Kayıtlar

Aralık, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dostlarım Arkadaşlarım

Resim
Hoşçakal 2010 Kendi açımdan 2010 yılından çok memnunum. Defne gibi ufkumu açan yeni insanlar tanıdım. Kıbrıslı akrabalarımı tanıdım.    Yusuf abim İstanbul’a tayin oldu. Ali ve İhsan ağabeyle tanışma fırsatım oldu. Her ikisi de dünya tatlısı insanlar. Özgür kendine yeni yapım şirketi kurdu. Aylin çok güzel şeyler yapıyor. Arkadaşım Yaşar, Genel Yayın Yönetmeni oldu.     İhsan içinde yakında çok iyi şeyler olacağına inanıyorum. Kemal abim 2010'un en güzel kazanımlarından biriydi, yaptığı çizimler için kaç kez teşekkür etsem azdır. İlhami desen 2010'un en şanslı veletlerinden biriydi, güzel işler yaptı yapıyor. Seda son derece başarılı devamını dileriz.  Ş irkette arkadaşlarım ve dostlarım mutlu.  Yeğenim Mutlu İzmir’de diziye başladı. Yeni sanat insanlarıyla tanıştım, umarım 2011 yılında bu güzel karşılaşma devam eder. Canım İstanbul 2010’da etkinlik yorgunu oldu. Son olarak Kadim dostum Bahri sağlığına kavuştu. Kitaplar okudum, toplum için çalıştım, ülkem için çalıştım... 2011

Fikirsizlik Tepesi

Resim
Yenikapı metro inşaatında deviz seviyesinin altında yerleşimler bulununca hep birlikte acayip heyecanladık. Vaaay yeni bir  medeniyet bulundu diye. Halbuki bu medeniyet zaten bulunmuş adı da konulmuştu bulunan medeniyetin adına”Fikirtepe Kültürü” diyoruz. Marmara Denizi çevresinde tarih öncesi ile ilgili ilk kazılar, 1952-1954 yılları arasında Kurt Bittel ve Halet Çambel tarafından tarafından yapılmıştı. Sanırım sonradan Çatalhöyük'te kazılar yapan James Mellart da burada kazılar yaptı Pendik civarında. Fikirtepe kültürü Eskişehirden Trakya’ya uzanan önemli bir medeniyetti. Ne yazık ki yeterli kaynak olmadığından daha detaylı çalışmalar yapılamadı. Bizde İstanbul’un tarihini Constantin ile başlattık. Hâlbuki Fikiretepe M.Ö 6.000 yıllarına işaret eder. Neden Fikirtepe Kültürü dendi? Çünkü istanbul ve çevresinde Neolitik çağda yaşayan insanların yaşam tarzlarına başka ad veremediğimizden kökenleri hakkında yeterli bilgiye sahip olunamadığı için, yerleşme alanı ve topluluğun kültür

Onlar da İstanbullu

Resim
iKEDİ Kediler, salonumuzun haytalarıdır, evlerimizin tadını bizden çok çıkarırlar. Kıskanırım onları, koltuklara öylece yayılırlar, pencere önünden mahalleyi keserler. Canları isteyence sırnaşırlar,   kalorifer dibinde şekerleme yaparlar, sehpa altında pantolonumuzun paçasıyla oynarlar.   Çocukluğum kedili evlerde geçmesine rağmen İstanbul’da bir kedim olmadı. Belki bir karar verip 2011’de evime kedi alırım diye düşünüyorum. Bilmem rast geldiniz mi. İstanbul'da harika bir çağdaş sanat çalışması vardı “iKEDİ” adı altında. Mottoları çok sağlamdı “Biz de İstanbulluyuz” İstanbul’u dolaştı kediler.   Proje bize İstanbul’un sokaklarını, havasını ve suyunu paylaştığımız hayvanlarla uyumlu bir yaşam ve hayvanların varolma haklarıyla ilgili güzel bir çalışmaydı, proje tasarımcısı ve ünlü kuklacı Roger Titley, Sanat Yönetmeni Airan Berg ve proje yöneticisi Selin Maner başta olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum. Abstract Cats are pretty animals. We sahe our house. I grew up with cats an

İstanbul'dan İzmir'e

Resim
Cuma günü sabah Atatürk Havalimanında saat 08:00 İzmir uçağı için beklemedeyiz. Sıcak çikolata ile ayılmaya çalışıyorum, neyse ki başarıyorum cin gibiyim. Aydan'a teşekkürlerimle. Yalnız bir korkum var. Tecrübemle sabit son 3 aydır THY uçakları rötar yapıyor diye düşünüyorum. Düşündüğüm oluyor. Filo büyüdü ondan mı, başka sebeplerden mi bilemiyorum. Tam zamanında uçağa alınmamıza rağmen gene pist başında 25 dakika rötar. Sıradaki 12. uçak olarak uçuyoruz. İzmir'e kıyaslama çalışması için gidiyoruz. İstanbul ile İzmir arasında dağlar kadar fark var. Bir kere İstanbul'da iş hayatı daha vahşi. Çalışma koşulları zor. Kıyaslama yaptığımız ambalaj firması son derece güzel bir yer. Çalışanların yüzlerindeki gülümsemeden bunu anlayabiliyorsunuz. Yemeklerini Sofra şirketinden temin ediyorlar, yazları bahçede mangal yapıyorlar. İzmir şehir gibi şehir iste. Ben geldim bizim Mutlu orada diziye başladı. Anlaşılan İzmir'e 2011'de daha sık uğrayacağız.

Takmış Takıştırmış

Resim
Anadolu'nun Takı Mirası İnsanoğlu karanlık dönemlerde başladı bu takma takıştırma işine. Neolitik Çağ’da obsidyenleri süs eşyası olarak kullanmaya başladılar ve o takılar gelişerek binlerce yıl öncesinden bugüne kadar bizlere ulaştı. Herkes farklı amaçlarla kullansa da genelde insanlar daha güzel görünmek amacıyla takı kullandılar. Büyü’den korunma, bereket, inanç, gösteriş ve asaletin gösterilmesi de başlıca takı kullanma sebebiydi. Müzelerimizde gördüğümüz takılara her uygarlık kendi damgasını vurmuştur. Kemerler, tokalar, bilezikler, küpeler, muskalar üretilmiş.  Aslanın pençesi, kaplanın postu, kartalın tüyü, yılanın dişi derken şehirlileşmiş insanlık, bu sefer de çanaklar çömlekler, vazolar, taştan heykeller yapmış ve altından, yakuttan zümrütten takılar yapmaya devam etmişler. Asurluların yüzükleri, mühürleri, Hititlerin altın takıları, Urartuların, kehribarları tanrı kabartmaları, aslanları, Frig fibulaları Türkiye Cumhuriyetine kalmış önemli takı miraslarımızdır. Moda ve o

İnsan Müzesi Öneriyorum

Resim
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde okula başladığım ilk yıl beyaz önlük giymiş   asistanları görünce, noluyor DTCF’de tıbbi bir bilim mi var da benim haberim yok diye şaşırmıştım. Bu bölümün aslında Paleoantropoloji olduğunu sonradan öğrenecektim. Ülkemizde tarih öncesi çağlardan beri Anadolu'da ele geçen eski insan kalıntılarıyla neden   bir "insan müzesi" kurulmuyor. Belki Hollanda’daki Corpus müzesi gibi bir alan eklenerek insanların önce kendilerini tanımaları sağlanabilir. Bugünlerde İstanbul'daki Meclisi Mebusan Caddesi Antrepo No:3 devam eden Body World'e insanların nasıl hayran kaldığını duyuyorum. İnsan Müzesine gelinceye kadar kurulması gereken o kadar çok müze var ki ama gene de bunun da bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Atatürk'ün teşvikleriyle açılan Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi ve Hacettepe Universitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü'nde çok güzel korunmuş koleksiyonlar bulunmaktadır. Amasya Mumya Müzesi'nde İlhanlılardan kal

Şu İneğin Yaptığına Bak

Resim
Bosphorous Efsaneye göre, zampara Zeus kıskanç karısı Hera tarafından yakalanacağını anlayınca Argos kralının güzeller güzeli kızı Io’yu hemen   inek şekline sokar. Amacı Hera’nın gazabından kurtulmaktır. Hera bu kül yutar mı? D urumu  farkeder farketmez İnek şeklinde Zeus’un yanında duran duran genç kıza bir atsineği musallat eder.  Zavallı Io sinek arkasında, günlerce kaçar durur. Sonunda İstanbul Boğazı’nın önlerinde bir yere gelir. Atsineği hala peşindedir. Ondan kurtulabilmek  can havliyle kendini suya atar ve yüzerek karşı kıyı kuzguncuk'a çıkar. İşte bu olaydan sonra bu su yolunun adı “inek geçidi” anlamına gelen “Bohus Phorus” kelimelerinden kaynaklanarak “Bosphorus” olmuştur.

Özlenen Kitaplık

Resim
Atatürk Kitaplığı Uzun zamandır kütüphaneye gitmedim. Hâlbuki Atatürk Kitaplığı’na son iki yıla kadar düzenli olarak uğrardım. Orada çok sevdiğim bir kütüphaneci ağabey öldüğünde kütüphaneden ayağım kesildi. Bir süre sonra bina bakım onarım için kapatıldı. Kütüphane Sedat Hakkı Elde m’in sevdiğim yapılarından bir tanesidir. Arazi ve bina masrafları Koç ailesi ya da Koç Vakfı tarafından hediye edilmiş. İBB Kütüphane Müzeler Müdürlüğü’ne bağlı olarak halka ve özel araştırmacılara hizmet veren Atatürk Kitaplığı, Cumhuriyet döneminin ilk kütüphanelerindendir. Kütüphane aslında ilk olarak Şişli’deki Atatürk Evi’nde kurulmuş sonra derme büyüyünce Beyazıt Medresesi’ne taşınmış bir süre sonra orası da yetmeyince bugünkü yeri olan Taksim Mete Caddesi’nde yapılan halen faaliyetini sürdürdüğü yeni binasına 1981 yılında taşınmış. Kütüphanenin dermesi kurucuları olan Osman Ergin, Muallim Cevdet, Haşim İşcan ve Muhsin Ertuğrul’un özel koleksiyonlarıyla zenginleşmiştir.  Bence İstanbul’daki en kull

İstanbul Balıkçılığı, Balık Halleri ve Balıkçılar

Resim
İstanbul Boğazı'nın Balığı Babanın Malı Mı? Milliyet Gazetesi'ndeki habere göre   Çanakkaleli bir balıkçı yaklaşık 15 ton sardalye balığı avladı. "Bu yıl Çanakkale Boğazı'nda balık bereketi yaşanıyor. Sardalyenin dışında, çinekop, istavrit ve kolyoz balığını da bolca avlıyoruz” dedi. Çöpe dökeceğin balığı neden avlıyorsun? Bereket mi? Bu nasıl bereket? Çanakkale Boğazı'nda bunlar olurken İstanbul Boğazı farklı değil. Bu balıklar havadan karadenize ulaşamayacağına göre can pazarı var demektir. İstanbul Balık Halleri ve Balıkçı Filosu Denetlenmeli Bu ülkede Tarım Bakanlığı var mı? Var! Bu ülkede Deniz Ticaret Odası var mı? Var. Bu ülkede Sahil Güvenlik Komutanlığı var mı? Var? Bu ülkede Balıkçılık Enstitüleri var mı? Var! Bu ülkede Su Ürünleri Enstitüleri var mı? Var! Akademisyenlerimiz var mı? Var! Belediyeler var mı? İstanbul'un biyolojik mirası ve balıkçılık Gerçekten bu kurumlar var mı acaba? Gerçek

Hafta Sonu Önerisi

Resim
Başımızın Tacısın Koca Sinan Avrupa’nın kaderini şekillendiren dört büyük hükümdar vardır bunlar   I. Françoise-Fransa, VIII. Henry-Britanya, V. Charles-İspanya ve Kanuni Sultan Süleyman-Osmanlı Devleti. Türk devleti Kanuni döneminde o kadar büyüdü ki bir yanı Cezayir’de, diğer yanı Azerbaycan’da, Budapeşte’den Bağırsan Aden’den ses gelir. Aynı devirlerde Avrupa’da Leonardo, Michelangelo, Palladio, Raphael Avrupa mimarisinde Rönesans rüzgârı estiriyordu. Ancak Rönesans döneminde dahi hiçbir mimar Kanuni'nin mimarbaşısı Koca Sinan’ın yarısı kadar eser yapamadı. Peki, yapamadı da ne oldu, Mimar Sinan'ın kıymeti mi bilindi. Hayır! Süleymaniye’yi görmeden Roma’yı gördük, Hattuşa’dan önce Mısır’a gittik sizce de burada bir yanlışlık yok mu? 1997 yılıydı Süleymaniye’ye gittik. Ben saf insan kendi kendime " bu güzel eser’in içine ayakkabılık doluşturarak mahvetmişler" diyerekten ayakkabılarımı en arkadaki ayakkabılığa koydum. O güzelim Pierre Cardin ayakkabılarımı dönüşte b

Şık Olmamış Skylife

Resim
Kasım ayı Skylife Dergisi'nde lüfer ile ilgili haber vardı. Hatta haber artı lüfer yahnisi ve lüfer pilav tarifi diyebilirim. Yazının başlığı "Balıkların Efendisi Lüfer." Balık sofralarının vazgeçilmezi lüfer, etinin lezzeti ve kendine özgü aroması balık severlerin liste başı balıkları arasında gelir ... Gibi bir girişle başlayan yazı şöyle bitiyor. "Bir zamanlar Haliç'e kadar giren lüferi artık yavaş yavaş boğazda göremeyeceğimiz zamanlar yaklaştı. Lüferin korunması için yapılan çalışmaların tamamının desteklenmesi gerekir. Yapılan son çalışmalardan sonra Haliç'e bazı balıklar geri dönmeye başladı. Umudumuz bir gün lüferi Haliç'te görmek olsun." Bir okuyucu olarak lüfer ile ilgili yapılan çalışmaların neler olduğunu bilmek benim hakkım değil mi? Hakkım. Peki, neden böyle bir geçiştirme yapılmış olabilir. 1 ) Yüzeysel bir araştırma yapılmış olabilir. 2 ) Kamu destekli bir kurum için dergi yaptıklarından lüfer için yapılan çalışmaları iktidara mu

Süreyya Operası Açıldı

Resim
Anadolu Yakasının İlk Operası Açıldı Kadıköy Belediyesi Süreyya Operasını sanat dünyasına açtı. Anadolu yakasının ilk, Türkiye'nin ise altıncı opera binası olarak sanatseverlerle buluşuyor. İstanbulluların ve özellikle Kadıköylülerin anılarında Süreyya Sineması olarak bildikleri yer 80 yıl aradan sonra opera ile buluştu.  Süreyya Binası, 1924 yılında Süreyya İlmen Paşa tarafından yaptırıldı. Kadıköy'de şehrin kültür hayatını zenginleştirmek için müzik ve sahne sanatlarına uygun bir bina yapmaya karar verir. 1927 yılından 1950 yılına kadar sinema olarak kullanılan bina 1950 yılında Süreyya İlmen Paşa'nın ölümüyle kültür hizmetlerinde kullanılmak şartıyla Darüşşafaka Cemiyeti'ne verilmiştir. Cemiyetin kira geliri amacıyla binayı çeşitli ticari işletmelere kiralamasıyla balo salonu ve toplantı salonunda yer alan freskler büyük zarar görür. Titiz bir yenileme ve onarımdan geçen Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası sadece Kadıköy'ün değil tüm İstanbul'un yeni Opera

Aya Mama Katran Akar Kir Akar

Resim
Ayios Mamas'ın Deresi İstanbul’daki Ayamama Deresi’nin adını belki de birçoğumuz 9 Eylül 2009 yılındaki sel felaketiyle duydu. Öyle bir felaketti ki şahsım kıyısından döndü geriye felaketin acılı aileleri kaldı. Adını dere olarak bildiğimiz Ayama Deresi eskiden gürül gürül akan bir ırmaktı. İnsanların doyumsuzluğu ve çarpık kentleşme ile zamanla bataklık haline dönüşerek küçük bir dere haline geldi. Bugün bu dereye birçok vidanjör kaçak olarak foseptik boşaltıyor. Eğer o vidanjörlerden birini görürsem ilk işim İstanbul İl Çevre Müdürlüğünü aramak olacak. Ayamama Deresi katran renginde simyiyah Marmara’ya boşalıyor. Peki, bu derenin adı nereden geliyor? Aya Mama deresi,   Bizans’taki adıyla Ayios Mamas/ Aziz Mammes/Aya Mama milyonlarca yıl öncesinde geniş bir nehrin, dere şeklinde günümüze kalmış bir küçük bir parçasıdır. Ayamamanın taşıdığı alüvyal ovada şimdi İstanbul'un Ataköy ve Bakırköy semtleri var. Dere adını Kapadokya’lı çoban Aziz Mammes’ten alır. Küçük yaşta   İsa’n

Nişantaşı City's Maceramız

Resim
Kitap'a kavun muamelesi yapmak Pazar günü öğle yemeğinden sonra Nişantaşı Citys' e gittik. Biliyorsunuz Remzi Kitabevi o gün kapalı. Açık olsaydı doğrudan tercihimiz olurdu. Eve yakın olması sebebiyle bizde City's D&;R'ı tercih ettik. Her yer şıkır şıkır. Keşke tüm alışveriş merkezleri böyle olsa. Burada bulunan D&R Mağazası'nda birkaç kitaba baktık beğendiğimiz kitapları satın almak üzere yanımıza aldık. Kitaplardan bir tanesi jelâtinliydi. Kibarca kasiyere kitabı incelemek için açabilir miyiz diye sorduk. "Hayır açamazsınız!" Neden? Cevap yok. Hay sormaz olaydık! Kasiyer başka bir elemana sordu cevap yine kesindi. Kitabı satın alacaktım evde nasıl olsa bakardım ama bu ayıp için kitabı bıraktım satın almaktan vazgeçtim. Peki, Sayın D&R Mağazası yetkilileri sorum şudur? Kitap manavdaki karpuz mudur ki kabuğuna ya da kapağına bakarak alalım? Bu kitapların içeriği hakkında nasıl bilgi sahibi olacağız. Karpuz gibi tıklayarak

Cundalı Hasan

Resim
Aralık İstanbul'u Bilmem sizin nasıldır ama benim Aralık ayım her yıl hüzünlü geçer. Koskoca bir yıl 365 günün bitişine şahit olurum. Kaçırdığım fırsatlara üzülürüm, tutamadığım sözler için mahcup olurum, okuyamadığım kitaplar için hayıflanırım, gerçekleştiremediğim projeler için üzülürüm. Hele kayıplar varsa sevdiklerimden kederlenirim. Paniklemeye lüzum yok. İşte yepyeni bir sayfa açılıyor. Yeni planlar, yeni hedefler, yeni projeler, yeni arkadaşlar, yeni şanslar bizleri bekliyor olacak. İstanbul bugün yağmurla uyandı Beykent’te kar var. Akşam Tarabya’da Cundalı Hasan ’dayız, Balık ve Angora  gecenin en iyi ikilisi olur diye düşünüyorum. Cumartesi sabahı kısmetse Nişantaşı’dayız. *** Yemek Sonrası Notu / 11 Aralık Cumartesi Gördük ki Cundalı Hasan'da da çinekop ve sarıkanat servis ediliyor, biz yemedik! Çinekop sattıkları için bu restaurantla ilgili herhangi bir görüş belirtmiyorum! Anlaşılan uşaklar mevzuya yabancı. İstanbul Lüfer'e Hasret kalmasın diye bu yıl lüfer

Gazve Kültürü

Resim
Talan Kültürü ve İstanbul Bir yanımızın Ortadoğulu olmasından olsa gerek Gazve kültürü neredeyse hayatımızın bir parçası haline gelmiştir. Nedir Gazve Kültürü? Gazve Arapçada  küçük savaş anlamına gelir. Peki bizim kültürümüzle ne ilgisi var? Şöyle ki, zamanında Suriye sınırına yakın yerlerde Harran’da Urfa’da talana gelmek anlamında kullanılmıştır. Rakip aşiretler bir Harran’da bir bölgeye baskın yapar binlerce koyunu, keçiyi, sürüyü önüne katar götürür. Sonra sürüsü gazveye maruz kalan aşiret gazve için komşu aşirete saldırır  adam öldürülmez maksat talan etmektir. Hazıra konmaktır, çok eski tarihlerde Constantinople yağmalanmadı mı? O güzelim eserlerin bir çoğu İtalya'da. Bakınız yandaki gravür bu olayları anlatır. Modern zamanların talanı bambaşka kitaplara sığmaz. Peki Türk siyasetinde bu gazve kültürünün etkisini hissetmiyor musunuz? İktidara kim gelirse gelsin, yandaşlarına adamlarına hısımlarına arkadaşlarına devletin malını yağmalatmıyor mu! E tabi işi her zaman kitabına

40 Katır mı 40 Satır mı?

Resim
40 Semt 40 Yazar 40 Kitap   İstanbul’un her semtinin ayri bir hikâye. İşte bütün bu yaşanmışlıklar 40 farklı yazar ve 40 semt için Heyamola yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Bir kaç tanesini karıştırma fırsatım oldu Hıfzı Topuz'un Nişantaşı kitabı gayet güzel, Feriköy'ü Talin Büyükkürkciyan yazmış onda da gayet güzel bilgiler var. Haluk Dursun Hoca zaten İstanbul'a aşina. Haydar Ergülen Cihangir'i yazmış. Semtlerin seçimi yapılırken eski semtler tercih edilmiş ben olsaydım proje'ye yeni semtleri'de eklerdim. Ben olsaydım Küçükçekmece'yi ve Büyükçekmece'yi de projenin içine alırdım varsın 42 kitap 42 yazar olsun illa kafiyeli olmak zorunda mı? Bir de böyle kafiye hastalığımız vardır! 500 günde 500 eser niye zorluyorsun bir başlık için kendini. Yine de güzel proje için emeği geçenleri  ve projeyi destekleri için 2010 Ajansını ve yayınıve Heyamola'yı  kutlamak lazım.

İstanbul'daki Pozitif titreşimin Adı Babylon

İstanbul’un kent kültüründe önemli bir yeri olan Asmalımescit’in güzel mekanlarından biridir Babylon. Beyoğlu’ndaki Pozitif müzik devinimini 1999’dan bu yana ona borçluyuz diyebilirim.  Yeryüzünün farklı tınılarını farklı disiplerdeki müzik türlerini aynı mekanda izlettiği için teşekkür ederiz. Burada Video art etkinlikleri de yapılmış hiç haberim olmadı çok üzüldüm.  Yalnız bazı konserlerde işin dozunu kaçıran müşteriler olurdu, müşteri lafını onlar için özellikle kullanıyorum çünkü müzisyenlerin de moralini bozan bu tür insanlar için Babylon önemli bir karar almış “Sessiz Konser” yani kendi deyimleri ile Babylon’da sahne alan grupların yaptıkları müziğin dinamiklerine göre bazı “Sessiz Konser” olarak tanımlanır . Meali şudur, zıvanadan çıkan nara atan müşteri olursa kapıyı boylar. Ona göre sesiz konserlerde müzikten başka kahkaha, konuşma, nara gibi absürd davranışlarda bulunmayın. Müzikseverlere, Babylon aylık programını dikkatle incelenmelini tavsiye ediyorum kimleri izlemedik

Pijamasız Yatmayan Çocuk

Resim
Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya çocukken annesi ölüm üzere ant içtirmiştir, asla pijamasız yatmak yok diye. O günden sonra hep pijamalarıyla yatmıştır. Bu durumu Kuleli Askeri Lisesi’nde okurken çocuklardan birine söylemiş bulunur.  Çocuklar pijamasını saklarlar.  O gece geç saatlere kadar saklanır durur, yatağa giremez Fazı Hüsnü Dağlarca. Sözünü tutmazsa annesi ölür diye çok korkar! Yatak boş diye firar gösterilmeye dahi razı olur. Sonra pijaması bulunur ve yatar.  Anne sevgisi böyle bir şey! Bilmem haberi olan var mıdır?  Türkçenin büyük şairi evini müze olmak üzere İstanbul’ Kadıköy Belediyesi’ne bağışlanmıştı. Şair 15 Ekim 2008’de vefat etti. Evi Müze oldu mu acaba, bileniniz duyanınız var mı? Abstract Fazıl Hüsnü Dağlarca was born in 1914, in Istanbul. One of the Turkey's most prolific and frequently translated contemporary poets, Fazil Husnu Daglarca received a military education. He graduated from Military Academy, and after fifteen years of service, he left the Turkish Armed F

Yaman bir işkadını Nimet Abla

Resim
Yeni yıl yaklaşıyor. Bilet bulamazsanız kormayın Nimet Abla Online ya da nimetabla.com imdadınıza yetişiyor. Türkiye’nin her yerindeki insanımızı piyango heyecanı sardı. İstanbul’da kayda geçen en meşhur piyangocular Nimet Abla, Tek kollu Cemal, Cüce Simon,  Uzun Ömer, Ayakları Kesik Hampar, Kör Hiristo, Sezen Abla olmuştur. Bugün en meşhur piyangocumuz ve bana göre acar bir iş kadını olan Nimet Abla (Nimet Özden) dır. II. Abdülhamit döneminin Şeyhül İslamı Cemaleddin Efendi’nin kardeşinin çocuğudur. Anlaşılacağı üzere hayli varlıklı bir ailenin üyesidir. Tayyare Piyangosu yıllarında kocası İsmail Efendi’nin Eminönü’ndeki dükkânında tütün, kırtasiye ve piyango bileti satmaya başlamıştır. İsmail Efendi sattığı veresiye pyango biletlerinin parasını alamayınca, iş Nimet Ablaya düşer. Kolları sıvayan Nimet Abla, promosyondan, reklama, ilandan inovatif satış yöntemlerine ne biliyorsa uygular ve kısa zamanda adı duyulan bir iş kadını haline gelir. Öyle parayı görünce şımaranlardan değildir

Lasos İstanbul'da

Resim
Müze Müdürü Osman Hamdi Bey'in büyük emekleri sonucunda ayakta kalan antik Lasos kenti mermerleri Bebek iskelesine taş duvar  olacakken kurtarılıp bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde sergileniyor. Müze kart cebimizde gidip ziyaret edeceğiz. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğü projeleri kapsamındaki sergi İtalyan Kazı Heyeti’nin işbirliğiyle, İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde bulunan ve uzun yıllar koruma çalışmalarına ihtiyaç gösteren Iasos mermerlerinin konservasyon süreçleri tamamlandı. Eserler hakkındaki bilgileri bir araya getiren katalogla arkeoloji alanında referans olacak bir yayına imza atıldı. Abstract Within the scope of projects by Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency’s Cultural Heritage and Museums Directorate, and in cooperation with Istanbul Archeology Museums and the Italian Excavation Team that leaves 50 years behind this year in Iasos antic city; conservation processes for the Iasos marbles –

Böylesye Yandık

Resim
Sebebini bilmiyorum bir dağdayız. Sağımda solumda paralel uzanan iki heybetli dağ silsilesi var. Benim bulunduğum yer de bir vadi fakat diğer iki vadiden daha az yükseltide. Sonra etrafta insanlar  var. Biraz yürüyorum orman ne güzel ne güzel! Etraftan müzik sesi geliyor o kadar güzel ki müzik her yerde! Yahu tanıdık bu müzik ama derken ses biraz belirginleşiyor. Hemen çakıyorum The Prodigy’nin “firesatarter” şarkısı bu.  Bana elektronik müziği sevdiren şarkı!  1999’da gece Beşiktaş’taki ev partisinde 10 kez dinleyip apartman sakinlerinin şikayeti üzerine 10 kişinin Beşiktaş’ta karakolluk olduğu partinin müziği. Dağ başında Prodigy! ....I 'm the trouble starter, punkin instigator…. Arkadaş, dünya ne kadar gelişti ya! Bak uzaylılar deşifre oldu açığa çıktılar ya o yüzden saklanmadan kıyak geçmişler bana tay tay tommmm… Derken etraftan insanlar beliriyor bir anda üç beç 15 biledin 100 kişi oluyorlar daha sonrasını sayamıyorum…. I 'm a firestarter, twisted firestarter…. Dağın

İstanbul'un Sokak Tabelaları Değişiyor

Resim
Sessiz sedasız oldu ama İstanbul’un sokak tabelaları hızla değişiyor, bizim sokak tabelası değişmiyor! Belediyede paramı kalmadı diye düşünmekteyim! Ben kırmızı tabelaları çok estetik buluyorum. Özgün tipolojisi ve tasarımıyla İstanbul’a yakışır tabelalar yaratılmış. Geçen gün Acıbadem’e giderken dikkatimi çekmişti bloğumda yazayım diye düşünmüştüm. İnternetten biraz araştırınca bu sokak tabelalarının Bülent Erkmen tarafından tasarlandığını öğrendim. Elinin değdiği her şeyi güzelleştiren adam Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar’da hocalık yapıyor. İstanbul Sokak tabelalarında sokak adı, mahalle adı ve ilçe adı belirtiliyor, sanırım her ilçe için farklı bir renk tanımıyla adrese ait önemli belirteçler tabelada yer alıyor. Bülent Erkmen’in işlerini merak edenler bu siteyi ziyaret edebilirler.

Palladio ve Mimar Sinan İstanbul'da Buluştu

Resim
Neo Klasizmin babası Palladio, Koca Sinan ile karşılaştırmalı bir sergide İstanbul’da buluşuyor. Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Projesi kapsamında, Mimar Sinan’ın çağdaşı Mimar Andrea Palladio ülkemizde ilk kez sergileniyor. Buradan da anlaşılıyor ki Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi, Mimar Sinan Müzesi Kuruyor. E yakışır doğrusu. 29 Kasım Tophane-i Amire Kültür Merkezi’nde ziyarete açılan sergi 31 Aralık 2010 tarihine kadar görülebilir. 2010 Ajansını bu şahane fikre geçit verdiği için kutluyorum. K entsel mimari alanındaki birikimin paylaşılması ve gelecek kuşaklarımız için önemli. Memleketimin tüm mimarlık öğrencileri bu sergiyi kaçırmamalı. Hoş geldin,  Andrea di Petro Della Gondola. Bu arada dünyanın en bilinen mimarlık ödüllerinden Ağa Han Mimarlık Ödülü alan mimar Emre Arolat'ı tebrik ediyorum. Daha önce de Behruz Çinici, Hakkı Sedat Eldem, Turgut Cansever bu ödülü almışlardı. Abstract   Andrea di Pietro della Gondola (Palladio) was born in 1508 in Padua, Re