Kayıtlar

Temmuz, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul'un en iyi peynircileri nerede?

Resim
İstanbul'da Peynirciler Sevgili Blogger arkadaşlarım. Peyniri pek severim ama bizim şarküteride iki aydır bulamadığım keçi peynirini İstanbul’da nereden bulabilirim, bildiğiniz güzel bir peynir pazarı var mıdır, bana yardımcı olabilir misiniz? Hani böyle sert oluyor ya, makarna ile acayip güzel oluyor oy oy oy.  Şimdi bu biraz istek gibi oldu ama bari size küçük bir peynir postu hazırlamış olayım. Bir sürü peynir türü var çoğunu biliyorsunuzdur. Peşin bilgi şu: Belki bileniniz vardır ama  Estambul'a özgü bir peynir varmış "İstanbul çayır peyniri"ni ben ilk defa duydum. Peynir, kelimesi modern Türkçe’ye Farsça sütten yapılmış anlamına gelen “panir”  kelimesinden geçmiştir.   Peynir tarihte ilk defa Orta Asya Türkleri tarafından üretildiği  ve sonraki yıllarda Memlük Türkleri ile Ortadoğuya ulaştığı, Romalılar döneminde de yaygınlaştığı düşünülmektedir. Dilimizde “lafla peynir gemisi yürümez” şeklinde söylenen; şöyle yaparım böyle yaparım demekle bi

Anneye Post Yazmak

Resim
Anneye Mektup, Bir Oğuldan Bir Anneye Blog Post Bir çocuk annesine hangi kelimelerle sevgisini tam olarak ifade edebilir bilemiyorum anne! Ne yazsam içimdeki hasretini ifadeye yetmeyecek! İçimde hep özlemin baki! Hatırlar mısın bilmem hani, kör kötük sarhoş olmuştum da yüzümü sen ellerinle ellerinle yıkamıştın. Bir kıza zil zurna aşık olmuştum da ah oğluşum vah oğluşum diye sen teselli etmiştin.  O kızla ilk buluşmamızda pabuçlarımı ellerinle özenle silerek evden beni sen uğurlamıştın. Evlendiğim günün ilk sabahı  "Anne" diye sayıklayınca  eşim çok bozulup durumu sana anlatmış.  Duydum ki iki gözün iki çeşme olmuş! Biliyorsun ne yapsam bastıramıyorum, bitiremiyorum hasretini Anne!  Hangi kadın ya da hangi varlık annenin yerini tutabilir!  İşten ayrılsam aman oğlum yaman oğlum!   Elime kıymık batsa aman oğlum yaman oğlum.  Seni senden daha çok kim sever Bolat derseniz. Benim için   "Anne" dir o varlığın adı . Allah tüm annelerin ömürlerini uzun etsin, vef

İstanbul’un Yedi Tepesi Neresi?

Resim
Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemleri gurusu Zühtü Kayalı üstadıma sözümdü yerine getiriyorum. Bana bir gün “Bolat, şu İstanbul’un 7 tepesi neresidir yaz, yaz da Çamlıca tepesini 7 tepeden birisi sananlar öğrensin” dedi. Zühtü hocam söyledi ise akan sular durulur. Kendisi her ne kadar Matematikçi ve Ankaralı olsa da edebiyat severliği ve İstanbulluğu bizden ileridedir. Haydi, o zaman başlıyoruz tepeleri okumaya.  İBB logosunda da bulunan 7 tepe nerede? Birinci tepemiz: Topkapı Sarayının bulunduğu tepe Başka neler var bu tepede? Aya İrini, İstanbul Arkeoloji Müzesi, ecnebi dostların Blue Mosque dedikleri Sultanahmet var, Yerebatan sarnıcı var, Milion Taşı var, Alman Çeşmesi ve Hipodrum var. İkinci tepemiz: Nuruosmaniye Camisinin bulunduğu tepe Başka neler var bu tepede? Kapalıçarşı, Firuzağa Camisi, Binbirdirek Sarnıcı, Çemberlitaş Hamamı, hamam deyince sırtım kaşındı hatuna bir el at desek, kaşağımıyım ülen ben diyecek kesin. Sonra efem yine Çorlulu Ali Paşa medreses

Sen, Heredot ve Yoros Kalesi

İstanbul'daysanız  İstanbul’un tadını çıkarmaya bakın. Nasıl? Mesela şehrin kalabalığından kurtulmak için Anadolu Kavağına gidin. Buradaki ihtişamlı  Yoros Kalesini görün diyeceğim ama kalede konservasyon çalışmaları devam ediyor. Arkeolojik kazı çalışmaları kalenin eteklerine doğru genişletiliyor. Kale bu yıl Unesco tarafından Geçici kültürel Miras listesine Yoros Fortress adıyla girdi. Buraya Beykoz demeye içim varmıyor zira çok çirkinleşmiş Beykoz ilçesi. Bilen bilir kale çöplük haline gelmişti. Kaleyi ziyaret edenlerin çoğu tarihi yapının tarihi değerinden çok İstanbul’un manzarasını daha iyi görebilmek için ziyaret ediyordu. Kalenin eteklerine doğru genişletilecek kazı ile Yoros Kalesinin daha da güzelleşeceğini umuyorum. Şahsen ben Yoros Kalesinden müthiş kalıntılar bekliyorum. Beykozlu bir uyanık vatandaş da, kalenin kitabesini hacı etmişti de polisler onu ahırda buldu. Bu neyin kafası arkadaş! Ermeni Tarihçimiz Eremya Çelebi Atalarımızın askeri garnizon ola

Afyon, Kaymak ve İstanbul

Resim
Kaymakçı Pando Bugünlerde şaftım kaydı, geceyi gündüzü karıştırdım arkadaş. Nasıl mı? Saat altıya kadar ayaktayım iki gündür. Şuan saat altıya geliyor, radyoda Fatih Erkoç şarkısı. Estambul’da gün ağarıyor. Canım bal kaymak çekiyor. Aş mı eriyorum nedir, tatlıya mı ihtiyacım var. Şimdi, bu mübarek Ramazan ayında böyle post mu olur Bolat diyebilirsiniz, haklısınız. Bal-Kaymak ikilisi nedir arkadaş. Ah şimdi Beşiktaş’ta olmak vardı. Huysuz Pando’nun mekânına damlayacaksın abanacaksın bala kaymağa of ki ne of. Bulgar Sütçüler Pando deyince akan sular durulur. Uzun zaman oldu gitmeyeli ama değişen bir şey yoktur emin olun! Değişime direnmenin adı Bulgar Pando’dur. Olsun be, yine de çekilir o ekşi suratı. Valla iyi tutturmuş işi Bulgar Pando, gözümde bir "sürdürülebilir dükkân" abidesidir.  Bakınız, Kaymakçı Pando since 1895'ten bu yana ayaktadır. O yüzden Ömer abi Kaymakçı Pando'yu 100 Yıllık Markalar Derneği'ne alalım lütfen. O Beşiktaş’ın gediklisi,

Of İstanbul Of!

Resim
Of İstanbul Of Kalasın varken kalamazsın. Kaçasın varken kaçamazsın. Ağız tadı ile yaşlanamazsın. Arka bahçeleri yıkılmış. Çakma kulesi bol şehir. Evlenemez, eğlenirsin. Otobüsü, metrobüsü balık istifi. Mernuşu, berduşu bol şehir. Midyecisi Mardinli, balıkçısı Erzincanlı. Pendiği İzmit’e Halkayı Tekirdağ’a bağlayasım var. Bir elinde cımbız diğerinde muz  şehir. Yarım saatlik yol için 90 dakika trafikte kaldığım şehir. Of Estambul of.

Yaralı Parmağa Oryantalizm

Resim
İstanbul'da Oryantalizm Artık o kadar global bir dünyada yaşıyoruz ki dünyanın bir yerlerinde gelişen olaylar anında gündemimize giriyor. Ben de birçok arkadaşımla bu gündemleri tartıştım. Boğazdan Kahire’deki olaylara  bakış açımız farklı. Bazı arkadaşlarımın Mısır’da oh iyi oldu, bu İslamcılar da çok oldu manasına gelebilecek laflar ettiklerini gördüm. Oldu Venezüellada komünistler var devirin, şurada sosyalistler var darbe oh oldu! Var mı böyle bir şey! Bu da bana “oryantalizm” denen belanın nasıl iliklerimize kadar sindiğini gösterdi. Mursi’ye bayıldığımdan değil adamlar canlı yayında darbe yaptı, bu ne iş? Şimdi buna tepki göstermeyeceksen neye tepki göstereceksin. Lord Curzon demişti ki “Doğu insanının yalnız dillerine değil, törelerine, hissiyatına, geleneklerine, tarihine, dinine de aşina olmamız, Doğu ruhu diyebileceğimiz şeyi anlama maharetimiz, kazanmış olduğumuz mevkii gelecekte de koruyabilmemiz sağlayacak tek dayanaktır.” Osmanlı topraklarında

Puşkin'in İstanbul Kökleri

Resim
Köle Pazarı, Kadınlar Pazarı Kapalı Çarşı, İstanbul’un en bilinen yerlerinden biri.  İstanbul'a  gelen turistlerin uğramadan yapamadıkları bir yer. Kapalı çarşının bir kısmı bir zamanlar esirlerin satıldığı bir yerdi. Ayrıca Haseki, Fatih Kadınlar Pazarı’da köle ticaretinin yapıldığı yerlerdir. Kölelik İstanbul’da Osmanlı döneminde mi kaldı sanırsın? Hayır, bugün bin bir vaatle Ukrayna’dan, Litvanya’dan, Moldova’dan, Özbekistan’dan kadınlar köle olarak Aksaray’da ve başka yerlerde aleni olarak pazarlanıyor. Kim yalan diyebilir? Abraham Hannibal İstanbul Rus  edebiyatının  kurucusu olarak kabul edilen ünlü şair Alexandır Puşkin’in büyük dedesi Abram Hannibal, Türçesiyle İbram Hannibal esir olarak İstanbul Kapalı Çarşıda bir Rus sefire satılmıştır. Yani Puşkin anne tarafından dedesi Habeşistanlıdır yani bugün ki adıyla Eritre ile Etiyopyalıdır.  Puşkin İstanbul’u konu alan bir şiiri de vardır. Kendisi Estambul’a gelemedi fakat Okan Üniversitesinde bir büstü bulunuyor

Beyoğlu Halleri

Resim
Beyoğlu Aya Trias Kilisesi Cumartesi günü birkaç toplantıya katıldım. Pazar günü arkadaşımızın oğlunun vaftiz töreni vardı. Öğleden sonra Taksim’deki Ortadoks kilisesi Aya Triada ya da Ayia Trias adı verilen kiliseye gittik. Bize ayrılan alanda töreni beklemeye başladık. Mabetleri genelde etkileyici bulurum. Bu katıldığımız ikinci vaftiz töreni oldu. Aya Trias kilisesinin kubbesi gerçekten etkileyici. Bahçesi ise Beyoğlu’nun keşmekeş ine inat dingin. İçeride fotoğraf çekmedim, çünkü sonuçta insanlar ibadet ediyor. Görmeyenler için vaftiz törenini anlatıyorum. Kilisenin ortasında bir platform var, papaz ve din adamları ellerinde İncille dua okuyor ya da ilahi şarkılar söylüyor bilemiyorum. Sonra çocuk bir leğen gibi bir şeye sokuluyor hatta cam şişede zeytinyağı katılıyor galiba suya çocuk ciyak ciya sonra yine dualar ediliyor. Sonra vaftiz kaydı yapılıyor ve tören bitiyor. Kilisenin dışında tebrik ve ikram, işte vaftiz töreni böyle. Arkadaşlarımızı kutluyor, minik bebeğe