Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşayan İnsan Hazinesi

Resim
Malumunuz Çini ustası Sıtkı Olçar’ı yakın zamanda kaybettik. Bugün dikkatinize başka bir “yaşayan insan hazinesi” ni sunmak istiyorum. Adı Mehmet Girgiç, onun ününü duymayan yok gibidir, 1953 yılında Konya’da doğmuştur keçe sanatının en yetkin isimlerinden birisidir.  Mesleğini dedesinden öğrenmiştir. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok sergi gerçekleştiren Mehmet Girgiç öğrenci ve çırak olarak onlarca insanı eğiterek keçe sanatına kazandırmıştır. Şahsen bayıldığım Çatalhöyük’teki duvar resimlerini ve figürlerini de keçeye başarıyla uygulayan Mehmet Girgiç, eserlerini ABD’de açtığı sergide insanların beğenisine sunmuştur. UNESCO'nun yürüttüğü kültürel miras çalışmalarının bir ürünü olarak ortaya çıkan ''Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'' kapsamında 14 Ocakta 2010 tarihinde Mehmet Girgiç'e, İstanbul'da düzenlenen törenle ''Yaşayan İnsan Hazinesi'' ödülü verilmiştir. Keçe sanatını öğrenmek için Amerika’dan gelen Theresa May-O'

Magellan'ın Varisi İstanbul'daydı

Resim
Geçen Vapurla Karaköy’e giderken gördüm. İspanya Deniz Kuvvetlerine bağlı okul eğitim gemisi Juan Sebastian Elcano İstanbul’a gelmiş. Daha önce İtalyan Deniz Kuvvetleri Eğitim Gemisi Amerigo Vespucci’gi görmüştüm o da ihtişamlı. Malum denizcilikte fena değildir İtalyanlar. İspanyol Eğitim Gemisi Juan Sebastian Elcano’da İspanyol Donanması'nın subaylarına uygulamalı eğitim veriliyor. Elcano Gemisi, dört direkli gulet. Elcano Gemisi aynı zamanda yüzen bir büyükelçilik. 1927 yılında inşa edilmiş muhteşem  eğitim gemisini gördüyseniz şanslısınız. Komutan Juan Sebastain Elcano, Megellan öldükten sonra komutayı devralan dünya turunu  gerçekleştiren komutandır.  Abstract Istanbul hosted Spain's Juan Sebastian Elcano Training Ship. The world's third-largest ship named after Spanish explorer Juan Sebastian Elcano, captain of Ferdinand Magellan's last exploratory fleet, This Gullet  visited Istanbul on January. The Juan Sebastián de Elcano was built in 1927 in Cadiz.

Stars of Istanbul

Geçen televizyonda Nuri Çolakoğlu 'nu seyrettikten sonra yazayım diye düşündüm. Stars of İstanbul – İstanbul’un Yıldızları’, adı altında önemli bir proje başladı. Proje 19 Ocak Çarşamba günü, İKSV Deniz Palas Salon’da gerçekleşen basın toplantısı ile tanıtıldı. Projenin maddi gelirleri ülkemizde çeşitli sorunlar yaşayan çocuklar için UNICEF Türkiye tarafından kullanılacak. Projede katkıları olan Jale Yılmabaşar , Talat Halman, Türkan Şoray, Ayşe Kulin, Gülsün Onay, Yıldız Kenter, Aziz Sariyer, Tülin Ersöz, İbrahim Kutluay, Tayfun Talipoğlu ve Nuri Çolakoğlu gibi değerli isimler var. Peki neden İstanbul’un Yıldızları ya da Star of İstanbul? Proje İstanbul’da doğup dünyayı saracak örnek bir proje olarak gösteriliyor. UNICEF ’in faaliyet gösterdiği 158 ülkenin büyük metropollerinde de ‘Stars of New York’, ‘Stars of London’ adı altında düzenlenerek UNICEF Türkiye’ye maddi katkı sağlayacak. Bir çok firmaya yıldız satın alma konusunda tavsiyede bulundum. Nişantaşındaki bu Mini'ye

Haydar's Chicken Wings

Resim
Kanatçı Haydar Ben Karadeniz çocuğum arkadaş, lahmacunla orta okul ikinci sınıfta Samsun’da, çiğ köfteyle   Ankara’da üniversitede   tanıştım, kokoreçle ilk tanışmamız Beyoğlu Şampiyon'daydı. Bir arkadaşımın ayarıyla gittiğimiz  Harbiye'deki Güler Ocakbaşı Restaurant’ta   hayatımda ilk kez koç yumurtası yenildiğini gördüm. Mesela Beşiktaşlı iki topçu mangal başında gevrek gevrek gülerek düzinelerce koç yumurtası yediler! Ocak başındaki ustasının muhabbeti çok iyi. Bunu bir ara ayrıca yazacağım.   Belki inanmayabilirsiniz ama kanat’ı ilk kez İstanbul’da denedim.  Neyse ki tam yerinde Kanatçı Haydar’da denemişiz.   Kanatçı Haydar   Türkler'in Albay Sander' ıdır hani şu KFC’yi icat eden Amerikalı gibi. Geçen gün dergi ekibiyle kanatçı Haydar’a öğle yemeğine gittik, efenim restaurant restore edilmiş bi ferahlamış  güzel bir ısıtma sistemi filan kurulmuş. Yalnız Kızma Haydar Usta bir diyeceğim var. O yemekler yanında getirdiğiniz tekstil artığı bez parçaları nedir? Be

Başına Taş Düşmesin!

Resim
İstanbullu karikatürsitlere duyurulur. En çok da Kemal abiye duyuruyorum. Anadolu Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü tarafından İnşaat sektöründeki meydana gelen iş kazalarının önemini karikatür yardımıyla ortaya koymak ve sektör çalışanlarını düşünmeye sevk ederek farkındalığı arttırmak amacıyla düzenlediği yarışmaya son katılım tarihi 30 Nisan 2011. İnşaat sektörü çalışma anlamında en tehlikeli sektörlerden birisi olarak bilinmektedir. İnşaat sektöründeki en önemli problemlerden birisi işçi ölümlerine ve ağır yaralanmalarına neden olan şantiyede meydana gelen iş kazalarıdır.Yarışmanın Amacı: İnşaat sektöründeki meydana gelen iş kazalarının önemini karikatür yardımıyla ortaya koymak ve sektör çalışanlarını düşünmeye sevk ederek farkındalığı arttırmak olarak belirlenmiştir.  Abstract This blog post about the contest of cartoon. This contest aim is to attract attention on to construction accidents.

Çıplak

Resim
Işık ve insan bedeninin estetik görüntülerini kadrajına alarak meşhur olan Niko Guido Piramid Sanat’ta sergi açıyor. Sanatçımız nedense Kaz Dağları’için çektiği çıplak fotoğraflarla aklımda kalmış. Bedri Baykam’ın sanat galerisinde “Çıplak”   adlı  sergisi Şubat 2011 tarihine kadar İstanbul’da Taksim, Feriye Caddesi No:20’da ziyarete açık olacak. Kaz Dağları, Aliano, Tuz Gölü gibi coğrafi mirasımız için fotoğraflar çekmiş olan sanatçımızı duyarlılığı için kutlamak lazım. Niko İzmirlidir. Şaşırdınız!   Şimdi Niko Guido’nun Türk olduğunu söylesem afallayacaksınız. Evet, kendisi Türk, bir zamanlar rehberlik yaparken kızın biri ona Niko demiş Guido ise İtalyanca rehber demek, adı kalmış adı Niko Guido, demekki kendisi de sevmiş ki kullanıyor. Niko (Necip Yanmaz) Galatasaray Lisesi sonrada Boğaziçi Üniversitesinden mezun olmuştur. Mühendistir ama sevdiği işi yapan ender kişiler arasına girmiştir. Abstract Niko Guido is the one of the most known fine art nude photographer in Turkey. Born

Ey Aşk!

Resim
Bu yıl dünyaca ünlü şairimiz ve ressamımız Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun doğumunun 100. yılını kutluyoruz. O sadece bir şair değildi, ressam, vitraycı, yazar, öğretmen, mozaik sanatçısı, seramikçiydi. Resmi mimariye sokmaya çalışan ender sanatçılarımızdan biriydi. Türkiye Cumhuriyetinde yaşanmış yüzyılın önemli aşklarından biri, bana göre Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun aşkıdır.   Can Dündar'ın İmge Yayınevinden yayınlanan "Yüzyılın Aşkları" Kitabında Bedri Rahmi'nin öyküsünü de bulabilirsiniz. Bedri Rahmi Eyboğlu 1911 yılında Trabzon’un Görele ilçesinde doğar. Babası kaymakamdır, beş kardeşin ikincisidir o. Çok zor bir mektep hayatı olur. Hatta Kerrat cetvelini ezberleyemedi diye onu herkesin içinde aşağılar lise öğretmeni. O yıllarda yazdığı notlarda, ´ressam olduysam buna neden olan şey lise hayatımın ıstıraplarla dolu olmasıdır´ der. Liseyi bitiremeden 18 yaşında İstanbul’a gelir ve o günden sonra bir daha 30 sene Trabzon’a uğramaz. Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı’dan de

Bir Dileğim Var

Resim
Evet yazıma bir dilekle başladım. Ara Güler olmasaydı, biz nasıl olupta İstanbul'un hallerini ahvallerini, insanlarını görecektik? İnanın Ara Gülersiz Türkiye eksik kalırdı gibi bir his var içimde. Düşünsenize 1950'li yıllardan bu yana ulusal ve uluslar arası yayın kuruluşları için foto muhabirlik yapıyor. Türkiye'yi fotoğraflıyor hatta dünyanın fotoğrafını çekiyor.  Ara Güler üzerinde yaşadığımız İstanbul’un yaşam ritmini fotoğraflarla ortaya çıkarıyor. İstanbul'da gerçek yaşama dair sahneleri fotoğraflıyor ve ortaya bakmaya doyulmayacak bir eser çıkarıyor. “İstanbul’u dinliyorum” bu kitap fiyatı ile biraz el yaksa da bu kitabın ortaya çıkışını hayal ettiğinizde saygı duymaktan başka bir şey aklınıza gelmez oluyor. Kim bilir neler yaşadı Ara Güler.  Milliyet Gazetesi’nden hatırladığım kadarıyla matrak adamdır iyi saydırır Ara Güler, aynen rahmetli İslam Çupi ağabey gibi. Ara Güler Kültürel Mirasımızın önemli bir parçasıdır, kendi adını taşıyan bir fotoğraf müzesi İstan

Hürriyet Gazetesi Başakşehir'de yok satıyor!

Resim
Pazar günü   önceden verilmiş söze istinaden Başakşehir’e gittik.   Günlerden Pazar, henüz gazetemi okumamışım.   Çıkıp gazete almaya gittim. Bayi’de Hürriyet yok. Nasıl olur? Başakşehir’de Hürriyet Gazetesi erkenden tükenmiş! Saat 11.30’da bitti diyor bayi. Şaşırdım kaldım, dumura uğradım desem yeridir. Yoldan gelmiştim bilseydim alırdım. Bayi’de Zaman Gazetesi var, Yeni Şafak var, Milli Gazete var, Taraf Gazetesi var, Sabah Gazetesi var, Türkiye Gazetesi   var ama Hürriyet yok! Çok ilginç ülkeyiz muhafazakâr mahallede ilk biten gazete’nin Hürriyet oluşu enteresan. Ya muhafazakârlar bizim bildiğimiz muhafazakâr değil. Ya Hürriyet Gazetesi’nin yayın politikası çok başarılı! Kim ne derse desin, ben hafta sonu evime Hürriyet almazsam rahatsız oluyorum. Fotoğraf Kaynak:kiptaş

Beygir misin be kardeşlik

Resim
Zaman zaman insan kendini sorgular ya, işte öyle bir zamandayım anlaşılan. Nedir halim böyle dolap beygiri gibi döner dururum? Saat sabahın 7’sinde İstanbul yollarındayım. Bir borunun iki ucundayım sanki, bir ucunda ev diğer ucunda iş. Sabah kalk duş al tıraş ol,   yallah işe. Akşam yorgun argın dön akşam yemeğiyle mideyi cilala televizyon seyret kitap oku cumba yatak, ertesi sabahlarda aynı. Dolap beygirinden farkım ne? Bilmeyenler için “Dolap” olayını da anlatalım. Malum Türkçemizde öyle bir deyim vardır. “Dolap beygiri gibi dönmek” diye. Efenim “Dolap” g özleri bağlı bir çaptan düşmüş, yaşlı ya da çelimsiz bir atın ya da aynı mahiyette bir eşeğin kuyunun etrafında dönerek dişli çarkla çevirdiği büyük bir çemberin üzerine dizilmiş metal kovaları bir mekanizma ile kuyuya daldırıp çıkarmak suretiyle suyunu bir akara boşaltması ve bu düzende sulama yapılması olayına denir. Peki, hayatımın dolaptan farkı ne? Tek fark şu bence, ben bu fasit daireyi gözlerim açık tekrar ediyorum belki de d

Sallan Yuvarlan

Resim
Yer küre Kosmos’da oluştuktan sonra öyle sürekli devinip durmuştur. Biz üzerinde yaşayan insanlar için bu devinmeler hem merak hem de korku kaynağı olmuştur. Örneğin İstanbullular için beklenen deprem adeta İstanbul’un kıyametidir. Örneğin 350 milyon yıl önce Dinozorlara ne olmuştur? Kosmos nedemeye bu şirin varlıklara kıymıştır? Neden bir anda yok olmuşlardır, otlaklar mı sona ermiştir. Yer küreye gök kayası mı isabet etmiştir? Nolmuştur? Gölcükte deprem olmuş! Gene Amerika yeni bir deneme mi yapmıştır? Askerler gene içkiyi fazla kaçırmış da yüce yaratan ders mi vermek istemiştir? Yanlardan baskı yiyen Kuzey Anadolu Fayları'nın normal salınımı mıdır? Herkes meşrebine göre bir yorum getirebilir. Gerçek olan şudur ki, yer küre kafasına göre takılmaktadır. İstanbul depreme hazırlıksızdır. Umarım o gün hiç gelmez, umarım deprem hiç olmaz ya da olsa da kayıpsız ziyansız geçer. Şuan için tanrının insafına sığınmaktan başka bir şey yapamıyoruz. Tarih kitaplarına göre 1556 yılında İstanbu

Üç Dönüm Bostan

Resim
İnsanın toprakla olan bağı o derece kuvvetlidir ki, belirli bir yaştan sonra terk ettiğiniz bir ata vatanımız varsa rüyalarımıza girmeye başlar. Bu kuvvetli çekime karşı şöyle bir avuntu içinde oluruz. Emeklilikten sonra ”gideceğim buralardan bir sahil kasabasına yerleşeceğim, kendimi doğaya adayacağım, toprakla uğraşacağım, hadi hiç olmadı şehirde bir hobi bahçesi kiralayacağım…” buna ben yeni bir tanesini eklemek istiyorum. Kent bostanları. Sinek Sekiz Yayınevi harika bir projeyle İstanbul Maçka Parkında bir çalışma yaptı başarılı da oldu. Atadan kalma tohumlarla ekilen bostanlar Maçka parkında hasat edildi, en azından çocuklar dalında bamya, salatalık, domates görmüş oldular. Yalnız benim korkum şu, kent dediğimiz şey estetikle eş değer. Halkın ortak kullanım alanlarında bostan yetiştirmeye kalkarsak halimiz yaman olur. Onun yerine organik tarım ürünlerini satın alarak çiftçimizin ürünlerini değerlendirmemiz gerekir. Sürekli gidip Migros, Real, Carrefour gibi büyük marketlerden sebz

Kuş Kadar Aklımız Olsa

Resim
Doğanın erken uyarı sistemleri olan kuşlar zorda. Yalnız onlar mı? Türkiye’nin tabiat varlıkları zorda.   Sulak alanlarımız yok oldu. İstanbul’a bakın Küçükçekmece Gölü ve etrafı bitti. Sazlıdere Vadisi yerleşim baskısı altında. Büyükçekmece Gölü etrafı sanayileşti yerleşim yeri oldu. Neredeyse gölün içinde binalar var. Sadece İstanbul mu? Zengin Anadolu doğasına bakın, yok oluyor. Nadir bitkiler yok oluyor, turnalar gelmez oldu. Kaybettiğimiz sulak alanlar Marmara Denizi'nden daha büyük bir alanı kaplıyor. Uygar insan adına yakışmayacak kadar ilkelleşti. Bakın Neolitik dönem insanı Göbeklitepe yerleşim alanında bir mezarlık inşa eder. Bu mezarlıktaki kayalar üzerinde kurt, kuş tasvirleri vardır. Bu totemlerin üzerinde Kelaynaklar vardır, akbabalar vardır. T apınma yeri olan Göbeklitepe mezarlığında eti senin kemiği benim kabilinden insan ölüleri kurda kuşa sunulmuştur. Bugün aynısını biz yapmış olsak bizi yiyecek kurt kuş bulunur mu? Kim daha uygar kavramlar göreceli! Yandaki foto

Ata Mirası

Resim
Camın öyküsü beş bin yıl öncesine Mısır’a dayanıyor. Bu topraklarda camın sanata dönüşmesi Fenikeli tüccarlarla başlar. Onda doğanın saflığı ve sanatın masalsı estetiğini buluruz. Helenistik ve Roma dönemlerinde cam, sevginin ve hüznün ifadesine de aracılık eder. Sonsuzluğa uğurlananlara, geride kalan sevenleri, içlerine gözyaşlarını koydukları minik şişelerle eşlik ederdi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde camla olan aşkımız Atatürk’le başlar 1935 yılında onun direktifleri ile İş Bankası ortaklığıyla  kurulan Paşabahçe cam fabrikası açılır. Şişecam dünyanın en önemli 100 şirketi arasında gösterilmektedir. Tahminim o ki cirosu 2. milyar doları aşmış olmalıdır. Bugün Şişecam deyince aklıma Şahap Kocatopçu geldi, kendisi 95 yaşını doldurmuştur Şİşecam’ın uzun süre genel müdürlüğünü yapmıştır. Şahap Kocatopçu Atatürk’ün yurtdışına gönderdiği 800 öğrenciden biridir, halen İstanbul Nişantaşı’nda yaşamaktadır. Böyle büyüklerimizin biyografilerinin yazılması gereklidir. Bizim toplumumuzun en büyü

Şimdi Sıra Bizde

Resim
İstanbul tekrar dünya ekseninde yer almaya başlıyor. Bunun nedeni, her zaman olduğu gibi İstanbul'un bir köprü niteliğinde olması. Türkiye nüfusu hızla kentlileşiyor. İstanbul’daki şehirlileşme süreci hızlanıyor. Türkiye'nin üyeliğine burun kıvıran Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki metroplollerin bir çoğu istanbulla kıyaslandığında terk edilmiş gibi, sönük ve enerji yoksunu. Bazen haklı nedenlerle de olsa bize burun kıvıran Avrupalılar için diyorum ki şimdi sıra bizde. Resimdeki kent tasarımı Deli Kadın Zaha Hadid'e aittir. Uzun zamandır proje patlatan İBB'nin Zaha Hadid'e sipariş ettiği şahane bir tasarımdır. Zaha Hadid kendisini Arap Kabul eder mi bilmem ama Hasan Fethi'den sonra en eğendiğim mimardır kendisi. Futurizmin ana tanrıçasıdır. Abstract I have read a good article about Istanbul edited by Howard Fineman. " I’m back in Washington, D.C., after a three-week trip to Italy, Greece, Turkey, and the Black Sea, and here is the news: the art in the new

Kalbimin orta yeri

Resim
Kalbimin orta yeri güzel ülkem Doğu ve Batı uygarlıklarının sentezleriyle yoğrulmuş son derece zengin bir kültürel mirasa sahiptir. Hatta gün ışığına çıkarılmış milyonlarca eser depolarımızda çürümektedir. Neden? Nedeni belli ama dilimiz varmıyor. Son zamanlarda benim dikkatimi çeken önemli çalışmalardan biri “İstanbul Kültür Mirası ve Kültür Ekonomisi Envanteri Projesi” dir. Proje İstanbul arkeolojisine ilişkin envanter çalışmasını içeriyor, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi tarafından gerçekleştirilen projeye 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı da destek vermiş. Ben şahsen Ajansa son derece mesafeli duruyorum çünkü toplanan onca paranın yerinde kullanılamadığını düşünüyorum. Tartışmaları hala devam ediyor. Liyakata işin değerine değil de cemaatlere göre, mensubu olduğumuz siyasi partilere göre iş yapmaya kalkarsak yaptığımız işin hayrı yoktur. Emaneti ehline vermeyen……………..siz tamamlayın terbiyem müsade etmedi. Evet Ülkemiz için İstanbul için daha çok

İstanbul Kazandı

Resim
ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times (NYT), okurlarının 2010 yılında en fazla görmek istediği yerin İstanbul olduğunu duyurdu. Monica Drake imzasıyla Aralık ayında yayınlanan yazıda ‘Bu yıl nereye gitmek istiyorsunuz?’ sorusuna en çok tarihi mekânlarının, insanlarının ve kültürünün büyük rol oynadığı ‘İstanbul’ cevabının verildiğini açıklandı. And the Winner Is…Istanbul In early 2010, as our readers were no doubt whittling down their list of New Year’s resolutions, we asked them a question that is a bit more fun to contemplate: where do you want to travel this year? The question, in a multimedia presentation, accompanied our 2010 Places to Go issue. Now that we are putting the finishing touches on our 2011 list, voting is officially closed, and we can unveil the winner for 2010: Istanbul, by a landslide.   The readers who recommended Istanbul repeated some themes. Alan of New York, Peter of Istanbul and others mentioned the history. “What you see here today literally sp

Görgüsüzlük Çağı

Resim
Dünyada ardı ardına ilginç doğa olayları yaşanıyor. Kuşlar, balıklar ve başkaca canlılar toplu halde ölüyor, arılar yok oluyor. 2011 yılının başında bizlere korku salan olaylar o kadar esrarengiz sebeplere bağlı değil. Kuşlar ölüyor çünkü doğumumuzda, evliliğimizde, sünnetimizde, kültür sanat aktivitelerinde havai fişek patlatmayanı dövüyorlar. İşin açıkçası devlette bunu yapıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti  açılışı var haydee patlatalım  havai fişekleri, kapanış var gelsin havai fişekler, 29 Ekim patlasın fişekler yansın martılar. Maslakta Sibel Can konseri var patlat, film çekimi var patlat, müşteşar Kemal’in oğlu evleniyor patlat bu ne görgüsüzlük! Fabrikanın atıklarını boşalt İstanbul derelerine. Al çinekop’un kilosunu 8-10 liraya aksırana kadar ye. At ağını doldur tekneni tıkabasa, denizi kerbelaya çevir! Aaaa balıklar yok oluyor niyeee? İki kilo fazla ürün almak için dünyanın ilacını uçakla ovalara dağlara yay. Arılar ölüyor niyeeee? Bu kadar kafasız mısın? Bu kadar mı

Sariyer Çeşmeleri

Resim
Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan “Sarıyer Çeşmeleri” adlı sergi Sarıyer Belediyesi Kültür Merkez’inde ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Sarıyer deyince akla ilk gelen isimlerden biri olan yazar İbrahim Balcı sergiye emeklerini esirgememiş. “Sarıyer Suları ve Çeşmeleri” isimli bir de kitabı var İbrahim Balcı’nın 2002 yılında yayınlandıktan sonra bana hediye etmişti.  İbrahim Balcı’nın yerel tarihe ışık tutacak eserleri var. Sarıyer´i Görmek ve Hissetmek´ ve ´Simas´tan Sarıyer´e. Bence bu yazarımızın oto biyografisi de yazılmalı. Not olarak ekliyorum İstanbul Çeşmeleri ile ilgili başka kapsamlı bir kaynak Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Nur Urfalıoğlu’nun “Osmanlı Başkenti İstanbul’da Çeşmeler” adlı eseridir. Yapı Endüstri Merkezi(YEM) Yayınları’ndan çıkmıştır

Uygar İnsan

Resim
Televizyonda izlediğim taciz olaylarından sonra uygarlıkla ilgili düşüncelerimi yazayım diye düşündüm. Taksimde, Nişantaşı’nda yılbaşında yaşanan taciz olayları dolayısıyla yaşadığımız mahcubiyet her yıl tekrarlanır oldu. Yılbaşı akşamı   Teşvikiye’den   eve dönerken önümdeki bir grubun “deli gibi eğleneceğiz …. koyayım” şeklindeki uluorta konuşmalarıyla evde kalmaya karar vermiştim. Bu nobran davranışlar karşısında “Uygar İnsan Kimdir?” şeklinde bir soru sordum kendime. Bence uygar insanın üç önemli niteliği vardır. Birincisi nezaket ikincisi ise geleceği yaşamak, üçüncüsü de açık fikirli olmaktır. Uygar insan bayağılıktan, kötülükten, barbarlıktan,   gürültüden, kabalıktan ve önyargılardan uzaktır. O şimdinin içinde geleceği yaşayan kişidir,   ne kadar uzaktaki geleceği yaşıyorsa o kadar uygar demektir. Uygarlık aldığımız diplomayla,   cüzdanımızdaki şişkinlikte ölçülemez, aldığımız unvanlarla alakası yoktur, giydiğimiz kıyafetlerin markası uygarlığımızın baremi değildir.   İstanbul

Sinema-Tiyatro Müzesi ve Sanat Kitaplığı

Resim
Türker inanoğlu Vakfı(TÜRVAK) Sinema ve Tiyatro Müzesi, Kavacık’tan Beyoğlu Galatasaray’daki yeni binasına taşındı. Sinema ve tiyatro tarihimize ilişkin önemli bir koleksiyona sahip olan TÜRVAK Yeşilçam’a dönmüş oldu. Müzenin ana çekirdeğini Türker İnanoğlu’nun 45 yılı aşan kariyeri boyunca biriktirdiği ve bir araya getirdiği Erler Film koleksiyonu oluşturuyor. Neler yok ki müzede:   Film oynatıcı ve çekici cihazları, aydınlatma projektörleri, şaryo arabaları, stüdyo ve laboratuar cihazları, afiş, fotoğraf, el ilanı, broşür, reklam malzemesi, senaryo ve sinemayla ilgili   kitap ve dergiler daha neler neler mutlaka gezin görün derim.    Ulvi Uraz Kitaplığında sinema, sanat ve genel kültür konularında onbinlerce kitap ve dergi, Türk film müziklerinin bulunduğu sayısız plak, orijinal film senaryoları, film anlaşmaları, sözleşmeler, broşürler, el ilanları, lobiler, resimler ve binlerce orijinal film afişi bulunmaktadır. Müze ve Kitaplık Yeni Çarşı Caddesi No:24 Beyoğlu Galatasaray’da bulun

Hoş Geldin 2011 Evliya Çelebi Yılı

Resim
Bu yıl, 16. yüzyılda yarım asır gezerek dünya tarihinin en önemli gezi eserlerinden Seyahatname'yi yazan ünlü gezginimiz Evliya Çelebi'nin doğumunun 400'ncü yılıdır. 2011 yılı UNESCO tarafından Evliya Çelebi anma yılı ilan edilmiştir. Evliya Çelebi seyahatlerinin başlangıcını bir rüyaya bağlar. Kendi deyimi ile    piyâde serseri olarak önce bütün İstanbul'u, daha sonra da Osmanlı ülkesini gezer. O kendisine hakir-i pür-taksir / çok kusurlu, değersiz kişi dese de biz bugün onu insanlığın ortak değeri olan bir gezginimiz, bir seyyâh-ı alem olarak görüyoruz ve yaşantısına gıpta ediyoruz. 2011 Evliya Çelebi yılına hoş geldin diyerek 2011 blog yazımı açıyorum. Kendim için 2010 yılını Evliya Çelebiyi okuma ve anlama yılı ilan etmiştim bunu gerçekleştirebildiğim için mutluyum. Evliya Çelebi için kendime bir söz vermiştim o sözümü değerli dostlarımın desteğiyle gerçekleştirip projemi Evliya Çelebiye armağan edeceğim. Abstract Evliya Çelebi ( 1611 – 1682) was born in Istanbul. E