Kayıtlar

Mart, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çanlar tatil için çalardı

Resim
“İstanbul’da tam 168 resmi izin günü var. Cumaları Müslümanların, Cumartesileri Yahudilerin, Pazar günü Hıristiyanların tatil günü. Ayrıca Katoliklerin, Müslümanların ve Yahudilerin hafta içinde dini bayramları var. Yahudilerin hafta içi bayramları da cabası. Bu yüzden İstanbul’da her delikanlının emeli, bir punduna getirip banka memuru olmak.” Evet yukarıdaki satırlar bütün dünyada ün salan, filmlere konu olan romanların yazarı Ernest Hemingway’in savaş muhabiriyken geldiği İstanbul’da aldığı notlardan. Şimdi o tatiller yalan oldu! Bankacılar satış peşinde derbeder. Daha neler neler yazmış bu ünlü kalem dillere destan, onları da sonra yazacağım. Mustafa Kemal ve arkadaşları için yaptığı değerlendirmeleri okuyunca gülmemek elde değil. Tarih "bir avuç milliyetçi" dediği Mustafa Kemal ve arkadaşlarını haklı çıkardı.

Bumerang kuşları

Resim
Bahar geldi içim kıpır kıpır. Kuş gözlemine çoktan başladık, göçmen kuşlar geçiyor bölük bölük. Hazır bölük demişken bölük anlamına gelen Ebabilleri tanıtayım istiyorum. Nisan ayının müjdecileri, İstanbul’a keskin çığlıklarıyla ile geliyorlar. Tanımayanlar için söyleyelim Ebabiller uzun elips kanatları ve çatal kuyruklarıyla Kırlangıçların şişmanı diyebiliriz. Hatta abartmak gibi olmasın Hürriyet’in Bumerang logosuna benzetebiliriz. Latince adları Apus Apus’tur Latince’de ayaksız anlamına gelir. Biz Türkler bu kuşa Keçisağan, Çobanaldatan isimleri vermişiz ama sanırım bu adlar çevirilerden kaynaklanan bir adlandırmalardır. Alman mitinden alınmış olabilir çünkü “Ziegenmelker”  Ziegen/Keçi, Melker/süt ineği anlamına gelir.  Güya bu kuşlar yazları ağıllara dalıp keçilerin sütlerini emerler, çünkü ağızları büyük ve karınlarının altı süt içmekten beyazlamıştır(Ak karınlı Ebabil) bu kuşa daha sonra “Yelyutan” adı verilmiştir, aslında kulağa hoş geliyor.Of, bu etimoloji merakım öldürecek

Dünya yuvarlak mı? Ya değilse!

Resim
Dünya yuvarlak mı? Ya değilse! Dünyanın yuvarlak olduğu duygusunu benim gibi bir türlü içselleştirememiş bir kişiye daha rastladım. Ali Eriç, doğma büyüme Ankaralı, ÖDTÜ mezunu bir makine mühendisi. Kısa sürede iş hayatın atılmış iyi işler başarmış fakat iş hayatını rölantiye alıp, kaçırdığı hayatı yeniden yakalamaya karar vermiş. İstanbul’dan yola çıkıp ders kitapları doğruyu mu yazıyor “Acaba dünya yuvarlak mı göreyim” diyerek kafasındaki soru işaretlerini gidermeye kendini adamış. Vallahi bravo demekten kendimi alamıyorum. İstanbul’dan başlayıp, sürekli doğuya giderek tekrar İstanbul’u bulacak bir seyahat. Rotayı görünce apıştım kaldım herkesin hayalini süsleyebilecek bir rota. Moğol Bozkırlarında Yılkı atlarıyla yarışmak; Savana’da aslanlarla kapışmak; Guatemala’da Mayalarla konuşmak; Kanada da kuzeyin buzlu sularına dalmak çok heyecan verici olmalı. Canım şimdi böyle bir tur çekti, darısı başımıza. Bizde Otokar’gibi bir destekçi mi bulsak acep. Abstract Why travel around th

İstanbul'un Dijital Kütüphanesi

Resim
İstanbul Dijital Kütüphane Her yıl Mart ayının son haftası ile Nisan ayının ilk haftası Kütüphaneler Haftası olarak kutlanıyor. Bu yıl Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi tarafından güzel bir proje hayata geçiriliyor.Proje kapsamında İstanbul'da bulunan farklı tür ve yapılardaki kütüphane ve bilgi merkezleri tek bir dijital ortamda birleştiriliyor. Bu sayede kütüphaneler ve İstanbul halkı arasında iletişimin artırılması amaçlanıyor.    Eğer sizde kentteki kütüphaneleri ve bilgi merkezlerini keşfetmek, sahip oldukları kaynaklara ve hizmetlere erişmek isterseniz  İstanbul Kütüphaneleri www.istanbulkutuphaneleri.org adresini ziyaret edebilirsiniz. Projeyi halkın bilgiye erişimine katkı sağladığı, kütüphane kullanımını teşvik ettiği ve İstanbul'un kültürel mirasının korunmasına katkı sağladığı için son derece önemli buluyorum.

Çok Yaşa Google Çelebi

Doğumunun 400. yıldönümü nedeniyle yurdumuzun bir çok yerinde etkinlikler yapılıyor. İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İstanbul Rehberler Odası, İstanbul Ticaret Odası “Evliya Çelebi’nin İzinde Rehberlikte Uzmanlaşma Eğitimi” düzenlediler.   Evliya Çelebi’nin gezi rotalarının turizme kazandırılması güzel bir çalışma. Haluk Dursun Hoca Ayasofya'da Evliya Çelebiye özel bir müze programı düzenleneceğini anlattı TRT-Türk'te! Birkaç arkadaş Evliya Çelebinin izinde İstanbul'u keşfetmek için bir gezi programı hazırladık bile. Evliya Çelebi Seyahatname’nin birinci cildinde İstanbul’u anlatıyor.  Kitap İstanbul’un kuruluşundan Evliya Çelebi’nin yaşadığı zamana kadar olan tasvirler ve hikâyelerle doludur. Evliya Çelebi İstanbul’un kuruluşuna dair epikleri de şahane anlatır, tılsımlar, acayip ve garip olaylar, daha neler neler! İstanbul’u merak edenlerin kesinlikle birinci cildi okumasını tavsiye ederim.  Seyahatname’de efsane, gözlem ve kurgunun atbaşı gider. 25 Mart 2011 tarih

Geri Sar

Resim
İstanbul’da her gün değişik sürprizlerle karşılaşırsınız işte biz de geçen yıl Moğolların klip çekimine katıldık. Türk Rock müziğinin 42 yıllık çınarı Moğolların klibinde rol almak bizi mutlu etti doğrusu. Beyoğlu’nda rastladığımız bir çekim ekibi lütfen bir klip için bize birkaç dakika ayırır mısınız deyince, hemen sordum tabi kimin için diye? Sonra bir bakarsın Ankaralı Namık'ın klibindesin. Neyse, Moğollar'ın deyince bizler için dünya durdu tabi. Evet, ben de 68 ruhuna geri sardım. Peki kimlerle geri sardım buyurun liste işte burada : Orhan Gencebay, Tarık Akan, Rutkay Aziz, Levent Kırca, Salih Kalyoncu, Pelin Batu, Hayko Cepkin, Hüseyin Turan, Suavi, Alı Rıza Binboğa,   Okan Bayülgen ve daha kimbilir kimler vardı. Artık sırtım yere gelmez. Klibin videosunu buradan temiz olarak izleyebilirsiniz. Abstract Istanbul is full of surprises. We played in this clip. This group performs   Turkish folk music(Anatolian Rock). The band was founded in 1967… more information

İstanbul Merdivenleri

Resim
İstanbul’un pek çok sıfatı ve tanımı vardır, ama en çok bilineni herhalde “Yedi tepe” dir. İstanbul’un yedi tepesi olduğuna göre, bu yokuşları tırmanmayana da İstanbullu denilmez. Topografyamızın zorunlu kıldığı bu dik yokuşları, merdivenler olmasa nasıl çıkardık? Merdivenler medeniyet göstergesidir. Eğer bir memlekette yokuşlar çok merdivenler azsa o memleket pek medeni sayılmaz. İstanbul’un hemen aklıma gelen yokuş ve merdivenleri:   Nişantaşı Topağacı yokuşu, Yüksek Kaldırım, Kamondo Merdivenleri, Bayıldım Yokuşu, Kazancı Yokuşu, Şişhane Yokuşu…Liste uzar gider. Merdivenler bana en çok çocukluğumu hatırlatır. Şimdi ruhsuz apartmanların asansörlerine kurtarıcı gözüyle bakıyoruz. İstanbul’un merdivenleri üzerine yazılmış güzel bir kitap buldum tavsiye ederim Yazar Cahit Kayra beyefendiyi kutluyorum. Bu arada İstanbul ve merdiven kelimeleri yan yana geldiğinde Sefarad Yahudisi olan bankacı Kamondo ailesinin adıyla anılan Kamondo Merdivenleri’ni hatırlamazsak ayıp olurdu. Ahmet Haşim

Esir Çocuklar

Resim
Her millet ve devlet, kendi varlığını devam ettirecek temel prensipleri çocuklarına öğretmeyi hedefler. Çünkü yer kürede pabuç pahalıdır. Gün olur devran döner  o çocuklar yarının büyükleri olur. Şartlar değişti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran zihniyet değişime uğradı. Tabi tüm bu değişimler arasında çocuk eğitimi de değişti. Tembelliğimiz, iş bilmezliğimiz, sahneye ithal kahramanların çıkmasına yol açtı. Japon ve Çin çizgi filmleri,  Hollywood film endüstrisi, çocuklarımıza kendi kahramanlarını kabul ettirdiler. Bizim zamanımızın Tarkan’ı Karamurat’ı yok artık, çocuklar televizyon ve bilgisayarın esiri oldu, birçok anne ve baba çocuğunu susturmak veya müptelası olduğu diziyi izlemek adına çocuklarını bilgisayara televizyona esir ediyor. Geleceğimiz açısından endişeliyim.

Sultan elektriği neden sevmez?

Resim
1906 yılında Filistin üzerinden Haziran ayında İstanbul’a gelen   Kenjiro Tokumi’nin burada üç gün kalıp Balkanlar üzerinden Rusyaya varmış ve Sibirya üzerinden ülkesi Japonya’ya dönmüştür. Aslında kıskanılacak bir seyahattir, Tolstoyla bile görüşmüştür. İstanbul ‘un fiziki güzelliğine hayran kalan Kenjiro Tokutomi: “Hilal’in başkenti, büyüleyen manzarasıyla takdire şayan Konstantinopolis dünyada eşsiz bir şehir” diye yazmıştır. İstanbul ile ilgili gözlemlerine devam eden Kenjiro Tokutomi:   “İstanbul caddelerinde ekeltrik lambası yerine gazlambaları var; telefon bulunmuyor; eski tarzda bir atlı tramvaydan başka, Alman İmparator’unun birkaç yıl önceki ziyareti için yapılmış, Galata’ya çıkan kısa mesafede bir tren anlaşılan Sultan elektriği sevmiyor” diyerek yaramıza tuz basıp gitmiştir. 20. yüzyıl başındaki Türkiye’yi anlarken kullandığı ön bilginin dışında, yerel halkla kurduğu ilişkiden edindiği bilgi de aşağıdaki alıntıda açıkça görülür: “Ali Bey’in dediğine

Blogdan Al Haberi

Resim
On yılını geride bakan blog âlemini anlatan  “Blogdan Al Haberi” adında bir Kitap yayınlandı. Kitabın alt başlığı “Haber Blogları, Demokrasi ve Gazeteciliğin Geleceği Üzerine” alt başlığını taşıyor. Kitabı İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Sistemleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Tunç ve gazeteci- yazar Zeynep Atikkan birlikte hazırlamışlar. Kitap Yapı Kredi Yayınları Cogito serisinden çıktı. Kitapta ABD’den Mısır’a, Türkiye’den Endonezya’ya uzanan geniş bir yelpazeden dünyanın en ünlü blogcularıyla ve dijital medya uzmanlarıyla birbirinden ilginç söyleşiler yer alıyor.

Bu acele niye?

Resim
Bu insanoğlundan korkulur. NASA Hipersonik olarak adlandırılan uçak için düğmeye basmış. Bu uçak saatte 8 bin 643 kilometre hızla uçabilecek. Böylece normalde 10 saat olan İstanbul- New York uçuşları 1 saate inecek. Ses hızından 7 kat hızlı uçak. Ne oluyoruz, tabakhane’ye mamül mü lazım! Yaşamaktan daha acele neyin var Ademoğlu! Abstract NASA’ll produce a new cybrsonic plane. The aircraft faster than the speed of sound. What is the purpose of human beings? Istanbul -New York will be 1 hour with this plane. Why this rush?

İstanbul Forbeslife'ta Kapak Konusu

Resim
Dünyaca ünlü Modacımız Rıfat Özbek,   tasarımcı Erdal Karaman ile birlikte yeni bir marka yaratmış “Yastık By Rıfat Özbek” Etnik motifler, lavanta kokulu, kuş tüylü, özel kumaşlı yastıklar gerçekten etkileyici. Bundan ala hediyelik mi olur. Dükkandaki kumaşlar şık desenler egzotik. Tamamı limited edition yani sınırlı sayıda üretilmiş olan yastıklar aynı zamanda el işi tasarımlardan oluşuyor. Mesela ben çintemani desenlerini çok beğendim. Bir yastık kaç para acaba? Yastıklar Nişantaşı Şakayık Sokak’ta özel müşterilerini bekliyor. Forbeslife dergisinin bu haftaki kapak konusu İstanbul ve orada da Rıfat Özbek’in “Yastık” markasına yer verilmiş. Abstract Neighborhood by neighborhood in the new international center of style. Every night the muezzins' call to prayer mixes with the throbbing hip-hop of thronged nightclubs. Women in hijabs share sidewalks with others in spaghetti straps. Storied palace hotels compete with design-forward upstarts. Istanbul is not just where East meets West

Adam'ı seviyoruz Çünkü

Resim
Bu günlerde güzel bir haber aldım. Polonyalıların milli şairlerinden Adam Mickiewicz evinin ihtiyaçları için 2010 Ajansı müzenin acil ihtiyaçları için kaynak ayırmış. İsabetli karar. Peki, kimdir Adam Mickiewicz? Polonyalıların Namık Kemal’i diyebiliriz. Adam Mickiewicz, talan edilmiş, işgal edilmiş Polonya topraklarında doğdu. Esarete, baskıya isyan eden şiirler yazdı, hapsedildi, çarlık polisi tarafından yakalanıp Sibirya’ya sürüldü. Sürgünden kurtulup Paris, Roma üzerinden 1855 yılında Istanbul`a geldi. Türk Rus harbi olan Kırım Savaşı`nda, Türk hizmetinde çalışan Polonyalılarla ilişkileri arttırmak, vatandaşlarına ezeli düşman Ruslara karşı cesaretlendirmek istiyordu Savaş sırasında yaralananların kaldığı Kurtuluş sırtlarında kurulan, çadırlardaki hastaları ziyareti esnasında kaptığı koleradan Beyoğlu Tatlı Badem Sokak’taki evde öldü. Aslında şair bile bile ölüme gitmişti. Kolera hastalığı sırasında başucunda bulunan arkadaşı Polonyalı kökenli İskender Paşa'ya son sözler, şu o

"Bu Yol Nere Gidir Delikanlı"

İki gün önce "İstanbul ne kadar güvenli" başlıklı blog post atmışken. İbrahim Tatlıses Maslakta silahlı saldırıya uğrayarak başından ağır yaralandı. Kendisine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kaderin cilvesine bakın ki 2005 yada 2006 yılıydı Maslak Parkorman karşısındaki yolda (Maslak Gazeteciler Sitesi) Chrysler otomobilinin siyah camını açıp bana “Delikanlı bu yol nere gidir” diye sormuş bende “İstinye’ye gider İbrahim Bey” demiştim. İşte istanbul böyle bir yer. Kabul edin ya da etmeyin İbrahim Tatlıses Türkiye, Ortadoğu ve Balkanlar’da pek sevilmiş bir müzisyendir, kültürel mirasımızın bir parçasıdır. Minibüsteki yol arkadaşınızdır, Şehirlerarası otobüslerde kulağınızın pasını alan adamdır, acil şifalar diliyorum. Klasik bir İbrahim Tatlıses yorumuyla Rus Sergey’in hazırladığı videoyla baş başa bırakıyorum. Abstract Turkish singer Ibrahim Tatlises shot in head in attack, he had just left a building housing a private Turkish TV channel Turkish singer Ibrahim Tatlise

Değişim Zirvesi

Resim
Dünya değişiyor, dengeler değişiyor, alışkanlıklar değişiyor, iklim ve çevre değişiyor. Toplumlar ve değer yargıları değişiyor. Sloganıyla başlayan “Değişim Liderleri Zirvesi” 2011 İstanbul’da başladı. Zirveye devlet adamları, kanaat önderleri, bürokratlar, iş dünyasının seçkin isimleri ve üniversitelerden çok sayıda akademisyen katılıyor. Listeye baktım birkaç isim dikkatimi çekti. Şimdilik kendime saklayayım. Umarım bir PR çalışmasının sınırlarını aşar belki zirve konuşmalarını TÜGAV kitaplaştırırsa kim ne söylemiş haberimiz olur, bizimde dimağımız açılır. Listedeki yıldızım   Ferit Şahenk’ tir konuşmasına ulaşmak isterdim. Yalnız değişimci abiler, eğer değişim arzunuz bugünlerdeki gibi olacaksa ben karşıyım kardeşim "resmen polis devleti" olduk! Bu ne rezil görüntü! Abstract Preparations of “Leaders of Change Summit” which will host the world leaders, statemen, global actors of business world, academicians and bureaucrats such as Al Gore, Kofi Annan, Beşir Esad, Aart De G

Darısı İstanbul'un Başına

Resim
Evliya Çelebi ile ilgili en önemli çalışmalarından biri Kütahya Valiliği tarafından organize edilen sempozyum; Kültür Bakanlığı, Unesco Türkiye Milli Komisyonu Başkanlığı, Kütahya Belediyesi, Kütahya Ticaret Odası, Kütahya Tanıtma Vakfı ve Dumlupınar Üniversitesi'nin katkılarıyla 23-26 Mart 2011 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Darısı İstanbul’un başına diyorum. Kütahya’ya işimiz dolayısıyla gidemeyeceğiz, yetkililere sesleniyorum bu güzel sempozyumun kitabını yaparsanız bir kat daha güzel iş yapmış olursunuz. Abstract An international symposium on “The 400th anniversary of Evliya Chelebi” organized by Ministry of Culture and Tourism will be held in Kutahya, Turkey on March 23-26. The aim of the symposium is to commemorate the outstanding Turkish traveler, geographer, historian, ethnographer and poet in his birth place. United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization (UNESCO) has declared 2011 Year of Remembrance Evliya Chelebi.

Turistlerin Güven Algılaması

Resim
Ülkemiz turizm açısından cennet. İstanbul’a bakar mısınız! Aldığı turist oranı sizce yeterli mi? Hayır, peki   İstanbul’a yeterince turist gelmeyişinin nedeni ne olabilir? Turistlerin tatil için gideceği yeri seçerken en önemli önceliklerinden birisi de güvenlik. Yeme-içme, barınma, neslin devamı ve güvenlik insanlığın en vazgeçilmez güdüleri. Güvenlik ihtiyacı doğuştan gelen bir özellik. Turistler için gidecekleri yörenin güvenli olması çok önemli. Siz can, mal, ulaşım, konaklama   güvenliğinin olmadığı bir yere tatil yapmaya gider miydiniz. İşletme Araştırmaları Dergisi tarafından 2009 yılında yayınlanan bir makale okudum.   Konusu   “İstanbul’u Ziyaret Eden Turistlerin Güvenlik Algılamaları Üzerine Bir Araştırma.” Bakın İstanbul’u ziyaret eden turistlere sormuşlar: İstanbul’da yaya olarak dolaşmak güvenli midir?   % 55,5’i hayır demiş. İstanbul’da toplu taşıma araçlarını güvenli buluyor musunuz?   % 52,6’sı hayır demiş. İstanbul’daki eğlence mekânlarını güvenli buluyor musunuz? % 4

Minnetle Anıyoruz Seni Zeynep Hanım

Resim
Zeynep Hanım, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın en küçük kızıdır. Yaşamı boyunca,   ailesinden kaynaklanan zenginliği cömertçe hayır işlerine harcamıştır. Zeynep Hanım’ın hayatındaki zorluklar daha 18 yaşındayken, Mısır’da Yusuf Kâmil Bey ile evlenmesiyle başlamıştır. Mehmet Ali Paşa, kendi kadrosunda çalışan, çok takdir ettiği Yusuf Kâmil Bey’i damat olarak seçmişti. Fakat ailenin diğer bireyleri, bu evliliğe karşı çıkmışlardı. Çünkü o düşük seviyeli bir memurdu. Fakat yıllar sonra Yusuf Kâmil Paşa iki kez sadrazamlık makamında Kavalalı Mehmet Ali Paşa geleceği görmüş olmalı. Mısır Hidivleri tatil amacıyla İstanbul’da yaşardı. Bir zamanlar Boğazdaki yalıların çoğu onlara aitti, Örneğin Beşiktaş’taki Hidiv Kasrı.Zeynep Hanım   İstanbul’da   Zeynep-Kamil Hastanesini ve Kartal Çeşmesini yaptırmıştır. Zeynep-Kâmil Hastanesi bugün sayısız hastaya hizmet vermektedir. Kartal Çeşmesi: Zeynep Hanım genellikle bahar aylarını Kartal’da geçiriyordu. 1860 yılı civarlarında Kartal halkı, i

Güle Güle Viktor

Resim
En son İstanbul’da bakana organik meyve sebze sepeti armağan ederken görmüştüm Viktor Ananias’ı. “Sanırım, sınırsız güvenlik içinde olma" arzusu kendi içimizdeki özgürlüğü kaybettiğimiz, özümüzdeki yaşamsal güçten, yaradılışımızdan uzaklaştığımız zaman sarıyor her tarafımızı.” Demişti Viktor Ananias ve çekip gitti ansızın aramızdan. Viktor Ananias: 1971 yılında İsviçre Zürihte doğdu, ilk gençlik çağının bir kısmını Almanyada geçirdi sonra ailecek Bodruma yerleştiler. O günlerde birkaç iş değiştirdikten sonra Bodrum köylülerinden satın aldığı ekolojik ürünleri kendi tezgahında satmaya başladı. Hayatın yalın akışını Ege topraklarında keşfetti. Deneyimlerini insanlarla paylaştı, kafe çalıştırdı, aşçılık yaptı, çiçekçilik yaptı, tur rehberi oldu, vejetaryen restoran işletti, Buğday derneğini kurdu. Tatuta gibi ekolojik tatil olanağını geliştirmeye çalıştı. “Fakire karşı vicdanımızın çalışması için erdemli bir yaşamayı hedef edinmiş olmamız lazımdır” derdi kısa ömrüne İstanbul Organ

Neden blog yazıyorum?

Neden blog yazıyorum? Birçok arkadaşımdan bu soruyu aldım. Çok mu vaktin var? Aslında işin gücün yok mu demeye getirdiler kibarca. Öncelikli tercih sebebini söyleyeyim, kişisel yapımdan kaynaklanıyor. Yazıyorum çünkü yazmayı seviyorum. İstanbul’u yazıyorum çünkü yaşadığım şehri seviyorum ona vefa borcum olduğunu düşünüyorum. Yazıyorum çünkü deneyim ve bilginin paylaştıkça çoğalacağına inanıyorum. Bu blog tarihi mekânları, kültür merkezlerini, sanat etkinliklerini, festivalleri kısaca İstanbul'un tüm renklerini benim gözümle yansıtıyor. Eğer bir şekilde bu bloğu okuyorsanız bloğun ve İstanbul'un tadını çıkarınız. Kalabalığa, karmaşaya ve trafiğe rağmen İstanbul’u neden sevdiğinizi düşündünüz mü? Neden bu şehirden gitmek isteyip kürkçü dükkânına geri dönüyoruz? Çünkü İstanbul’u seviyoruz. Abstract Why we write? I am writing blog post, I love to writing. Why we love İstanbul? Because we love İstanbul.

Avangart İstanbul

Resim
İstanbul’un star olma hevesi 19. Yüzyılın başlarında başlar. Star dediğin her daim avangart denilebilecek önerilerle ortaya çıkmalıdır. Bence İstanbul’un star olma aşkı yönünde atılmış en önemli adım Zaha Hadid’in o meşhur Kartal projesidir. Bir sürü patırtıya rağmen proje çizdirildi fakat bu seferde kasada para kalmamış anlaşılan ses seda yok. Star olma yolundaki İstanbul kimi için finans merkezi, kimi için tarihin başkenti, moda merkezi,   kimileri içinse hoşgörünün başkenti. Yok anam babam öyle kolay star olunmuyor. Önce New York’ta Metropolitan veya MoMa, Londra’da Tatea veya British Museum, Pariste Louvre, Berlin’de Alman Tarih Müzesi gibi göz kamaştıran müzelerin olacak. Abstract Is  Istanbul a star? I think, each star born with avangart proposals. It was a good urban transformation project for Kartal Region designed by famous architect Zaha Hadid. I think when the Project is completed, Kartal disctrict will have a modern face and complately turn a new city in İstanbul.

Kahve Bahane

Lübnanlı Jacobs ilk Cafesini Londrada açtığında her yer doldu taştı. Londralı kadınlar bu kahve tutkusuna yenilen uzun bacaklı beyleri için feryadı bastılar “kocalarımız kahve ile hadım ediliyor, kahve centilmenlerimizi bozuyor” deselerde iş işten geçmişti. Neyse ki 18. yüzyılda Hindistan’ı sömürgeleştiren İngiliz asilzadeleri çay tiryakisi oldular, kahve alışkanlığından çaya bile süt kattılar. İstanbullular kahveyi pek sevdiler. Sabahları kahve içmek istanbul’da adet haline gelmişti. Kahve de aç karnına içilmeyeceğine göre kahvenin altına bir şeyler yenilmesi gerekiyordu işte buna da “Kahvaltı” dediler. Güzel bir etimolojik çıkarım oldu. Şimdi bu kadar kahve muhabbetinden sonra Kuru Kahveci Mehmet Efendi’nin dükkânında Türk Kahvesi sırasına girilmez mi? O egzotik kokuya hayranım ben. Bu  anglo-saksonlar kahveyi sert bulunca sütle filan karıştırdılar şimdi adlarını zor telaffuz edeceğiniz, hani elinize sözlük alsanız yaraşacak türler icat ettiler. Örneğin Cafe Latte, Con Panna, ne bil