuyu dağıtmadan devam edelim. PARK serginsinin küratörlerini tebrik etmek lazım, fikir ilginç.  Domaaates biber patlıcaaaaaaaaaan.  Kent Bostanı'nın mimarları Sinek Sekiz Yayınevi 'nin üyeleriymiş. Bu yaratıcı çalışma için kendilerini tebrik ediyorum. Bostan deyince hemen aklıma geldi, bildiğiniz üzere doğunun en önemli yazarlarından birinin eserinin adıdır "Bostan". Şirazlı Sadi'nin Bostan kitabında en beğendiğim laflarından biri:  "Sancısız İnci Olmaz" Evet, yekten köyden şehire inme arzusu ve toprakların kullanılamamasından doğan boşlukta şehir halkının endüstriyel tarımcıların eline düşmesi, trajik bir etki yaratm

Urs Fischer: Benim bayıldığım ve sanat severlere takip etmelerini önerdiğim bir sanatçı. Heykelleri, resimleri enstalasyonlarıyla yeni bir yıldız. Yaşıtım, 1973 İsviçre doğumlu. A vrupa'da popüler, Amerika’nın en özel sergi mekanlarını çoktan parselledi bile.  Alışkın olmadığımız materyallerden yaptığı eserleriyle sanat severlere ben buradayım diyor. Mesala "Bread House" adlı eseri beni çarpmıştır. Masalsı bir dünyanın yaratıcısı bu özel insanın eserlerini umarım en kısa zamanda İstanbul'da izleme fırsatımız olur.   Eserlerindeki malzemelerin dili olsa da konuşsa Urs Fischer nasıl çalışıyor! Ekmek israfı bundan daha güzel anlatılamazdı herhalde.  Sevgili Urs  Fischer seni İstanbul'a bekliyoruz. Ya da İ stanbul Modern küratörleri, lütfen çığlığımızı duyun ve Urs Fischer'i Estambul ile tanıştırın lütfen.

Hep hareket etmek zorunda mıyız bu İstanbul'da? Yani şöyle bir sağa sola baksak, biraz tembellik yapsak, eşi dostu görsek. Nişantaşında bir kafeye postu serip kafa dağıtsak zul mü olur? Bu hareket halindeki gemiden düşer miyiz? Lojistik, medya, prodüksiyon, kürasyon, STK bu ne alla sen ya! Sabah fatura ödedikçe sinirlerim tepeme çıkmaya başladı sonunda kafayı yiyip Cemal Gülas gibi dağa bayıra vuracağım kendimi. E ben hareket istedim Allahım, harekette bereket vardır diye ama kantarın topuzunu fazla kaçırdım heralde. Bundan kelli kendime yeni bir yol haritası çizmem lazım. Yaş 36 yolun yarısını geçtik! Hareket hareket nereye kadar, keseceğim bu İstanbul'un Aşil tendonunu görecek. Ulen Estambul ben sana ne diyeyim. İstanbulluluk nedir?   Nerelisiniz? Sorusuna Karslıyım, Diyarbakırlıyım, Edirneliyim, Vanlıyım yerine Kadıköylüyüm, Beşiktaşlıyım diyebilmektir. Kendini İstanbullu hissedebilmektir. Şehir kültürünü benimsemiş olmak lazımdır. Çok kültürlülüğe açık olm

Küçük Kara Balık Sergisi İstanbul Küçük Kara Balık o kadar güzel bir çocuk kitabıdır ki, okuduysanız hafızanızdan çıkması mümkün değildir. Bunun içindir ki oğlum Teoman Bolat'a Samed Behrengi'nin hikaye ve masal kitaplarının serisini henüz o doğmadan aldım. Samed Behrengi İstanbul'da İran Şahı Pehlevi’nin gazabına uğrayarak hayatının baharında öldürülen Azeri asıllı İran’lı yazar Samed Behrengi’nin Küçük Kara Balığı İstanbul’da Karaköy 5 nolu Antrepo’da sergiye dönüştü. Estambul'da böyle bir sergiyi çok anlamlı bulduğu söylüyorum.  Kayıp Balık Nemo senaryosu Samed Behrengi’nin uyarlanmasından başka bir şey değil. Çalıntı demeye dilim varmıyor. Kıbrıslı Türk ve Rum sanatçıların birlikte gerçekleştirdiği sergi 19 Temmuzda sona eriyor. Kıbrıslı sanatçıların sergisi adı dolayısı ile ilgimi çekti, serginin küratörlerini tebrik ediyorum. Evet, sergi Rum sanatçılarla birlikte yapılmış olsa da aslında Küçük Kara Balık rolü KKTC’li Türklerin. Rumlar da sergin

Adalar Şehir Müzesi İstanbul'un ilk çağdaş kent müzesi 31 Temmuz 2010'da açılıyor. Bir çok insan buna şaşırsa da ben şaşırmıyorum. Çünkü adalar İstanbul'un en şehirli yerlerinden birisidir. Adalarda şehir kültürü oturmuştur.   Ama adalarda! Müzenin adı " AdalarMüzesi ". Müze, Adalar'ın sosyal tarihini, dününü, bugününü anlatacak. Bence 2010 Ajansının elle tutulur ilk ve tek projesi! Olarak görüyorum. Vallahi bravo! Hiç yoktan iyidir. Adalar Belediyesi ve Adalar Vakfını tebrik ediyorum, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tebrik edemeyeceğim ben daha büyük çaplı projeler bekliyordum. Tamamen hüsran! Bence yaptıkları onca iş arasında birkaç restorasyon projesi U2 konseri ve katkıda bulundukları "Adalar Müzesi" ile hatırlanacaklar.Estambul'un şehir belleği için bu çalışma önemli. Adalar Müzesi, adalar için büyük kazanım. Burada göç ile ilgili önemli bir tarih biriktirilebilir. Adalar Müzesi adaların kültürel mirası kadar, adala

They Might be Giant Istanbul Bugün nereden aklıma düştü ise they might be giant tarafından 80’li yıllarda söylenen, Jimmy Kennedy ve Nat Simon tarafından İstanbul'un fethinden sonra süregelen isim değişimlerini anlatan "Istanbul Not Constantinople" dilime dolandı. Kıpır Kıpır yerimde duramayarak şarkıyı dinliyorum. Bir Bizans Uzmanı Semavi Eyice Değerli arkadaşım Mehmet bu sabah bana mail atmıştı. Kendisi sıkı bir Bizans hayranıdır. Semavi Eyice Hocam ile tanışma gibi bir fikrimiz vardı ama henüz uygulamaya geçemedik. Allah Eyice hocamızı bize bağışlasın. Ellerinden öpüyorum. Neyse ben şarkı’nın sözlerini sizinle paylaşıyorum. Istanbul was constantinople  İşte, Kız sen istanbul’un neresindensin tadında bir şarkı Istanbul was constantinople now it's Istanbul, not Constantinople been a long time gone, constantinople now it's Turkish delight on a moonlit night every gal in Constantinople lives in istanbul, not Constantinople s

Kandilli Rasathanesi Eski adıyla "Rasathane-i Amire" yeni adıyla Kandilli Rasathanesi" 1868 yılında Pera caddesinde bugünkü İstiklal caddesi üzerinde Della Suda eczanesinin karşısında açılmıştır. Rasathane önceleri astronomi rasathanesi olmayıp, meteoroloji merkezi bürosu şeklinde kullanılmıştır. Gözlemler 74 metre yükseklikte Pera tepesi üzerinde yapılmaktaydı. Ancak 1872 yılında yayınlanan Salnamelerden öğreniyoruz ki daha sonraları Astronomi Rasathanesi olma çabaları içine girmiştir. Bu 1872 salnamesinde astronomi takvimi yer almış olup, gezegenler, kuyruklu yıldızlar, yıldız zamanının güneş zamanına dönüştürülmesi, enlem tayini gibi konulardan bahsedilmektedir. Osmanlı Devleti tarafından kurulan ilk rasathane Takiyeddin Efendi tarafından kurulan İstanbul Rasathanesi’ydi. Sultan III. Murad’tan alınan irade ile kurulan rasathane, devrin şeyhülislâmının rasadın getireceği uğursuzluklardan bahsetmesi üzerine yine padişah emriyle yıktırıldı. Bu rasathane

Mehmed Siyah Kalem Resimleri Küresel noelibaralizmin gebe bıraktığı duygularla İstanbul'u finans ve hizmet merkezinin başkenti yapma arzumuz, büyük bir yoksulluk ve yoksunluğun yaşandığı İstanbul’un ruhuna zarar vermiştir. İnsanla şehir arasında derin çelişkiler doğmuştur. İstanbul toprağından rant elde arzusu amansız bir büyümeyi de beraberinde getirmiş, kültürel mirasımız talan olmuştur. İstanbul Dünya Kültür Mirası Listesi Gözümüz aydın olsun işte bu hale getirdiğimiz “megakondu”, UNESCO tarafından 2011 yılından itibaren Dünya Kültür Mirası Listesi'nden çıkarılma riski ile karşı karşıya. Her şey gibi bu şehirde inanılmaz boyutta değişiyor. Ama bu değişim tam da içinde yaşadığı şehrin insanlarına benziyor. Hercai, açgözlü, mirasyedi . Ben bu değişimi Mehmed Siyah Kalem resimlerine benzetiyorum. İyilik ve kötülük aynı bedende. Bir tarafta okkalı bir saltanat diğer tarafta iliklere sinmiş bir yoksulluk. Demonlar tepişiyor şehir büyüyor tıpkı bir erderha gibi komşu i

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Keşke dediklerim arasında  Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde okumak  da vardır. Neden böyle söylüyorum kısaca anlatayım. Bir gün Üniversitenin kütüphanesine gittim. Çocuklar o kadar beyefendi kızlar o kadar hoş ki öyle aptal aptal bakındım. Hem yetenekli hem kibarlar. Zaten öyle olmasalar o okulda olmazlardı herhalde. Bir üniversite düşünün  kampüsü  dünyanın incisi İstanbul Boğazı’na bakıyor. Bir kantin düşünün boğazın dalgaları duvarını yalıyor. Mekteb-i Sanayi-i Şahane Neyse efenim, eski adı Mekteb-i Sanayi-i Şahane adıyla hayranı olduğum müzecimiz Osman Hamdi Bey tarafından 1882 yılında kurulur. Bence Osman Hamdi Bey adına bir güzel sanatlar fakültesi açılmalıdır. Osman Hamdi Bey bunu hak etmiştir. Estambul'a böyle bir üniversite yakışır. Yetkililere duyurulur. Osmanlı Hamdi Bey Osman Hamdi dedin mi akan sular durulur bende.  Osman Hamdi Bey aslında günümüzün insanına bile dar gelen sıfatları yıllar önce giym

Çatalca İnceğiz Mağaraları Tarihi mirası o kadar çok seviyoruz ki nerede bir ıssız yer görsek nerede bir kuytu olsa nerede bir mağara bulsak içine çövdürmekten zev alıyoruz! En kibarımız bu kültürel mirasımızın etrafında şişe kebap diziyor, mangalda kanat çeviriyor. Sinema dünyamız film çekiyor. Yarımburgaz Mağaraları Tahrip Edildi Mağara hasar görürmüş binlerce yıllık kültürel miras tahrip olurmuş ne gam! Velhasıl coğrafi miras anlayışımız kıt. İstanbul’daki Yarımburgaz Mağarası tahrip edildi. İşte, resmini gördüğümüz şu mağaralar tarih öncesi yerleşimlerdir. Çatalca ilçesinin kuzey doğusuna düşen İnceğiz Köyü'nde bulunan, mağaraların durumu da tam hayta ruh halimize uyuyor. İnceğiz mesire alanında üç ayrı yerde değişik mağaralar var, hatta içinde Bizans dönemine ait bir şapel de bulunuyor. Galerileri dolaştığınız da ışığın yansımasına hayran oluyorsunuz. Fakat define avcıları ve piknikçilerin oluşturduğu tahribat, tepelere yapılan siteler tam bize yakışan cinsten

Evliya Çelebi Üniversitesi Erhan Afyoncu hocamız sordu aynı soruyu ben de yineliyorum.  Evliya Çelebi üniversitesi niçin yok? Evet kasalarına eşek yükü ile para konulan kültür kurumlarımıza ben de soruyorum. Bırakın Üniversiteyi dişe dokunur hangi çalışmalarınız var? Dünyanın en önemli seyyahı Evliya Çelebi bir Türk olmasına rağmen ne seyahatnamesinin ne de kendisinin kıymetini bilemedik. UNESCO Evliya Çelebi Yılı UNESCO'nun kararıyla 2011 yılını Evliya Çelebi Yılı olarak kutlayacağız. Şuna inanıyorum ki dünyanın çok değişik yerlerinde harika sergiler yapılacak, belgeseller çekilecek, haberler ve makaleler yayınlanacak. 2001 Yılında Kıbrısta yapılan bir kongre dışında günümüze kadar biz Türkler tarafından dişe dokunur bir çalışma yapılmamış olmaması üzücüdür. İnsanda hayret duygusu uyandırmaktadır. Video Sanatçısı Ömer Ali Kazma Estambul’da Evliya Çelebi Konulu çok daha etkin sanat çalışmaları yapılmalıdır. Video sanatçız Ömer   Ali Kazma’dan böyle bir talebim