istanbul istanbul olalı blog

Günümüzün yaşayan rock efsanelerinden Ozzy Osbourne İstanbul'a geldi. Müthiş şarkıları, nefes kesen performansları ile bugün kendisini canlı olarak Turkcell Kuruçeşme Arena'da seyredeceğiz. 50 yılı aşkın müzik geçmişi ile Ozzy Osbourne yaşayan bir efsane! Bakalım neler olacak umarım yağmur yağmaz. Konser sonrası da Turkcell Kuruçeşme mecalarımızı yazacağız artık. Konser Sonrası Konser şahaneydi. Hele Aneyyyyyyyyyyyyy Eve dönüyorum'la beni mest etti. O orman kaçkını, enerji küpü basterist ne öyle yaa! Bana sanki herifi fişe takmışlar da öylece unutmuşlar gibi geldi! İnsan öyle bateri çalabilir mi yahu? Bunu yapan insan olabilir mi?. Ben performansı çok beğendim. Be hey Ozzy çook yaşlanmışsın adamım! Canın sağolsun seni gördük, canlı dinledik ya, o bize yeter! Ömür dediğin geçip gidiyor! Abstract: John Michael "Ozzy" Osbourne (born 3 December 1948) is a Grammy Award-winning English singer-songwriter whose career has spanned over 40 years.His concert is in Istanbul

Usta heykel sanatçımız İlhan Koman’ın yaşadığı ve çalıştığı tarihî gemi Hulda, Stokholm’de başlayan etkinliklerin ardından çıktığı uzun yolculuğun son durağı olan İstanbul’a geliyor. Biz onu Halkbankası'na yaptığı Akdeniz Heykeliyle tanıyoruz. Plato Sanat’ta 22 Eylül’de açılacak olan sergi Hulda’nın yolculuk fotoğraf ve videolarından, Koman’ın Anafor ve Derviş gibi bilinen 10 orijinal eseri ve genç sanatçı Candaş Şişman’ın İlhan Koman’a ithafen ürettiği video çalışmasından oluşuyor. Hulda’nın yolculuk öyküsünü anlatan fotoğraf ve videolar Hulda’nın uğramış olduğu Stokholm, Amsterdam, Anvers, Bordo, Lizbon, Barselona, Napoli, Malta, Selanik, İstanbul şehirlerinden kareler taşıyor. Plato Sanat'a bravo böyle bir sergiyle gündeme geldiğin için.

Refik Restaurant Refik Restaurant Refik Arslan tarafından 12 Mart 1954’te açılmış. O yıllardan bu yana Istanbul ahalisine hizmet veriyor. Hafta sonları haricinde içeride bir yer sorunu yok ama yaz günlerinde Asmalimecit’te dışarıda olmaya doyum olmuyor. Refik Aslan'ın soyadından da anlaşılacağı gibi Yakup2 Restaurant'ile akrabalık ilişkileri var. Demek ki iyi işletmecilik bir aile işi. Refik'te ortam güzel, insanlar güzel, mezeler desen şahane ama standart bir meyhaneye göre birazcık pahalı. Balık ve et çeşitlerini bulabileceğiniz Refik Resaturant’ta benim için en özel yemek kuşkusuz Paçanga Böreği. Hafta sonu siz siz olun, rezervasyon yaptırmadan gitmeyin. Aman diyeyim kapıda kalırsınız. Unutmadan arnavutciğeri ve kalamarı da hararetle davsiye ediyorum deneyim pişman olmayacaksınız. Refik'ten çıkmadan duvarlarında asıklı resimlere bir gözatın lütfen, şaşıracaksınız! Hafta sonu bir Asmalımescit’mi yapsak acep. Eş dost gidilirse bir yoklama almakta fayda var diyorum. Unu

Bağımsız bağlantısız tasarımcıları, konferans ve panelleri, workshop ve atölyeleri, sergileriyle beklediğimiz hafta nihayet İstanbul'a yeniden teşrif ediyor. Ürün tasarımı, grafik tasarım, interaktif tasarım, moda tasarımı gibi alanlarda çalışan bağımsız genç tasarımcıların ürünlerinin sergileneceği “İstanbul Independent” bölümü, bağımsız tasarımcılar için bir platform görevi de görecek. Konferans Panel kısmında : Tasarımın başarılı isimleri Kerim Raşid, Isao Hosoe, Laurent Ney, Giovanni Ceccarelli, Avusturyalı tasarımcı Eva Ziegler, Ron Nabarro, Tom Tjaarda, Massimiliano Fuksas... efenim daha ne olsun yahu. Atölye çalışmalarında : Bu hafta içinde tasarım kavramı çerçevesinde Türkiye’nin farklı üniversitelerinde okuyan genç tasarımcıları ve yurtdışından davet edilecek tasarım öğrencilerini ortak bir platformda buluşturacak. Designweek'in konferans panelleri konuşmacıları da şahane. Çok daha detaylı bilgi almak, aydınlanmak için buyrun link burada İstanbul Designweek Resmi Sit

Evliya Çelebi ve Seyahatlari Be hey Çelebi, ne kadar özenirim sana! Olsaydı bir küheylanım takılsaydım peşine. Varsaydık Nil deltasına timsahlardan dem vurup Kahireyi yazsaydık. Girit meyhanelerinde demlenip, manastır önlerinde buhurdanlar tüttürseydik, elimde okka divit notları ben tutsaydım. Yazarken ulen bu kara mizahı torunlar okuyunca çipi yakacak mı acaba diye kıkır kıdır gülseydik. O çağda o yoksun koşullarda ciltler dolusu külliyata yardımcı çelebi olsaydım. Hanlar hamamlar gezerken sana yoldaş olsaydım. İçseydim ölümsüzlük iksirinden Boğdan yollarında Karadenizde dalgalara kafa tutsaydım. Tam 50 yıl diyar diyar gezseydik. UNESCO Evliya Çelebi Yılı  UNESCO tarafından 2011 yılının sana tahsis edilmesine pek sevindim fakat Türkiye’yi bırak İstanbul’da adına bir etkinlik yapılmaması ne garip. Hatta ilk etkinliğin şahane serginin Londra’da yapılmış olması Türkler için ironik. Taşın altına elimi koyup bir etkinlik planlamam lazım. Atık ne zaman yapabilirsek. Evliya

Sakıp Sabancı Müzesi'nde Ödüllü İşler Sergisi Reklâmcılığın önemli yarışmalarından biri olan Cannes Lions ve burada ödül almış işler İstanbul’da sergileniyor. Özellikle iletişimci ve reklamcılık okuyan öğrencilere hararetle tavsiye ediyorum. Sergi, 24 bin reklam arasından seçilen 800 işi kapsıyor. Acayip heyecanlandım çünkü bu işler arasında en merak ettiklerim reklâm dünyasının dahi çocuğu Karpat Polat’ın işleri.   Karpat Polat İşleri DDB &co bizim derneğin işlerini de yaptı. Şimdi gidip sergide onların işlerini de görmenin tam zamanı diye düşünüyorum. Teşekkürler DDB&co, teşekkürler Karpat Polat. Bu sergide benim için en can sıkıcı olay Cannes Lions’ta Facebook’ gibi küresel bir kaavaane yaratan Mark Zuckerberg hergelesine Medya Patronu Ödülü verilmesi oldu. Facebook medya mıdır? Evet medyadır. Yazdığımız bir yazı dolayısı ile Facebook üyeliğimiz olmasa da Facebook’un hakkını teslim ediyorum. Zaten bütün bilgilerimizi üye olduğumuz her platform kullanı

Gönlümün Fuayesinde Ağırladığım Fuar: Tüyap Kitap Fuarı Hem ziyaret hem ticaret diyebileceğimiz kitap fuarları Estambul için de son derece önemli. Evet o mutlu günlere az kaldı. Ölmez sağ kalırsak iki gün hatta yıllık izin alabilirsek üç gün fuarı tavaf etmek şart. Gutenberg  matbaa makinesini Almanyanın Mainz şehrinde keşfetti. Bugün hemen yanıbaşındaki Franfurt şehrinde dünyanın en önemli kitap fuarı Franfurt Book Messe yani Frankurt kitap fuarı yapılıyor. Bilginin yayılımında kitap fuarlarının yeri bir başkadır. Frankfurt kitap fuarı yayıncılık dünyası için önemli, en önemli yayın ajansları o fuarda. Oysa bizde kitap fuarı deyince kitap satışı akla geliyor. Kitap Fuarcılığının Geçmişi Ülkemizde kitap fuarı yani namı diğer  İstanbul Kitap Fuarı yani TÜYAP  ve  Türkiye Yayıncılar Birliği  işbirliği  ilk defa 1982 yılında  28 yayınevinin katılımıyla Marmara Otelinin altında yapılmış sonra Fuar Taksim Tepebaşı’ndaki binada 2002 yılına kadar devam etmiştir ve nihayet

İstanbul'un sahaflarını biraraya getiren Beyoğlu Sahaf Festivali 4. kez kepenklerini kitap açtı 28 Eylül tarihine kadar Taksim Gezi Parkı'nda açık olacak. Bu yıl biraz tatsız tuzsuz buldum festivali. Tüm standlarda Sahaf festivali logosu bence gereksiz bir detay hangi sahaf kimdi karıştırmama neden oldu. Belki gece ziyaret ettiğimden olsa bu yıl pek alışveriş yapasımda yoktu. Allahtan ümit kesilmez 25.09.2010 tarihinde tekrar aradığım kitapların izini sürmek üzere Sahaf Festivaline gideceğim. Güzel bir Ahmet Misbah Demircan uygulaması, yiğidi öldür hakkını yeme! Evet bende bu hakkı kendi adıma teslim etmiş oldum.

Taksim Cumuhriyet Sanat Galerisi'nde İtalyan sanatçı Emilio Isgro Sergisi var serginin adı "Var Ve Yok." Arılardan oluşan yapıtlara bayıldım sergiyi Cumartesi düğünler arasında koştururken ziyaret ettim. Taksime doğru insan seli akarken içeride benden başka kimsenin olmaması ne acı! Arılardan oluşan yapıtlara istanbul haritası çok yaratıcı bir çalışma. Kendimi bir işçi karınca olarak eserin içinde hissettim. Serginin bence en ilginç çalışması Atatürk'ü, anlatan 'Atatürk tam kırmızının ortasında size gülümsüyor başlıklı eser.' Sergide ayrıca Osmanlı dönemini ve Cumhuriyeti konu edinen yapıtlar bulunuyor. Bir an kendimi arı kovanına düşmüş gibi hissettim. Eski eserler üzerinde ve tablolarda yapılan silme yok etme metaforlarından oluşan sergi ilginç bir çalışma olmuş. Hayat hep öyle değil mi? Bazen sileriz bazen yok ederiz zaman zaman inşa ederiz. İnsanın halleri ehvalleri hep böyle değil mi! Biyografilerin çok komikti Emilio emeğine sağlık .

Hüseyin Çağlayan İstanbul'da Modayla kafayı bozmuş en müthiş Türk İstanbul Modern Sanatlar Müzesi'nde. Günümüzün en önemli moda temsilcilerinden Hüseyin Çağlayan’ın Türkiye’deki en kapsamlı sergisi mutlaka ziyaret edilmeli. Kavramları ters yüz eden, ön kabullere meydan okuyan Çağlayan'ın video enstelasyonları ve tarasımları müthiş. Efenim sergi de modadan çok daha ileri şeyler görebilmek mümkün. Hüseyin Çağlayan için kısa bir biyografi 1970 yılında Kıbrıs’ın Lefkoşa kentinde doğar Çağlayan eğitimine Kıbrıs’ta başlar. Her Kıbrıslı gibi gözü açılınca Londra'nın yolunu tutar. 1993 yılında, Londra’daki Central Saint Martins Sanat ve Tasarım Okulu’ndan mezun olur. Teğet Akışlar adını verdiği son derece yaratıcı mezuniyet koleksiyonu o dönem büyük ilgi görür. Deli bir adam olacağı o tarihte bellidir."Teğet" adını verdiği koleksiyonunu demir tozuna bulayıp uzun bacaklı ingilizlerin Oh my god! Oh my god! nidaları eşliğinde toprağa gömer ve oradan aylar sonra çıkarıp

Haftasonu 5M Migros'a balık almak için gittim fakat ne göreyim her yer çiftlik balığı kaynıyor. Deniz kerbelaya dönmüş bu ne!!! Çipura, levrek kaynıyor tezgah. Kendimi çiftlik insanı gibi hissettim. Denizden bişey çıkmadı mı birader bu ne hal dedim. Çıktı abi palamut vereyim tanesi 13 liradan dedi.  Palamut neden pahalı Ule, bu mevsimde 13 liraya Palamut yersek çarpar bizi yahu. Peki bu palamut'a ne oldu! Palamutlar deniz suyu soğumadığı için yakalanamıyor. Demek oluyor ki 2 hafta içinde palamut'u ucuza yiyemeyeceğiz. Oysa Cuma günü Kadıköydeki balıkçı tezgahlarında Çinekop'un kilosunu 10 tl ye görmüştüm. Çinekop, sarıkanat yememek lazım günahtır yahu. Palamut 13 tl aman Allam bu ne yaman oksimoron yahu!

Bugün Balık Sezonu açıldı. Av başlıyor. Bir çok tekne karadenizde hamsi avına çıkacak, ama henüz bu balığın lezzeti yerinde değil. Fazlaca avlanırsa yazık olacak. Balıkçılarımıza sorsan borç batağındayız avlamayıp ne yapacağız diyecekler amma velakin hamsi avına kota getirilmeli en azından kasım ayına kadar kotalı olmalı. Çünkü tonlarca hamsiyi avlarsanız, lüfer, palamut ne yiyecek. Sevdiceğim Lüfer, Palamut ne yer bilemem ama ben akşam balık pazarına damlayacağım, bakalım deryadan nasibimize ne çıkmış. Ha, unutmadan bu yıl elimizde metre dolaşacağız arkadaş, sarıkanat’ı lüfer diye bize yutturanın vay haline. Palamut’u özlemiştim, geldiyse tezgahlara şansı yok! FSD kampanyasının dozunun artarak devam etmesini istiyoruz. Elbette “İstanbul lüfer’e hasret kalmasın.” Bu yıl çinekop yasak bizim evde. Biz yemeyeceğiz yavru lüferleri, kim yerse yesin! Bu arada engin etimolojik okumalarıma dayanarak başlıktaki "Balık Baştan Kokar" deyimimizin etimolojik öyküsünü anlatayım. Adamın bir