Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kara üzüm habbesi

Resim
Şimdi okuyacağın bu satırları düşünerek   benim “otacı” olduğumu filan düşünme   lütfen. Üzerinize afiyet biraz üşüttüm ve hafif bir kırgınlık var. Rahmetli babaannem böyle zamanlarda   “bir avuç içi kara üzüm ye evladım”   derdi. Ben de öyle yapacağım.   Bilim insanları bu olayı şöyle açıklıyorlar . Son yıllarda yapılan araştırmalarda, siyah üzümün birçok faydasından söz ediliyor. Kara üzüm,   güzellik iksiri , zihin açıcı,   zayıflama rejimlerinin   ana ürünü olarak kullanılıyor. Daha da önemlisi renkli kabuklarında bulunan resveratrol maddesi   kansere karşı savaşır . Antioksidan görevi sayesinde yağlı bileşiklerin kılcal damarlarda birikmesini engelliyor, kanı sulandırarak koroner   kalp hastalıklarına   karşı insanları koruyor. Başka Başka, daha başka... Efenim,   bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanmasını sağlar. Böbrek ve karaciğerin çalışmalarını hızlandırır. Cildimizin taze   ve temiz bir görünüm almasını sağlar. Hücrelerde değiş

Ulus Çarşısı'nda bir İstanbullu

Resim
Hafta sonu Ankara ’daydık. Sağolsun TCDD Fatih Ekspresi 6 saatlik yolu 11 saat yapınca her şey şaştı, sabah Bahçelievler'deki Acedemia Kafe de kahvaltı yaptık. Anıtkabir, Etnografya , Birinci Meclis, Ankara Kalesi, Kınacızade Restaurant ’ta mantılı akşam yemeğinde benim Ankara gezintim sona erdi. Çünkü çok yoruldum. GOP’ta bir akrabamızın evinde üç saat mola vermesem dönüşüm zor olacaktı. Bu yazıda size f arklı bir İstanbul portresi çizeceğim. Şimdi ne alakası var Ankara gezisi ile İstanbul’un? Ankara Ulus Çarşısı içinde “İstanbul Eczanesi” var. Neden Ankara’daki eczaneye “İstanbul Eczanesi” adı verilir? Çünkü Eczanenin sahibi Hüseyin Hüsnü Sarı İstanbul ’u çok sevmektedir. Kendisi Atatürk’ün sevdiği insanlar arasındadır. İmparatorluk sınırları içinde kalan Yugoslavya, Kahire, Şam'da eczacı subayıdır. Atatürk’ün isteği üzerine Ankara’ya gelmiştir. 1927 yılında Tokat mebusu olmuştur. Atamız ölene kadar ilaçlarını İstanbul Eczanesi'nden temin etmiştir . Size tavsiyemdir bu

Fermuarı çek ve Gül

Resim
Dün akşam Beyoğlu’nda Pera Müzesi’nde bu yıl yedincisi düzenlenen İstanbul Animasyon Festivali'ni izlemeye gittim.  Karanlık Öyküler başlığı altındaki İlk film "Le Nome Tintoin" bir Fransız sanatçıya aitti ve stop-motion tekniği ile yapılmıştı. Bu filmde içimdeki korkularla yüzleştim . Korku torbasının fermuarını çektim. Hemen sonra Amerika'dan katılan  Adnan Hussain'in "Gül" adlı yapımını inceledim, gerçek üstü, sizlerle paylaşmak için videosunu koydum.Festival harika bir seçim yapmış. Organizasyon ekibi bu işi gerçekten biliyor. Farklı kategorilerdeki filmler çok şaşırtıcı ve yeni yaşamaya başladığımız çağın bir ürünü. Kısa, şok edici, eğlendirici, düşündürücü . Festivalde her şey var, korku, sürreal, uzun, kısa, yerli yabancı. Ben en çok izleyicileri beğendim. Ülkemle gurur duydum , gelecekten çok ümitliyim. 7.İstanbul Animasyon Festivali 215 filmle sizi Pera Müzesi'nde bekliyor 27 Kasım son gün.  IAF 2011'deki filmler 24 ana kategoride to

Hoş geldin Ennion Usta

Resim
Hafta sonu Porland’ın Beykent Perlavista AVM’sine gittik. Tasarım denen şey inanın başka bir dünya. Mağaza son derece sade ve zarif tasarlanmış çok akılcı, kim tasarladı ise kutluyorum. Hayatın ana malzemeleri;  Su, toprak, hava ve ateş ve bu malzemelerden doğan seramik ve cam insanı çekiyor. Bu zarif, kırılgan, berrak, şeffaf nesneleri sevmeyenimiz var mıdır? Eski simyacılara göre de cam , metafiziksel olarak filozof taşını temsil eder ve yaşamda var olan tüm elementlerin bir manifestosu olarak görülürmüş. Yukarıda reklam yaptığım düşünülesin! Önemli  bir girizgahın birazdan gelecek küçük bir parasıydı. Marmaray inşaatı kapsamında Sirkeci’deki arkeolojik kazılarda camın bu topraklardaki tarihsel süreç içinde gelişimine ait önemli bulgulara ulaşılmış. Kim diyor bunu? Doğuş Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölüm Başkanı. Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş der ki: “Roma dönemine ait camlar Bizans’tan daha kaliteli. En mükemmel ürünler Roma İmparatorluğu döneminde yapılmış.” Bugün cam

Refika Mantı ve Zeytinburnu

Resim
Vedat Milor ’ü dışarıda tutmak kaydı ile, yemeklerle ilgili programları izlemek gibi bir âdetim yoktu ama hata ettiğimi anladım baya eğlenceliymiş yemek programları. Geçenlerde seyredecek daha iyi bir program bulamayınca Refika Birgül ’ün yemek programı Refika'nın Mutfağı'nı seyrettim. Doğan grubunun CNN-Türk’ü böyle bir yeteneği NTV’ye nasıl kaptırmış , hayret!  Refika Birgül bence çok başarılı, el kol hareketleri duruşu konuşması on numara. İzlediğim kadarıyla bizden biri gibi, öncelikle samimi, kendini kasmıyor, rahat. Sahiden, Oray Eğin kafayı sana neden takmış anlamadım? Onu seyrederken en samimi arkadaşınla mutfakta patates soyuyorsun hissine kapılıyorsun. Bir mantı sever olarak kendisinin Hürriyet’teki köşe yazısından mantıyı sevdiğini öğreniyorum.  Mantı kelimesinin kökeni Çince'dir ,  iki ayrı isim olan Man (adam) ve Tu(kafa) kelimelerinin birleşiminden oluşan adam başı anlamında bir isimdir, yemek Çin orijinlidir lakin Türkler bu yemeği Çinlilerden al

Best of İstanbul

Resim
İstanbul Life Dergisi Kasım 2011 sayısında " Best of İstanbul" adında güzel bir ek verdi, elinizde bulunmasında fayda var derim. Rehber niteliği taşıyan kitapçıkta şunlar var: Balıçılar-meyhaneler, kebapçılar, Türk-Osmanlı mutfağı, Yöresel lezzetler, Dünya mutfağı, İtalyan mutfağı, Uzak doğu mutfağı, kulüpler, pastaneler, spor kulüpleri, Alışveriş merkezleri, AVM restoranları, SPA- hamamlar, Yoga merkezleri, Şarküteriler, Beş çayı adresleri, yani toplamda 180 mekan adresi, resimleri var. İsterseniz şahsen gittiğim ve beğendiğim ve beğenmediği kitapçıkta yer alan mekanların bazılarını buraya yazayım. Kuzguncuk’taki balık restoran İsmet Baba , kebap restoran olarak Köşebaşı , meyhaneler biraz uzun tutacak haliyle Kumkapı’da Kör Agop , Asmelimescit Yakup-2 , Asmalımescit Refik, Asmalımescit Sofyalı 9 gibi meyhaneler var. Dergi eğlnece merkezleri demiş ama ben performans kulüp diyeyim, yine Asmalımescit Babylon , Beyoğlu Ghetto, Hayal Kahvesi, İndigo,  Nu Pera ,  Nublu, Otto

Keşke Başbakan kafayı böyle projelere taksa

Resim
Ey  İstanbullu  İstanbul’da yeni bir proje hayata geçiyor, haberin var mı? Biliyorum, proje deyince son zamanlarda iyice kafamız karıştı ama bu projeye kişisel olarak tam destek veriyorum. Projenin adı Bio İstanbul. Türkiye ve Doğu Akdeniz Bölgesi'nde medikal endüstri alanında hizmet vermek için kurulacak büyük bir kompleks ya da şehir diyelim biz buna. Toplam 192 hektarlık bir alan üzerinde kurulu olan Bio İstanbul projesi,  biyomedikal araştırma ve geliştirme tesisleri,   bölgenin en önemli ve kapsamlı çocuk hastanesine sahip , içinde ticaret merkezleri, yaşam alanları, sosyal tesisler, konutlar var. Bio İstanbul Projesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı , TOKİ, EPP iştiraki proje için 2,2 milyar dolarlık bir bütçe oluşturdular. Şehrin içinde araç olmayacakmış, ayrıca metro bağlantısı sağlanarak Bio İstanbul’un ulaşımı kolaylaştırılmış. Davis Langdon ’a emanet edilen proje gerçekten güzel. Yanılmıyorsam Başbakan daha önce o bölgedeki arazinin bir parçasını İstanbul Üniversitesi

Sosyal medyada halleri

Resim
Daha sabah başladı sosyal medya macerası. Sağ olsun, Nihat Sırdar twitter’da bir ünlünün abuk sabuk görüntülerini bize haber verdi. Her ortamın kendine özgü bir adabımuaşeret kuralı olmalı diye düşünüyorum, aksini düşünenlere de saygı duyarım. Blogların en güzel tarafı diğer sosyal mecralara göre daha kaliteli, özgün ve en önemlisi kalıcı ayak izi bırakması. Kaliteli blog içeriklerini bir arada toplamak ve blog yazarları ile okuyucularını aynı platformda buluşturmak amacıyla hayata geçirilen İstanbul merkezli bir şirketin projesi olan Bloxoo yayın hayatına 20 Kasımda son vereceğini ilan ediyor. Umarım çok kaliteli yazılım ve web uygulamaları geliştirmiş bu kurum için moral bozucu bir gelişme değildir. Bence Türkiye’deki blogların en büyük sorunu yeterince özgün içerik olmamasıdır. Çoğu zaman sürekli tekrar eden konuları ve belirli bir bakış açısı içermeyen duyuruları okumuş oluyoruz. Bloxoo ile ilgili olarak birçok eleştiri vardı saygı duyarım ama ben en çok bloggerların eleştiril

Mirasyedi ihbar hattı

Resim
Asabi bir yazı olacak kimse kusura bakmasın! İstanbul'da iki yıldır yavru lüferi(çinakop, sarıkanat) avlamayın lüfer’nesli tükeniyor   “İstanbul lüfer’e hasret kalmasın” kampanyası yapıldı.Avı yapılacak lüfer boyu bu çabalar sonunda 20cm çıkarıldı ama kurala uyan kim, nato kafa nato mermer! Nedir bu sübyan merakımız anlamadım! Şimdi lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve kendinize şunları tembih edin!  Eğer herhangi bir yerde  yavru lüfer satıldığını görürsem   Alo 174 hattını arayıp  "yavru lüfer satış ihbarı yapmak istiyorum" diyeceğim. İlgili mekânın adresini vereceğim. Bununla yetinmeyip, ayni ihbarı bir kez de evden ya da iş yerimden alo174@tarim.gov.tr adresine bir mail atarak tekrar edeceğim. Yetmezzz aynı ihbarı b imer@basbakanlik.gov.tr adresine de yapacağım ve ihbar etme imkânlarından çevremi haberdar edeceğim! Bimer,  attığınız mailleri ciddiyetle cevaplıyorlar tecrübe ile sabit. Bu balıkları avlayan balıkçılarımız, satışını yapan balıkçı esnafımız, lokantasın

İstanbul kapakları

Resim
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan Kültür A.Ş ve    İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı   “İstanbul’un  Yüzleri”  adlı bir seri yayınladı. İstanbul tutkunları için hazine değerinde olduğunu düşündüğüm bu seri kapsamında yeni bir kitap daha öneriyorum "İstanbul’un 100 Kapağı"   Bu kitap İstanbul’un dünya ile buluşmasını bize yansıtacak,İstanbul’un "yeni bir yüzü"  olacaktır. Eğer Kültür A.Ş bu kitabı oluşturmaya karar verirse lütfen Tamer Köşeli ’nin Belçika orijinli   Knack Weekend  adlı derginin 2011 Ağustos sayısı için tasarladığı kapağı bu kitaba almalı diye düşünüyorum hatta öneriyorum. İstanbul’u çizgi ile bu kadar rahat anlatan grafik sanatçımız Tamer Köşeli ’yi tebrik ediyor, başarılar diliyorum.  Fotoğraf Kaynak:   Tamer Köşeli 

TÜYAP, düş mü gerçek mi?

Resim
Bugün   Ferit Edgü ’nün onur yazarı seçildiği ve ana teması   “Umut: düş mü, Gerçek mi?”   olarak belirlenen TÜYAP İstanbul Kitap Fuarındaydım. Fuar gayet kalabalık, satışlarda güzel en azından ben kısıtlı bütçemle 481 TL’lik  bir kitap satın alımı yaptığıma göre her şey yolunda demektir. TÜYAP artık bu fuara değişik bir renk katmalı çünkü   fuar sıradanlaşmaya ve çıtası düşmeye başladı . Fuara ulaşım işkence, işkence, resmen işkence. İyi haber metrobüsün bu işkenceye son verecek olması. TÜYAP yerdeki halıserler pütür pütür olup çöpe dönmüş, havalandırma son derece kötü, 20 dakikada insanın başı ağrıyor. Elinizi vicdanınıza koyun 30. su yapılan fuar böyle mi olmalı. Bu yıl fuarın onur konuğu ülkesi Mısır. Kıyıda köşede bir yer vermişler. Öncelikle bu ayıp! Mısırlılarda bu nezaketsizliğe ayak uydurmuş olacaklar ki fuar stantları çok sıradan! Duvarlarda Arab Baharı resimleri var o resimlerde Arap Baharı’na benziyor, iğreti uyduruk, yapıştıramamışlar yere düşmüş filan. İyi olan şu sta

İki gözüm

Resim
Bir arkadaşımla muhabbet ediyorduk, konuşma sırasında söz İstanbul sevgisine gelince bombayı patlattı “mesela bak bu Ankara’yı sevemedim, gri bir şehir, ruhsuz...” dedi, biraz tartıştık. Güya ayak bağı, köstek oluyormuş Ankara “Yeni Türkiye’ye” ahhh ahh o Orta Anadolu’nun kara yağız, benzi kavruk yiğitleri olmasaydı, soluğu Asyanın steplerinde alabilirdik. İşte bu yüzdendir ki Cumhuriyetin büyükleri biraz mesafeli durmuşlardır bir süre İstanbul’a. Ben en az İstanbul kadar severim Ankara’yı , Ankara’dan iyi gruplar, iyi müzisyenler çıkar. Dolayısıyla aşkın da şehridir Ankara. Her şey bir yana Cumhuriyet sevgimle neredeyse özdeştir. Ankara Orta Anadolu’nun bozkırında bambaşka bir ufuk açar insana. İstanbul’un Ankara’dan farkı inanılmaz derecede sürprize açık, melankolik, enerjik, dinamik, sürekli değişen, hareket eden bir şehir olmasıdır. Bu şehirde her zaman keşfedecek yeni bir şey bulursunuz. Trafiği, kalabalığı, stresi sinir bozucu olsa da sırt çantasını fotoğraf makinesini alıp

Siz bize yabancı mısınız?

Resim
Bugün Almanya’nın etkin gazetelerinden Die Zeit’te bir yazı okudum içim karardı. Die Zeit özellikle Alman entelektüellerinin çok okuduğu haftalık bir gazetedir. Gazetenin gesellschaft/toplum bölümü altındaki yazının başlığı “Sie sind uns fremd/Siz bize yabancı mısınız” Spotta " Almanya’daki binlerce göçmen kendi iradesine karşı evlenmek zorundalar. Çoğunluğu burada doğmuş. Almanlar pek ilgisiz..." şeklinde devam ediyor.  Ayrıca düğünlerde gelinin beline kırmızı kuşak bağlama ritüelinden de bahsediliyor. Düğün gecesinde akıtılan kanı simgeleyen bu kırmızı kuşağa yapılan vurgu önemli. Bu son derece primitif geleneğe insan olarak hepimiz karşı olmalıyız. Artık böyle en hafif kelime ile hoş olmayan geleneklerin bırakılması gerekir. Düğün sırasında paketlenmiş kutu misali kadın belinden sarkıtılan bu kırmızı kuşağa öncelikle kadınların karşı çıkması gerekir. Bunu şunun için söylüyorum, bu kırmızı kuşakları iftiharla taktığını söyleyen arkadaşlarım olmuştu zamanında. Son olarak

Sahibinden satılık kültürel miras

Resim
Maliye Bakanlığı, Milli Emlak kamuya ait atıl arsa ve tarihi binaları ekonomiye kazandırma  hazırlıklarını tamamlamış. Kamu arazileri bitti şimdi sıra İstanbul’daki kültürel mirasa mı kaldı!  Turizmciler ve inşaat firmaları gözünü İstanbul’daki bazı kamu binalarına dikmiş. Bu kamu binalarından bazılarını sayarsak Kuleli Askeri Lisesi, Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı, Sirkeci Postanesi … Güya Türkiye’nin en saygın gayrimenkul değerleme şirketlerinden olan ve 1994 yılından buyana ticari gayrimenkul hizmetleri veren Kuzey Batı Gayrimenkul Değerleme, Emlak Rotası Dergisi için İstanbul’daki kamu binalarının değer tahminlerini içeren bir çalışmaya imza atmış. Bu saygın dergi ve bu Saygın emlak şirketini kutluyorum. Amaçları “eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” ise maksat hasıl olmuş demektir. Kuzey Batı Gayrimenkul Değerleme’nin hazırladığı çalışmaya göre, satışa çıkması muhtemel, Haydarpaşa Garı ’nın değeri 3 milyar 19 milyon 180 bin dolar, Huber Köşkü 400 milyon 936 bin dolar, Sirkeci G

Arifeyi gösterip bayramı göstermedi

Resim
Bugün İstanbul, Beylikdüzü 5M Migros ’un yangın haberiyle uyandı. Koca bina cayır cayır yanmış! Tam bayram arifesinde olacak iş mi! Esnafa ve alışverişini son güne bırakan insanlara yazık! Hani bir deyim vardır “arifeyi gösterip bayramı göstermemek” tam o hesap!  Ece Grup ve esnafımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kimseleri kutsamadan, kutsallaştırmadan her canın kıymetini bilerek yaşayacağımız günler umut ediyorum. Sevmek, paylaşmak, bölüşmek,  mastarlarının bizleri daha insan kılacağına ve dünyayı daha güzel yapacağına inanıyorum. Kalbiniz güzelliklerle dolu olsun. Allah hepimize çalışma, ayakta durma, başarma, sabredebilme gücü versin ve cüzdanlarımız bereketli olsun. İstanbul’da bir bayram daha hepimize kutlu olsun! NOT: Migros Yetkililerine: Öncelikle bu gibi afet zamanlarının önceden çalışılmış olması gerekir. Afet yönetim grubu oluşturulmalı ve bu gruptan biri kamuoyuna açıklama yapmakla yükümlü olmalıydı. Cep telefonlarımıza mesaj geldi ama çok sonra, bu yeterli d

Wo bist du Adam?

Resim
Âdemoğlu gökyüzünde Ay ve yıldızları gördüğü günden bu yana bu gizemli atmosferin çekim alanında olmuştur. Zaman zaman yalnız kalıp gökyüzüne baktığımda, bu sonsuzluk duygusu beni alır götürür. Kendimi adeta bir bilgisayar oyununun parçası kadar rutin, küçük ve çaresiz hissederim. Çocukluğumda ufuk çizgisine merdiven dayayarak gökyüzüne ulaşılabileceğine inananlardandım.  İlkokulda Fen Bilgisi Kitabının arkasındaki aya ilk ayak basan adam Neil Amstrong’a Ay, başlıktaki gibi  “Ademoğlu Neredesin” demiş midir?  Hey gidi çocukluk günlerim hey! Ay bizim için insan kılığına girer” Ay dede” olurdu. Kulakları çınlasın Halam Almanya’ya Türkiye’den yeni gelmiş bir arkadaşının  “bak kız görüyor musun burada da ay var” deyişine bugün bile gülerim. Kadının o günkü ay tahayyülünü anlamak isterdim. Tanrım, yıllar ne çabuk geçiyor 2011 geçti de gidiyor ona yakında “hoşçakal” diyeceğiz. NASA 2011 yılı “Güneş Yılı” ilan etmişti.  Birçoğumuzun haberi bile olmadı. Sanırım 2012 Mars Yılı o

Handmade müzik

Resim
Sevdiğim seslerden biri daha İstanbul’a geliyor. Kendine has bir üslubu var.   Hindi Zahra kimdir diye sordum kendime. Biraz Ella Fitzgerald biraz Ali Farka, al buradan Amy Winehouse. Bu kız bana biraz Arap yarımadası , biraz Akdeniz, birazcık Aglosakson esintisi veriyor. Seviyoruz seni berberi kız. Konser İstanbul’da 18 Kasım 2011 tarihinde CRR’de olacak. Soul, caz, blues'u harmanlayan bu müzisyeni birinci sıra koltuklara 56 TL  ödeyerek dinleyebilirsiniz.Hindi Zahra'yı ilk kez Mondomix'te dinlemiştim hakikaten şahane ses ömrü uzun İstanbul konserleri bol olsun.