İstanbul ve Biyoetik Duygusu

Doğaya karşı yıkım sürecini hızlandırdığımız bu çağda şu İstanbul’a bakar mısınız? Burada politik bir söylememim yok, kesimleri, kısımları, partiler düşünceleri kastetmiyorum. Asıl olan İstanbul’da yaşayan bizlerin duyarsızlığı barbarlığı. İstanbul’un kültürel ve doğal mirasına verdiğimiz ziyan “biyoetik” konusunda ne kadar duyarsız ve barbar olduğumuzun göstergesi değil mi? Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden mülk kiralayan bir çok kişi kiraladıkları binalara ağır tahribat veriyor! Mantıkları o kadar ucuz ki!

Kızını evlendiren havai fişek patlatır, oğlunun şeyini ucundan budayan havai fişek patlatır, dini bayramda da, milli bayramda da havai fişek! Devlete, millete kızan da sokaklarda havai fişek patlatır! Pek havai toplum olduk! Allah ne verdi ise patlatıyoruz. Her patlayan havai fişek içimizdeki görsel hayvanı coşturuyor! Her havai fişek atışında kaç kuşun telef olur, kaç kanser hastası uykusundan uyanır, kaç bebek ağlar düşünür müyüz? Sanmıyorum! Giderek kendimizden uzaklaşıyor, Anadolu’da yüzyıllar boyunca oluşturduğumuz olgunlaşmış geleneksel yerleşim kültürü de terk ediyoruz. 

Yerleşim dokumuz bozuluyor, mahalle yapılanmamız tarumar oluyor! TOKİ Anadolu’nun en ücra kasabalarına dahi lüzumsuz, ruhsuz sanayi devrimi ürünü çok katlı binalar dikiyor! Tarihi kentsel alanlarımız kentleşme baskısı altında. Geleneksel mimari öğeler içeren bina veya alan tasarımları yok denecek kadar az.

Hiç ölmeyecek gibi mülk edinme yarışındayız toprağın üstüne sınırlar çiziyoruz burası benim evim şurası da yazlığım, ahanda burası sarı çizmeli Mehmet Ağa’nın yeri. Toprağın bir metre altında sınır var mı Âdemoğlu! Şerefli ve huzurlu bir hayat için kültürel ve coğrafi mirasına sahip çık! Doğal ve kültürel mirasını koruma bilincini geliştir. Kıt olan kaynaklara senden başka canlıların da ihtiyacı olduğunu unutma! Yaşam hakkı sadece sana ait değil! Dabakhane’ne uzakta değil yavaş ol, yaşamın tadını çıkar, yavaş beslen, sakin yaşa, sakin şehirler tercih et. Yeryüzünün bereketini sana sunan toprağa, suya havaya zarar verme! Geri dönüşümünü tamamlayacağın sonsuz kollarına kendini bırakacağın toprak anaya hunhar davranma!

Yorumlar

Melange dedi ki…
bir toplumda deger yargilari biribiri ardina yok olmaya basladiginda bu görüntüler cikiyor ne yazik ki ortaya..
Blogger Bolat dedi ki…
Haklısınız Melange ama direnmek lazım, iyi de ısrar etmek lazım:)
Ferhat Bayram dedi ki…
ah be istanbulll kaderimde olucak mi senin gibi guzel bir sehirde yasamak.
Dün bir belgesel izledim İz tv'de. Karadan ulaşımı olmayan bir koyda az sayıda yetişen endemik bir tür olan Datça hurmasından söz ediyordu. Tanıtan uzman kişi, ''bunları korumanın tek yolu buraya imar verilmemesi ve yapılaşma olmaması''diyordu. çok haklı ve ve ne kadar acı. İnsanoğlu yerleştiği her yerin doğasını yok etmek zorunda mı?
coco-jelly dedi ki…
Keyifle fakültenin sevgiler

http://coco-jelly.blogspot.com/
Blogger Bolat dedi ki…
CoCo-Jelly bloğun güzel olmuş.

İz Tv takdir edilmesi gereken bir kanal:)

Eski açık umarım yaşama fırsatı bulursun İstanbul'da

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı

Blog Yazarının Eşek İstavriti, Azman İstavritle İmtihanı