Çok hızlı gidersek ruhumuz geride kalır

O kadar hızlı yaşıyoruz ki bu hıza her bünyenin ayak uydurması zor. Özellikle İstanbul’da kendini çok şımartmış, bencil ama aynı zamanda içine kapalı, asosyal insanlar görüyoruz. Hep al ama hiç verme! Toplumdan al, şirketten al, anne babadan al, kardeşten al, sokaktan el, komşudan al… Ama verme!
İşte bu enaniyet hali cinnetin ön habercisidir oysa kültürümüz alan el değil veren el üstüne kurulmuştur. Son zamanlarda konuştuğum birçok insan mutsuzluğunu, umutsuzluğunu bana boca ediyor, hâlbuki bu insanların sahip oldukları toplumun birçok kesimi için yalnızca ham hayal! Bu bencil, bunalımlı ve yalnız halimizi hiç sevmiyorum. İstanbul’da yaşayan her insan şunu düşünmelidir. Kendini İstanbul’a ait hissetme duygusu bile bir İstanbullu için yeterince motivasyon kaynağı ve yaşam enerjisi olmalıdır. Birçoğumuzun yaşadığı varlık içinde yokluk çekme hissi hissiyatı Yunus Emre’nin“Onca varlık var iken, gitmez gönül darlığı!” sözünü hatırlattı. Umarım çağın getirmiş olduğu bu aidiyetsizlik, köksüzlük ve yalnızlık duygusu bize hiç bulaşmaz.
Çok sevdiğim bir kızılderili söylencesi vardır yeri gelmişken onu da aktarmak isterim: Kızılderililer bir yerden bir yere göçerken, uzun bir yola çıkarken belli yerlerde durup dinlenirlermiş. Zamanın o tabii akışını, geçişini ve o zaman içerisindeki insanın durumunu daha derinden hissedebilmek için. Eğer çok hızlı gidersek, ruhunuz geride kalırmış. Ruh olmadan yapılan yolculuklardan da bir hayır gelmezmiş. Acele etmeyin, yaşadığınız şehrin, İstanbul’un, eşinizin dostunuzun, ailenizin, çocuklarınızın, hobilerinizin, okulunuzun, ve hatta işinizin tadını çıkarın.
Fotoğraf Kaynak:www.absoluteastronomy.com

Yorumlar

Begonvilli Ev dedi ki…
Bolat, bu yazına bayıldım.. Bir kez okunup tüketilecek türden bir yazı değil kesinlikle.. Tebrikler!
Mutlu Eller dedi ki…
Her şeyin hızlı tüketildiği bir zamanda unutulmaması gereken bir söylence imiş, ruhun geri kalması. Beğendim:)
Bolat, önemli olan hayatın keyfini çıkarmak değil mi ki zaten, yoksa gerisi nefes almaktan öte değil.
Unknown dedi ki…
Sevgili Bolat, al benden de o kadar. Duygularıma tercüman olmuşsun. Pek çok kişi hemfikir olacaktır eminim. Hal böyleyken çözümü de biliyoruz aslında en derinlerimizde ama sadece bilmek değil, uygulamak da gerek. "Nerde bende o yürek, yardan cayacak?" Sezen Aksu şarkısını hatırlattı bana.
Elif Ayvaz dedi ki…
Hatta İstanbul'da olamayanlar ve orayı çok özleyenler için de çıkarın. :)
Müstehzi dedi ki…
O kadar hızlı ki herşey;durmadan düşünmeden varmaya çalışıyoruz.Oysa
''yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir ...'
demiş...

Çok haklısınız ama bir de başarabilsek.
yine çok güzel bir konuyu çok güzel işlemişsin..ruhlarımızı gride bırakmadan insanca yaşamaya..
Melange dedi ki…
ne kadar güzel dedin.."kendini Istanbul'ait hissetmek dahi bir motivasyon duygusudur Istanbullu icin" cok cok dogru..hele insan cok sevdigi sehrinden uzakta olunca daha bir netlesiyor bu duygu, arada ugrayip bir solumak Istanbullu olmayi,havasini,bana yeniden mutlu duygular yüklüyor.
Paylastigin kizilderili öyküsünü ben de severim. :)
esma gül dedi ki…
tanıdını çıkarmadığın bir anın ne önemi var değil mi? Ve şunu da
unutmamak lazım, insanları mutlu ettikçe mutlu olur insan :)
sevgi ve selamlar,
toprak dedi ki…
Vallahi harika aynen benim düşüncelerimizi dillendirmiş siniz,içinde olduğumuz durum fazlasıyla böyle.Ama yinede elimizden geldiğince çamura batmadan arabayı sürmeye çalışıyoruz.
Adsız dedi ki…
acele giden ecele gider
hem asıl hem de mecaz anlamda çok doğru söz!
Gulsen dedi ki…
acele ederken yavaş davranmalı o zaman... :)
Adsız dedi ki…
sadece istanbul olarak sınırlamamak gerekiyor derim, sistemin getirisidir, istenen buydu ve bizde yaptık neden şimdi şikayet ediyoruz? farkındalık yarattı sadece o kadar. kaldığımız yerden devam ediyoruz, yine söylemiyor söyleniyoruz...kaplumbağa hızında yaşamlarımız olsun dileklerimle...
Blogger Bolat dedi ki…
Bego, iyi okumalar :) teşekkür ederim.

Semi, evet önemli olan hayatın tadını çıkarmak :)

ehlikeyf, çözüme birlikte ulaşmak dileğiyle :)

Elif, bu akşam ben tadını çırdım senin için eve dönüş 3.35am oldu :)

Müstehzi başarmalıyız :) yoksa gidiyor hayat.

Dayatılanla yaşamak, teşekkür ederim.

Melange, bekleriz çok özlediğinde:)

Esma, mutluluklar hepimize olsun:)

Toprak, umarım yolumuz hiç çamurlu bir alandan geçmez :)

Destiny, acele edecek bir mesele yok aslında :)

Gülsen, hiç acele etmemeli bence:)

Adsız, kendim ettim kendim buldum diyorsun yani yada kendimiz bulduk.
Elif Ayvaz dedi ki…
:)) Teşekkürler Bolat. 18 Ocakta geliyorum İstanbul'a. Birkaç gün kalacağım ama ben de iyi vakit geçiririm herhalde diye düşünüyorum. :;)
Derya Solmaz dedi ki…
aYNEN KATILIYORUM. BU KONU CİDDEN ÇOK ACI.. KENDİ KENDİNİ YANLIZLAŞTIRIYOR İNSAN VE SONRADA BİDE SORGULUYOR NEDEN BÖYLE İNSANLAR DİYE.. HERKES KENDİNE ŞÖYLE Bİ BAKSA.. NE GÜZEL OLACAK HERŞEY..
BİDE ALAN ELDE DEĞİL VEREN EL ÜSTÜNDÜR SÖZÜ ÇOK DOĞRU, BİR KERE DENESE İNSAN İÇİNDEKİ O RUHSAL COŞKUYU ERDEMİ ALGILAYACAKTIR...
BU YAZI İÇİNDE TEBRİK EDERİM..
Blogger Bolat dedi ki…
Magma, haklısınız, bu ruh hali içindeyiz ama yavaş olmak gerek :)
Blogger Bolat dedi ki…
Oo bu yorumu geç gördüm Elif, mesleğinle ilgili postu hazırlıyorum, lütfen bana hatırlatır mısın?
Elif Ayvaz dedi ki…
Çarşambadan beri İstanbul'dayım Bolat. Bu gece Taksim'in dibine vurduk. :)) Yarın gece de Balıkesir'e doğru yola çıkacağım. Sonuna geldik masalın. :(
Blogger Bolat dedi ki…
Gene bekleriz Elif, safan olsun yahuu :))
Elif Ayvaz dedi ki…
:) Teşekkürler. Umarım yine gelme fırsatım olur.
Blogger Bolat dedi ki…
Olur tabi, biz burdayız :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı