Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İstanbul Masal Olsa (Röportaj)

Resim
Masallar ve Masalcılık Röportajdan önce yazma gereği hissettim. Biraz sonra okuyacağınız röportaj, taşın altına elini koyan bir kadının  hikayesi .  Nazlı bana sözel kültürümüzün ne kadar da kıymetli olduğunu hatırlattı. İyi ki böyle insanlar var diyorum.  İyi okumalar dilerim. Bir varmış, bir yok muş evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken…… Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Nazlı Çevik Ben Nazlı Çevik, Hikâye Anlatıcısı ve Tiyatro Pedagoguyum. 1999 yılında İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Hekimlik Fakültesinde okurken Tiyatro eğitimi almaya başladım. Daha sonra farklı kurumlardan Çağdaş Dans ve Drama eğitimi aldım. Veterinerlik fakültesini bitirdikten sonra, hekimlik yapmamaya karar vermiştim. Bunun üzerine 2003-2007 yılları arasında İstanbul’da farklı eğitim kurumlarında Yaratıcı Drama Öğretmenliği yaptım. 2006`da Berlin Sanat Üniversitesi`nde master yapmak için Almanya`ya gitmeye karar verip Almanca öğrenmeye başladım. 2007`de üniversitesinin yetene

İstanbul'da Mistizm, Mistik Alem ve Dan Brown

Resim
Mistizm, Mistik Alem  Bilmiyorum aranızda mistizme merakı olanınız var mı? İstanbul ve mistizm deyince aklıma   mistikalem.com   geliyor. Kurucusu Yaşar İliksiz dostumdur, akıldan kopmayan sıkı bir mistizmcidir, yazardır, şairdir, gazetecidir. En önemlisi dostluğu ve insanlığıdır. Yaşar İliksiz eğer bu postu okur   “Ulen insan dostunun okuyacağını bile bile böyle yazar mı?” derse haklıdır.   Övülmesi gereken insanı yüzüne de arkasından da övmek lazım bunu öğrendim 38 yaşımda. Konstantin'in sırrı, Dan Brown'un İstanbul'u infrno, cehennem Şimdi işin sövgü kısmına geliyoruz. Arkadaş insan arkadaşının kitabının çıktığı Remzi Yayınevinin vitrininde   (Konstantin’in Sırrı)   ya da idefixte   (kurtarıcı,son kabadayının 24 saati)   dolaşırken mi görür? Kaç kere diyoruz şu kitabı yayınevine verince haberimiz olsun ama dediğimizle kaldık. Oh abi fırça işi de tamam!  Mistikalem.com ’da Dan Brown’un yeni romanı Inferno Türkçe adıyla "Cehennem" ile  ilgili bir y

Yürüyelim Arkadaşlar

Resim
İstanbul’da 19 Mayıs Bayrağımız çoktan camda, ülkemizin kurtuluşa erişinin en önemli eşiklerinden biri olan 19 Mayıs’ı kutluyoruz, karınca kararınca. İstanbul’da ortalık toz duman. İnsanlar geçim telaşından özgürce yaşadıkları ülkenin nimetlerini ya da özgürlüğü ve bir vatan sahibi olmanın önemini unutmuşlar. Benim artık üç vatanım var.  Türklerin Kadim Toprakları Milletimin kadim toprakları Ortaasya, Türkiye ve Kıbrıs Türk Devleti. Şanslıyım ey Estambul.

Çiçek açan ayakkabılar

Resim
Birkaç gündür yoğunluktan yazamıyorum . Neler yaptım. İTÜ’de seminerim vardı. Ordan çıktım, Sürdürülebilir Markalar Konferansı 2013’ü takip ettim. Birkaç arkadaşımla görüştüm. Ülkem adına umutluyum çünkü sürdürülebilir markalar konferansında gördüm ki yetişmiş insan gücümüz çok umut verici. Türkiye’den 10 yıl içinde çok büyük markalar çıkacak. Bunu bir kenara not edelim. Sürdürülebilir Markalar Konferansı Sürdürülebilir Markalar Konferansında Coca-Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölümü Başkanı  Galya Frayman Molinas ve çiçek açan ayakkabıların yani Oat Shoes’un yaratıcısı Christiaan Maats’ın sunumlarını çok beğendim. Kris, doğada kolay çözülen  ayakkabılar  üretmiş. Şimdi de deri çanta üretiyor.  Hayallerinin peşinden gidenlerden. Galya Frayman Galya Frayman’ın enerjisine hasta oldum. Koşuyor, bisiklete biniyor, triatlona hazırlanıyor. Nasıl yani diyorum kendi kendime ama Swiss Hotel çıkışında karşılaşıyoruz aracını beklerken kendisiyle selamlaşıyor, birkaç dakika

İstanbul Kukla Festivali

Resim
Knut Hamsun  benim en sevdiğim yazarlar arasındadır ve kendisi 1899’da İstanbul’u  ziyaret etmiş ve  Zalim Sultanlar ülkesi diye anlatılan İstanbul manzarasını görünce çok sevmiştir.   Açlık, Pan, Göçebe, gibi romanların yazarı Knut Hamsun bende tarif edilemez bir Norveç’i görme isteği bırakmıştır.  Neyse geçelim tüm bunları meramımı direkt anlatayım: Bu aralar İstanbul’da güzel bir festival var. Dünyanın en seçkin kuklaları İstanbul’da. Bu yıl Uluslararası İstanbul Kukla Festivalinin   16. yılı 15 farklı ülkeden 30 değişik gösteri ile kutlanıyor. Kukla gösterileri farklı mekanlarda 8 - 19 Mayıs tarihleri arasında sizleri bekliyor. İşte, Estambul kukla festivalinde Knut Hamsun’un “Açlık”   adlı romanından ilham alınmış tiyatro prodüksiyonunu listeme alıyorum . Mutlaka okuyanınız vardır “Açlık” çok etkileyici bir romandır. Yazar nedense "Pan" adlı romanıyla aklımda kalmıştır.

Turist Gruba Yandan Kaynamak

Resim
Osmanlı tokadı Çınar Toprak İstanbul’da bir Fransız grupla Eyüp Sultan’a gider. Her rehberin anlattığı gibi başlar anlatmaya. Grup Fransız olduğuna göre Fransızca anlatıyor. Bir amca dikkatini çekiyor gruba kaynak olmuş, rehber neyi anlatıyorsa dinliyor anlamaya çalışıyor binanın mimari öğelerini anlatırken haliyle herkes kafasını oraya çevirdiğinde amcada birkaç saniye gecikme ile kafasını oraya çeviriyor. Rehber onun Fransa’da çalışmış işçi emeklisi olduğunu düşünüyor. Sonra dayanamayıp kendisine soruyor. Çınar Toprak Amca, sen anlattıklarımı anlıyor musun? “Anlamiyem yiğen!" E o zaman niye dinliyorsun be Amcacığım. “Ne yapam çok güzel anlatiysen yiğenim” Rehber,  bu cevabı çok güzel bir iltifat kabul eder ve gülümser. Bundan cesaret alan amca Amca soruyu yapıştırır. “Eyüp dedin, Ensari dedin, Medine dedin onu anladım da bu Akşemsettin dedin ama onun memleketini söylemedin. Akşemsettin nereliymiş yiğenim.” Amca Akşemsettin Fatihin Hocasıydı o

Küfür kelimesinin kökeni!

Resim
Çoğu zaman ikiyüzlüyüz. Erkek çocuklarını tenasül uzuvlarından seven babalar, kız çocuklarına gelince prensesim, annem diye sever. Çocuklarımız konuşmaya küfürle başlıyor çok yazık. Küfürle artan testostoran oranımızı dayakla destekliyoruz . Sonra ahlaktan bahsediyoruz. Dizileri, kitapları, filmleri yasaklatmaya çalışıyoruz neymiş ahlakımıza uygun değilmiş! TBMM'de bile küfrün binbir türlüsü mevcut. Bu ikiyüzlülüğümüzü bazen kamuya açık ortamlarda gayri ihtiyari fora ediyoruz.   Küfürlerin neredeyse tamamına yakını kadınlar üzerine!  İstanbul’da Metrobüs'te zaman zaman buna şahit oluyorum. Aynı ikiyüzlülüğümüzü atalar üzerinde de gösteriyoruz. Tarihimizi çok seven bizler her nasılsa çok kızdığımızda “ecdadını…….” diye başlayan küfür ediyoruz. Konu Ahmet Hakan ’ın da dikkatini çekmiş geçen gün güzel bir yazı yazdı . İşte Hürriyet’te yayınlanan köşeden kısa bir alıntı: "Ağızlar açıldığında “Ana gibi yâr olmaz” denilen, buna karşılık edilen bütün küfürle

Gaz sever İstanbullu!

Resim
İstanbul'da Yol Kapatmak, Kapalı Yollar Bir İstanbullu olarak şaşkınız üzgünüz. Sinirliyiz! Bizi evimize hapseden Sayın Valimiz,  S ayın Emniyet Müdürümüz, bu nasıl iştir! Metrobüs seferleri durdurulmuş! Sayın istanbul Valimize, Teşekkür ederiz. Sayenizde bir yerden bir yere gidemedik. Kendimizi hiç bu kadar emniyette hissetmemiştik. Evimizde yayılıp yattık. Şükürler olsun ki inşaat çukuruna filan düşmedik. Allah gazınızı eksik etmesin.   Estambul'un her yanı huzur doldu. Meskun mahaller polisle doldu taştı. Bibergazının Zararları ve yafdaları Tedbirleriniz gözümüzü yaşartıyor .   Sayenizde adrenalimiz artıyor, hayatımız renkleniyor var olun nur olun. Umarım yakın bir zamanda Marmara  Denizinden  biber gazı sahası bulursunuz da Kore’den, Brezilyadan gaz ithal etmek zorunda kalmazsınız.   Bu ithalatı durdurmak lazım. Biber gazı memleket meselesi oldu. Bari elin gazını yiyeceğimize Urfa gazı, Antep gazı yesek yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı