Kayıtlar

Aralık, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni Yılınız Kutlu Olsun

Resim
Sayın Reklam Yeni Yıl Yazısı Takvim yaprakları yıl sonunu gösterdiğinde kendimizi muhasebeye çekeriz. Sonuçta üç aşağı beş yukarı geçmişte bıraktığımız yıldan memnun kalmadığımızı görürüz.  Bu memnuniyetsizliğin kaynağı kendi hayatımızı yaşıyor olmamamızdır. İnsan özgürdür derlerse de inanma. Bu büyük metropolde ayaklarımız prangalıdır. Doğamız gereği özgürlüğe ne kadar düşkün olursak olalım sorumluluklarımızdan, toplumsal rollerimizden dolayı istediğimiz hayatları yaşayamayız. Saatler, günler, aylar hatta yıllar doludizgin giderken, her yeni yıla umutlarımızı, hayallerimizi saklarız. Gün gelir umutlarımız gerçek olursa o umutların yerine yenilerini koyarız. Umarım 2014 yılı hepimiz için bereket, sağlık, huzur ve mutluluk getirir. Yeni yılda herkesin mutlu olmasını ve dileklerinin gerçekleşmesini temenni ederim.  Mutlu yıllar İstanbul, mutlu yıllar güzel ülkem, mutlu yıllar dostlarım arkadaşlarım. Neşeli saatler, şen sohbetler, güzel günler sizlerin olsun.

Bugün Kendimi Hıyar Gibi Hissediyorum Dostlar

Resim
Nilesi İnsanı beni mimlemiş. Biz de gereğini yaptık! Buyrun okuyalım. 1- Elimden gelse; hayatı bu kadar ciddiye almaz, bu kadar tabakhaneye gider gibi koşturmazdım. Keşke aptal saptal şirketler için kıçımı yırtmasaydım iyiydi! 2- Kendi kendimi kontrol etmekte;  ustalaştım ne yazık ki bunu otuzlu yaşlarımda öğrendim. Bazı insanlara karşı fazla kredi açtığımın farkındayım ama dedeme çektiğimi söylüyorlar eşe dosta, yemeye içmeye meraklıyım. Ah o genlerin gözü körolsun dedeee! 3- Beni en çok kaygılandıran şey; işe yaramaz adamın biri olarak anılmak. Bir de dünyaya kazık çakabilmek için birkaç kitap yazmak istiyorum. Yazamamak beni kaygılandırıyor. 4- Hayatımın en kötü anı; babamın öldüğü gündü. Minik yüreğimdeki 15 yaşlardaki o sızıyı kimse bilemez. Babası olanlar mezar taşlarını öpmeden önce babalarını çok çok öpsünler koklasınlar. 5- Yalnızken;  gelecekle ilgili tahayyüller-hayaller kurarım. 6- Nefret ettiğim; kendini beğenmişlik, cimrilik, kabalık halidir. 7-

Zamane Hoca Nasrettin'i Kürşat Zaman

Resim
Kürşat Zaman / istanbul istanbul olalı Karikatürist Kürşat Zaman Geç bir post olduğunun farkındayım. Blog Star yönetiminden özür diliyorum. Biliyorum, verdiğiniz ödüllere geç cevap yazısı oldu. Ödül aldım demek beni utandırıyor. Bu ödüller için  Dayatmalarda kaybolmamışlara  ve BBM'ye  ve blog dünyasının gelişmesini sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Blogger Dünyası ve Blog Star Ödülleri Ödüller arasından Deniz Moralıgil'in Gölge Falı, Erdi Karadeniz'in Pesimisyon'u, Polat Onat'ın kitabı ile  Nelson Mandela’nın imzalı kitabını ve Kürşat Zaman’ın fotoğrafta görmüş olduğunuz karikatürünü rica etmiştim. Mandela'nın kitabını alamadık. Bu dünyadan uçtu gitti. Fakat  diğer kitapları ve  Kürşat Zaman’ın bayıldığımız bu eserini aldık. Kendilerine ne kadar teşekkür etsem azdır. Kürşat Zaman 1974 Antalya’da doğmuş Marmara Üniversitesi’nde iç mimarlık okumuş. Aldığı ödüller buradan köye yol olur. Say say bitmez. Resim ve heykel sanatı ile de ilgileniy

Soğuk havalarda İstanbul

Resim
İstanbul'a kar yağınca İstanbul’a kar erken geldi. Havalar soğudu. Akşam balıkçıya uğradım. Bizim evde balık benden soruluyor. Çocukluğumdan bu yana balık yemediğimiz hafta yoktur. Adeta bir töre olmuştur bizim için balık. Balığı ben yaparım. Fena da değildir balık ve balık yemekleri bilgim. Kar yağdığına göre hamsi yeme mevsimimiz gelmiştir. Bir kilo hamsiyi alıp hamsi buğulama yaptım. Yanında salata. Bu arada dolapta salata malzemelerini çıkarırken kenarda bir turp gördüm.  Dolapta öylece duruyordu ve sonra çok uzun zamandır turp yemediğim aklıma geldi. Aldım orada tek başına kalmasın diye. Dildim salatanın  üzerine  süs diye dizdim. Sonra birden aklıma geldi. Sağlıklı olmak anlamında  kullanılan "turp gibi" diye bir deyimimiz var. Ee, atalar boşuna söylemez vardır bir hikayesi. Bir bakayım dedim. Turp gibi terimi Sağlıklı birisi için “turp gibi” denir ya da nasılsın diyene iyi olduğunu ifade etmek için “turp gibiyim” denir. Biraz araştırayım dedim

Açma Kapatma Parası Kitapsızlığı

Resim
Açma Kapatma Parası Kitapsızlığına Kim Dur Diyecek! Havalar soğudu. Bir tehlikeye dikkat çekiyorum.  İstanbul’da yaşanan ve dile getirmeye çekindiğimiz, dile getirsek de kimsenin kılı kıpırdamaz dediğimiz bir konuyu dile getiriyorum. Sorun sadece İstanbullunun değil ülkemizin sorunudur. Sorun bir ahlak ve vicdan sorunudur! Açma, Kapama = Cukka Para! Elektrik, su, doğalgaz, telefon ve internet hizmeti veren şirketler en çok borcunu geciktiren aboneleri seviyor.  Gecikme cezasının yanında bir de “açma-kapama ücreti” alıyorlar. Gecikme cezasını ödeyen vatandaşı ikinci defa cezalandırıyorlar. Metropolde her şey pahalı! Üstüne ceza daha da ballı!  İnsanlık hali ya, faturanızı ödeyemediniz veya ödemeyi unuttunuz veya şehir dışındasınız. Sayacınız, hattınız kapatılıyor! Hatta bazıları masa başından otomatik robotla yapıyor! Yani masrafı yok! Diyelim ki evde bebek, hasta var kimin umurunda. Bırak donsun soğukta tir tir titresin. Bu sorun senin sorunun ödemedin ya layıksın!

Barbar'la Amak-ı Hayal

Resim
Cennet Kültür Merkezi Arkadaşım Barbar davet etti ezoterik bir panel izliyoruz. Panel şahane Hürriyet Gazetesi yazarı Ata Nirun’u dinlemek çok keyifliydi ayaküstü de olsa sohbet etme fırsatımız oluyor. Oradan ayrılıp Küçük Çekmece Cennet Kültür Sanat Merkezi’ndeki Amak-ı Hayal galasına katılıyoruz. Bu ne yaman tesadüf Cennet Kültür Merkezi'nde Hayalin Derinlikleri'ne dalıyoruz. Amak-ı Hayal, Filibeli Ahmet Hilmi Efendinin felfesi derinliği yüksek olan eserinin adıdır. Çok orijinal bir eser olup kesinlikle sizi duman edecek bir doğu yapıtıdır. Amak-ı Hayal'e hayalin derinlikleri diyebiliriz.  Kitabın içeriği hafifletilmeden absürd ögeler eklenerek neşelendirilmiş. Hayat ile hayal, hayat ile masal  arasında gelip gidiyorsunuz. Oyun için naçizane eleştirilerim şöyle. Kitap biraz ağır tasavvufi ögeleri içeriyor. Oyunun, sıradan tiyatro izleyiciyle de buluşacağını düşünerek biraz hafifletmek gerekir miydi bilemiyorum. Yoğun tasavvufi ve felsefi bombardımanın altı

Çağlar Boyunca İstanbul

Resim
İstanbul İstanbul Olalı Hangi İsimleri Aldı Şu güzel İstanbul çağlar boyunca 123 ulusa başkentlik yapmıştır. Bugün İstanbul'un kuruluşu ile ilgili yazılanların bir çoğu çökmüştür. Çünkü bu şehir Konstantinopolis olmadan önce de şehirdi. Nereden biliyorsun? Yeni kapı kazıları bunun en iyi örneğin Şehrimizi tarihini 2000 yıl geriye doğru götürdük. Yarımburgaz, Pendik, Fikirtepe paleotik çağdan günümüze kadar İstanbul'daki yerleşmi işaret ediyor. Yarımburgaz Mağarasını gecekonduların foseptikleri bitirdi, Fikirtepeyi tahrip ettik. Ruhuna fatiha! Yenikapı ve Pendik ise tesadüfler sebebiyle biz İstanbullara emanet edildi.  İstanbul'un Kurucusu Tartışmalı Şehrimizin ilk yazılı ismi Bizantion’dur bu adın kurucusu Megra kralı Bizans’tır. Aslında Bizans mı Vizans mı tartışmalıdır. İstanbulumuzun adı 196 yılında bir kere daha değişmiş Roma İmparatoru Septimus Severius oğlu Antonius Carcalla’dan ötürü imparatorun oğlu "Antoninia" adını almıştır. Daha sonra yan

Elif Efendi Sokağı

Resim
Yolum Düştü Sütlüce'ye İstanbul sürprizlerle dolu bir şehir. Geçen Haliç Kongre Merkezi'ne giderken yolum Sütlüce’ye düştü. Yol üzerindeki sokak tabelası dikkatimi çekti “Elif Efendi Çıkmazı” yazıyordu. Allah Allah dedim ne ilginç sokak ismi.  “Elif ve efendi” kelimeleri yan yana gelince hepimizin dikkatini çekiyor değil mi? Hemen sokakta bir vatandaşa sordum: “Afedersiniz burada mı otuyorsunuz, beyefendi.” Evet! Elif Efendi Kimdir? “Elif Efendi kimdir? Bu sokağın ismi neden Elif efendi, biliyor musunuz?”  Bilmiyorum ben daha yeni taşındım 3 yıl oluyor! İçimden nasıl yani deyip bir bakkala giriyorum. İnsan bu kadar meraksız bir varlık olabilir mi yahu! Neyse esnaf  teyze’ye soruyorum: “Teyze bu sokağın adı neden Elif Efendi?” Oğlum sen bilmiyor musun Elif Efendiyi! “Bilmiyorum Efendim.” Kendisi meşhur bir Osmanlı alimidir, tekke şeyhidir, şairdir. Az ileride de dergahı var. Biraz yürüyüp ayaküstü dergaha uğruyorum kapıda güvenlik var. Dergahtan z