Kayıtlar

Şubat, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çağdaş Sanat ve Sanatçılarımız

Resim
İstanbul Modern Sanat Müzesi Türkiye’nin modern ve çağdaş sanat birikimini sergiliyor, müzeyi başarılı buluyorum. Modern sanata ilgi duyanların İstanbul'daki ilk adresi İstanbul Modern olmalı. Bu müzeTürk sanatını uluslararası platforma taşır diye düşünüyorum. Geçen gün müzeyi ikinci kez gezdim. Sanki ilk kez geziyormuşçasına zevk aldım. Örneğin: Gülsün Karamustafa’nın Meydanın Belleği adlı video çalışmasından etkilendim, ilginç bir teknik kullanmış. Kamusal alan ile özel alan oluşumları birlikte vermiş, bu ikiz video çalışmasında Taksim Meydanı daha iyi anlatılmazdı herhalde. Gülsün Karamustafa’nın eserlerinde danteller hep oluyor, geleneği ifade şekli mi acaba? Kutluğ Ataman’ın video çalışmaları müthiş, 1+1=1 Başlıklı   videosu beni çok etkiledi. Güney Kıbrıs’ta yaşayan bir Türk kadının içine düştüğü ikilem ve duygusal çatışması gayet etkileyici. Haluk Akakçe’nin video çalışması da güzeldi. Nil Yalter’in göbek danslı video çalışmasını Kutluğ Ataman’ın göbek dansına tercih ederim.

Aşil Tendonu'nu Gördüm

Resim
Pazar günü uzun süredir gitmek istediğim Antrepo3’teki Kadavra Sergisine gittim. Kadavra Müzesi herhalde en doğru isimlendirme, tabi müze deyince acaba insan bedenine sanat muamelesi yapmak ne derece doğru bilmiyorum. Eğer sanat muamelesi yapılacak olursa ki, ben buna bu sergiden sonra bir başyapıt diyorum. Kimse tanrı ile boy ölçüşmeye kalkmasın avucunu yalar. Hayretler içinde kaldım. Ürpermeden cesetler içinde dolaştık bu nasıl bir şeydir! Etimolojiye düşkünlüğümden olsa gerek en çok insanın Aşil Tendonu’nu merak ediyordum gördüm. Büyük Usta Homeros’un Troya savaşının en ülü figürü olan Aşil’den alan ayağın topuk kısmının hemen arkasında olan kas. Biliyorsunuz Tarihin gördüğü en aşağılık iç savaşa olan Raunda soykırımında Hutular Tutsi kabile üyelerini öldürmekten yorulunca onların kaçmamaları için Aşil tendonlarını kesmişlerdi. Neyse bu sergiyi herkese mutlaka tavsiye ediyorum. Gidin ve nasıl bir mucizeye sahip olduğunuzu ve onu nasıl pespaye bir şekilde kullandığınızı görün! Anrepo

Sana eşek diyene ne diyeyim ben Ali! Ali İbrahim Farka Touré

Resim
Avrupalı bir akadaşım Ali Farkayı sevmediğini söyledi. Çok da 'tın' dedim kendi kendime Ali Farka’yı sevmeyen dünyadan ne gam alır! Yok armonisi kulaklarını tırmalıyormuş, çok yerelmiş… vs! Daha neler, alem sevmese de ben seni seviyorum Ali Farka, ruhun şad olsun! Seni İstanbul’da dinlemek vardı mesela Babylon sana çok yakışırdı. Ali Farka Toure Hayat hikayesi şöyle : Ali İbrahim Touré, İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü yıllarda Mali’nin Timbutku bölgesinin ücra bir köyünde 1939 yılında doğar. On çocuklu bir ailenin en ufak çocuğu olarak dünyaya gelir. Diğer dokuz çocuk bebekken ölür, eh orası Mali'dir. Hayata olan bu bağlılığı, inatçılık ve azim olarak gören aile, Ali İbrahim Touré’ye “eşek” anlamına gelen “Farka” lakabını takarlar. Adı kalır Ali Farka. Ah be Ali ahhh. Aldın beni göklere çıkardın, çöllerde dolandırdın şimdi eşekleri daha  çok sevdim bir parça sensin diye!. Sensiz İstanbul sanki öksüz be Ali ibram Farka. Abstract I love world music. I am liste

Canını Seven Çıkar mı?

Resim
İstanbul'da Bostancı kartal sahil yolu ve birkaç parkın içindekiler bisiklet yolları dışında başka "Bisiklet Yolu" olduğunu düşünmüyorum. Bostancı sahilden Pendik’e kadar sahil yolunda da park eden araçların sık sık bisiklet yoluna girmeleri sebebiyle kullanışlı değil. En güzeli bisikletin keyfini Büyükada’da sürmek. Şimdi soruyorum bisiklet yolu olmayan şehrin medeniyet ölçüsü eksik kalmaz mı? İstanbul coğrafi yapısı itibari ile bisikletli ulaşıma uygun olmaz diyebilir siniz, burada da benim kafamda soru işaretleri var! Neden olmasın? Merak ediyorum bu Trafik Kanunu’nu yazanlar bisiklet kullandılar mı acaba? Canına kıymet veren birinin İstanbul’da bisikletle trafiğe çıkması imkânsız gibi! İstanbulluların bisiklet için mücadele vermesi gerekir. Abstract Biking in cities is good for your health but if you are living in Istanbul you must be extra careful then other cities. Traffic and air pollution, the usually problems faced by urban cyclists, Istanbul riders have to deal

İstanbul'da İnsan Olmak

Resim
İstanbul zaman zaman öyle üstüme geliyor ki bunalıyorum. Herkes hır çıkarmak için fırsat kolluyor. Büyük bir poligondaki atlar gibiyiz düşen kalkana bakmıyor! İnsan olma bilincine ulaştık mı? Savaşların kıtlıkların yaşandığı bir dünya düzeninde benim beklentim ne olabilir? İçim rahat değil, ne yapmalıyım? Gerçeklere sırtımı mı dönmeli yoksa kendi çıkarlarım için mi çalışmalıyım. John Lennon dediği gibi Hayat sen başka planlar yapmakla meşgulken başına gelen şeydir.   Hafta sonu Uludağ’daydım otel musluğundan su içildiğini söyleyen resepsiyon görevlisine aptal aptal baktım! Biz İstanbullular buna alışkın değiliz. Kayak takımımın kızağı fırladı takla attım, sol bacağımı incittim. Abstract Istanbul scares me. What should I do? I was confused. I was in Bursa Uludağ at the weekend.

The Four Lads ve İstanbul

Resim
Bugün hepimizin bildiği "Istanbul Not Constantinople" adlı şarkıyı orijinal kayıttan tekrar dinleyelim istedim. Bu şarkı Jimmy Kennedy ve Nat Simon tarafından müzik dünyasına armağan edilmiştir. Şarkı İstanbul'un Osmanlı fethinden itibaren süregelen isim değişimlerini konu alır. The Four Lads adlı müzik gurubu tarafından 1953 yılında seslendirilmiştir. Abstract Istanbul Not Constantinople song is a swing style song, with lyrics by Jimmy Kennedy and Nat Simon. The lyrics refer to the change of the name of the city of Constantinople to the Turkish name Istanbul. This song was originally recorded by the Canadian group The Four Lads on August 12, 1953.

Sinan'a Böyle Saygı Görülmedi

Resim
Mimar Sinan yanıyor herkes ona bakıyor İstanbul inanılmaz bir kent. Enerjisi hiç bitmiyor. Cumartesi karbon ayak izi çalışmaları için bir toplantı vardı tam 40 dakika geç kaldım.  Ulaşım çökmüş. İstanbul nerede başlıyor nerede bitiyor bilinmiyor. Her yer İstanbul! Yeni yapılaşma ile şehir bildiğin Çin olacak sanki. Estambul değişik kültür, uygarlıkların potası, Doğu ile Batı'nın değişmeyen buluşma, kaynaşma noktası. Son zamanlardaki  şikayetimi  yineliyorum. Bu adam kayırmacılık, bu iş bilmezlik bu megalomanlık bu öz güven patlaması son zamanların cinneti. Herkese yazık size de yazık. Tam oldum hah istediğim buydu dediğin yerde aslında kaybeden olursun unutma! Uluç Ali Paşa Cami restorasyonu Bakınız Uluç Ali Paşa Camisini cayır cayır yaktılar, Haydarpaşa’ya yaktılar, ee, nolsun canım mı diyeceğiz.  Yazıklar olsun! “Devlet malı deniz yemeyen keriz” mi? Her şeyi bilene verin, biraz liyakat biraz. Önüne gelen restorasyon yapıyor. Abstract İstanbul   is an amazing

İçimdeki Düşman

Resim
İstanbul Modern, çağdaş sanatın uluslararası alandaki önemli isimlerinden Kutluğ Ataman’ın Türkiye’deki ilk retrospektifini sunuyor. İçimdeki Düşman başlıklı sergi sanatçının kariyerinde kilometre taşı olmuş video enstalasyonlarını bir araya getiriyor. Sergi 6 martta sona erecek. Kutluğ Ataman, çağdaş sanat alanındaki ilk büyük çıkışını 1997 yılında katıldığı Uluslararası İstanbul Bienali ile yaptı. Sanatçı bundan sonra kariyerini uluslararası alanda gösterdiği başarılar ve dünyanın sayılı müze ve bienallerinde düzenlediği sergilerle geliştirdi. Aldığı büyük ödüller, hakkında çıkan kitaplar, çalışmalarındaki sosyal ve politik duyarlılık. Abstract İstanbul Modern is pleased to present the first ever retrospective in Turkey of the internationally acclaimed artist Kutluğ Ataman. The Enemy Inside Me exhibition brings together Ataman’s milestone videos and installations.

İstanbul'da Keşif Bitmez

Resim
İstanbul'da keşif bitmez. İstanbul ile ilgili en son öğrendiğim olayı sizinle paylaşıyorum. İstanbul Erkek Lisesi’nin altında, Bizans döneminden kalan ve bir kilise olduğunu ve bazı dehlizlerin Yerebatan sarnıcına bağlandığını biliyor musunuz? Ancak bu kültürel miras için restorasyon henüz yapılmamış. Bu hafta Semavi Eyice hocayı görmeye gideceğim eğer mümkün olursa konu hakknda umarım daha detaylı şeyler öğrenebilirim. D'Aronco'nun bu okulun yapımında emeği olduğunu biliyorum acaba yanlışmı aklımda kalmış? İstanbul Erkek Lisesi 1897’de Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından yapılmıştır. Cağaloğlundaki binanın altında Bizans döneminden kaldığı bilinen ve kilise olduğu sanılan yeraltındaki yapı topluluğunun restorasyonu için İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na öneri götüren ve bir proje hazırlayan okul yönetimi, sonuç alamamış. Yer altı dehlizlerinin Sarayburnu’na kadar uzandığı giriş ve çıkışları tedbir olarak beton duvarlarla örüldüğü söyleniyor. Abstract

İstanbul Haritaları

Resim
Hafta sonu Kıbrıs’a gitmek için havaalanına gittim. Benim için TAV Havalimanları işletmesinin İstanbul Atatürk Havalimanı’nda “İstanbul Haritaları” adlı bir sergisi tam anlamıyla sürpriz oldu zira kalkışa bir saat vardı. Gayet başarılı bir mini sergi. Sergi Projesi Dr. Ayşe Yetişkin Kubilay tarafından hazırlanan ““İstanbul Haritaları 1422- 1922” isimli kitaptaki haritaların kullanılmasıyla oluşturulmuş. Tebrikler. Benim için tek kötü sürpriz Atlas Jet’in uçaklarının içinin temiz olmamasıydı, birisi sakızı yere atmış bende üstüne bastım fena halde tedirgin oldum. Dönüşte de aynı sorun koltuklarda kırıntı var firmanın buna dikkat etmesi lazım. Kıbrıs’ta hava güzeldi. Herkes başbakanın Kıbrıslılar için yada bazı Kıbrıslılar için sarf ettiği sözler için çok kızmıştı. Ne desek boş. Ercan'da Serdar Ortaç Barmen'e Mercimeğin ingilizcesini soruyor sağında solunda hatunlar. Abstract The Istanbul Maps” exhibition opened late last week at the Atatürk Airport TAV Gallery. Istanbul’s Ata

Bunu da görecek miydik?

Resim
Çekimleri Göcek, İstanbul ve Rodos’ta gerçekleştirilen “Bir Avuç Deniz” adlı film 2011’in en iddialı filmlerinden biri olmaya aday. Beklenmedik bir aşk öyküsünün anlatıldığı filmin yönetmeni Leyla Yılmaz, filmin başrollerini Engin Altan Düzyatan ve Berrak Tüzünataç paylaşıyor. Filmde, usta oyuncular Ayda Aksel ile Can Gürzap‘ın yanı sıra, son dönemin parlayan isimleri Zeynep Özder, Tuğrul Tülek, Ahu Yağtu canlandırdıkları karakterler ve oyunculuklarıyla dikkat çekecek. Tarabya’daki Alman Konsolosluğu Malikanesi bu film için müzeye dönüştürülmüş. Filmin en büyük sürprizi, senaryoyu bizzat okuyup onay veren, Pearl Jam grubunun “Indifference” şarkısıyla filme katılması. Sırf Eddi için gidilir bu filme. Yıl 1996 Eddi Vedder’in Pear Jam İstanbulda Dünya Ticaret Merkezi’deydi. Hey gidi günler hey! Abstract Pearl Jam is an American rock band that formed in Seattle in1990. He was   İstanbul in 1996.

Tünel'in 136. Yılı Kutlu Olsun

Resim
Bugünkü İstiklal Caddesi, geçmişteki adıyla Cadde-i Kebir’de 17 Ocak 1875’te heyecanlı bir bekleyiş vardı. O gün İstanbul’un ilk, Avrupa’nın ikinci metrosu açılıyordu. Evet, Londra’dan sonra dünyanın en eski ikinci metrosu İstanbul’da açılıyordu. Tünel’in yapım macerası Fransız mühendis Henri Gavand’ın girişimiyle başlar. Gavand, dönemin ticaret ve bankacılık merkezi olan Galata ile Pera arasında mekik dokuyan insanları görünce kafasında şimşekler çakar ve metro fikri aklına gelir. Yüksekkaldırım Yokuşu ile Galip Dede Caddesine alternatif bir yol düşünür. Bu iki merkezi birbirine bağlayacak asansör tipinde bir demiryolu projesi için Osmanlı Sultanı Abdülaziz Han'ın huzuruna çıkar, derdini anlatır ve 10 Haziran 1869’da Tünel yapım imtiyazını alır. İşletme süresi 42 yıl olarak belirlenir `yap-işlet` modeliyle inşa edilecektir. Tünel 05 Aralık 1874’de yapımı tamamlanan. Tünel, 17 Ocak 1875’te yerli ve davetlilerin katılımıyla görkemli bir törenle hizmete açılır. İkinci dünya savaşında

Hayat Bir Parantezdir!

Resim
Defne Joy Foster Her insanın ömrü bir parantez uzunluğundadır. Açılan her parantez bir gün kapanacak. Sabah haberleri arasında Defne Joy Foster’ın ölümü günün ayazı gibiydi. Kim bilir nasıl hayal kırıklıkları, ne mutluluklar bıraktı ve İstanbul Kadıköy'de bir arkadaşının evinde geçip gitti hayattan! “Güle Güle sevgili Defne, pek sempatiktin” işte bu kadar birkaç gün sonra unutulacak.  Vikipedia Defne'nin Parantezini çoktan kapatmış bile. Vay anam her ölüm erken ölümdür. Yükseslikoro’ nun Şems-i Tebrizi’den alıntıladığı yazıyı ben de ondan izin alarak alıntılıyor ve sizinle paylaşıyorum. Şems-i Tebrizi “Bir şey yap .. Güzel olsun, Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle, Dilin mi dönmüyor? Güzel bir şey gör, Veya; Güzel bir şey yaz. Beceremez misin? Öyleyse Güzel bir şeye başla... ...Ama hep güzel seyler olsun, Çünkü her insan ölecek yaşta, geç kalmayasın! ''                                                                                      Şems-i

Çürüksulu Yalısı

Resim
Hafta sonu Kadıköy’e geçerken yazmaya karar verdim.   Çürüksulu Yalısı , Boğazın en güzel yalılarından biridir . 18. yüzyılda inşa edilmiştir. Bilinen ilk sahibi Tırnakçızade isimli bir tüccardı. Yalı daha sonra Çürüksulu Ailesi’ne geçer. Bina neredeyse çökmek üzereyken ünlü diplomatlarımızdan Muharrem   Nuri Birgi    tarafından satın alınır. Sevdiğim Türk mimarlardan biri olan    mimar   Turgut Cansever ’e restore ettirilir.  Garanti Bankası Sanat Galarisinde Turgut Cansever için düzenlenmiş sergide bu binanın restorasyonu var mıydı hatırlamıyorum ama, o sergi çok güzeldi. Neyse gelelim Çürüksulu yalısına:   Aşı boyasıyla aslına uygun boyanan yalı kiremit kırmızısı renge sahiptir . Bu nasıl bir renk tarifi yahu! Muharrem Nuri Birgi Bilderberg toplantılarını düzenleyen üç kişiden biriydi. Çürüksulu Yalısı’nın bugünkü sahibi   Doğubeyazıtlı  sanayici Selahattin Beyazıt’tır . Sanırım Galatasaraylıdır kendisi sanki yönetimde adını hatırlıyorum.

Nerden Çıktın Melek

Resim
Ayasofya’nın 160 yıldır karanlıkta kalmış bir sırrı gün ışığına kavuştu. En son Sultan Abdülmecid ve o dönem restorasyonu yürüten İsviçreli mimar Gaspare Fossati’nin gördüğü, üzerleri sıva ve metal maskeyle kapatılan 700 yaşında olduğu tahmin edilen altı kanatlı melek figüründen birinin yüzü açıldı. Suret ortaya çıktı. İnsanlar dünyanın öbür başından Aya Sofya'ya geliyor geçen bir eğitim esanasında birisiyle tanıştım istanbulda domuş ve Aya Sofya'ya gitmemiş. Tuhaf! Abstract Experts have uncovered one of the six angel mosaics within the world-famous Hagia Sophia Museum in Istanbul after it had been hidden for 160 years behind plaster and a metal mask. The mosaic, which measures 1.5 meters by 1 meter , was last seen by Swiss architect Gaspare Fossati, who headed restoration efforts at the museum between 1847 and 1849, and Ottoman Sultan Abdülmecid. Exp More..erts were surprised to see that the mosaic, believed to date from the 14th century, was so well preserved.