Don Kişot İstanbul'a gelecekti!

İstanbul Cervantes

Cervantes ve Don Kişot Romanı

Değirmenlere saldıran deli şövalye Don Kişot az kaldı İstanbullu olacaktı? Gerçekten mi? Valla!  1570'te Kıbrıs II. Selim tarafından  “gelecek nesillere Akdeniz’in ortasında bir turizm adası hediye etme gayesiyle”  top, tüfek, mızrak, kılıç, süngü kısaca Allah ne verdiyse kullanarak  zapt edilmek istenmektedir. Servantes İtalya'dadır.  Papa Pius’un çağrısına İspanya ve Venedik karşılık verir.    Cervantes de romanda da yazdığı Elit İspanyol kolordusu Infanteria de Marina birliğine katılır. Laponte-İnebahti Savaşı onun da zafer hırsını körüklemiştir. İnebahtı savaşında bir kaç yerinden yaralanmış ve sol elini kaybetmiş çolak kalmıştır.

İnebahtı Laponte Savaşı


Osmanlı donanmasına karşı Marquesa adlı kadırgada elinde kalıç eser gürler. Akdeniz toz dumandır. Korfu,da Gole'de Kıbrıs açıklarında, Tunus'ta savaşır. Rütbe alamamıştır. Kardeşi Rodrigo’ya “çolağım diye rütbe de vermiyor Rodrigo’m” diyerek kardeşini de ikna edip,  gönüllü terhis etmiştir kendisini ordudan. 

Artık eve dönüyorlardır. Amanıınnnn Amanın  Fransa'nın Tries Marinas açıklarına doğru yaklaşırken  bam gümm çat pat diyerekten Türk korsanlar  Cervantes'in bulunduğu gemiye dalarlar. Dört Türk kadırgası Cervantes ve kardeşi Rodrigo'nun da bulunduğu gemileri esir alır. Onu esir alan Levent’in adı Arnavut Memo’dur. Servantes eserlerinde Arnavut Mami'yi sevmese de hakkını teslim eder. Şöyle yazmıştır Aurnaut Mami için: "Mami sert bir yeniçeri, asker ve cebeci, dürüst bir Türk. onun eline düştüğüm için çok talihliyim. Yeniçerinin kölesine ne kadar küstah olursa olsun dokunmaya, ya da yan bakmaya kimse cesaret edemez."

İstanbullu Cervantes


Yaaa işte böyle şövalyelik masallarına kanıp Akdeniz’de havuç yağıyla bronzlaşacağını sanan kahramanımız Servantes Cezayir çöllerinde yanık yanık yanık  ahanda bu epik Türk halk ezgisini serenat eylemiştir: “Sen misin bu hallere düşmeme sebep, inanmak gelmiyor içimden… Ellerim bomboş gözümde yaşlarla, güneşin kavurduğu bir çöldeyim…”

Mamafih Cervantes’e Cezayir yolları taştandır. 1575–1580 yılları arasında Cezayir'de esir olarak yaşar. Mahpus damları çetindir. Tam dört kez kaçma teşebbüsünde bulunur, ünlü eseri Don Kişot'u bu mahpus damlarında kaleme alır. Türklere karşı onu ateşlere atan şövalye romanlarından öcünü almak için dalga geçme, yerme, alay etme anlamına gelecek bu Pikarest roman Don Kişot'u yazıp şövalye masalları ile alay etmiştir.

 Esaretin sonunda Miguel de Cervantes  bedel karşılığı affedilir evine döner çünkü onun sahibi Cezayir Dayısı Hasan’dır yani Cezayirli Hasan Paşa tam o yıllarda paşa olmak üzere İstanbul’a çağrılacak belki Dayı Hasan Servantes’i de Estambul’a getirecektir.  Kendisi istanbul’a gelemese de İnstituto Cervantes namıyla, Cervantes Enstitüsü İstanbul’dadır. Dolayısı ile ruhu sükûn bulmuştur.

Illustration: Jules David

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Tam da Don Kişot`u okumaya başlamışken bu bilgiler hoş oldu.
otomatik portakal dedi ki…
cervantesi sevmiyorum
bi soğukluk bi donukluk
efenime söyliyim

isminin "cer" kısmını sonradan koydurmuş diye biliyorum ben..

Blogger Bolat dedi ki…
Don Kişot'a bunları yaşatanları kınıyorum :))) Ah Memo ah Memo Cervantes gibi insana bu yapılır mı yahu :))) Servantes'in fidyesini ödeyebilmek için kız kardeşleriniçeyizi bile satmış ama para sadece Rodrigo2yu kurtarmaya yetmiş efem :) neler neler...
Blogger Bolat dedi ki…
Tam bir maceraperest bir kişilik, savaş, esaret, mahpusluk, edebiyat, gözyaşı, ihanet her şey var :)) Ama kalbimizde "cer" olmasa da "don" dur en azından :))
Adsız dedi ki…
don kişot'u seviyorum ben biraz çatlak ya kafadan ondan herhalde:)
bi de don kişot'un övdüğü millet Türk Milleti değil de herhangi hristiyan bi millet olsaydı bu hikayeyi dünya biliyor olurdu..
Blogger Bolat dedi ki…
Biz korsanız ya Akdeniz'de ondan olsa gerek! Ülen öyle 10 kalyonluk 20 kalyonluk korsan filosu mu olur diyesim geliyor :))
Unknown dedi ki…
Hahahahaha!
Unknown dedi ki…
Cok uzun yillar oldu okuyali, bir daha el atmak geldi icimden :-)))
Unknown dedi ki…
Aaaaaaaa! Once bir goz attim, gittim obur postlari yokladim sonra geldim bir de ne goreyim, bana ithaf edilmis bir sayfa!!!!! Dur sen! Ben bi Kansas City'den doneyim, goreceksin ne surpriz yapicam sana :-)))

Canim benim, bizim buradaki didinmelerimizin de bu hikayeden farki yok ve aslinda belki de Don Kisot olanlar mi sansli yoksa Sancho olanlar mi diye dusunmek lazim....!

Neyse, gelince gorusuruz :-) Olcay'a senden selam gotureyim ben bari hehehehehe!
Blogger Bolat dedi ki…
Vaaay muhabbet kanka seviyesine ulaşmış, benden de selam söyle on numara insan Olcay :))
Asortik Krep dedi ki…
Herkes yel değirmenlerine bakıp onun gördüklerini göremez bu yüzden severim Don Kişot'u :) İlk okuduğum kitaplardan ama bir gün 900 sayfalık tam çevirisini okumayı planlıyorum.
Ozlemaki dedi ki…
kujucuuum Başağıma ithaf edilmiş Kıprıslı bir post! Bolat sen müthişsin ve elbette yaşasın Don Kişot! =)

Adsız dedi ki…
"ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH ALLAH diyerek savaşa giden askerlerimiz ALLAH ALLAH, ALLAH ALLAH (bu işte bir gariplik var) diyerek geri gelmişlerdi" demişti tarih hocam. Nedense o geldi aklıma Cervantes'i duyunca :D
Mutlu Eller dedi ki…
Hep bir merakla açıyorum bloğunu Bolat!
Lazımsın sen bize:)
Blogger Bolat dedi ki…
İstanbul Edebiyatının başyapıtı :) çevir çevir oku sıkılmazsın :)
Blogger Bolat dedi ki…
Özlemaki, Gıprıs vatandaşı olarak kendisine kıyak geçmiş bulunuyorum amacım beyin göçüdür :) aynı zamanda kız yatırımcı yahu :) kendimi elçilik görevlisi gibi hissettim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Bu katolik dünyasında da bir Allah durumu var kafalarına esince kutsal savaş :)) kafayı kırınca haçlı seferi!
Ozlemaki dedi ki…
ve bence siz ikiniz binlerce meditasyona bedelsiniz! =)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim Semi :)) büyüksün!
Aybige-Kedi Defteri dedi ki…
İspanya'da İnebahtı'nın Çolağı diye de bilinir kendisi...
Blogger Bolat dedi ki…
Çolak kalmasına üzüldüm ama sonuçta bu tip kötü olayların insanları yıldıramadığını hatta yaşama azmini kamçıladığını görüyoruz :)
Adsız dedi ki…
Keyifle okudum,arada geliyorum hos bi blog,mercan dede istanbul'u ilk burda dinledim hâlâ dinliyorum:)
Sevgilerle
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim :)
çeşnici Handan dedi ki…
Bu bilgilerden sonra başka bir gözle tekrar okumak gerekir kitabı.
Keşke gelse ve Ayvalıktaki değirmenlere saldırsaydı..)) Her okuduğumda yeni şeyler öğreniyorum bloğunuzdan.teşekkür ederim.
Giancarlo dedi ki…
Ho letto con attenzione il tuo testo, mi è piaciuto moltissimo! buona domenica....ciao
siyah kuğu dedi ki…
Senmisin bu hallere düşmeme sebep:)))
işte benim kankam don kişot:)
Blogger Bolat dedi ki…
Her okuduğumuzda başka şeyler algılamamız da mümkün tabii :)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, söyleyelim gelsin saldırsın efem :))
Blogger Bolat dedi ki…
Fatih Erkoç duysa bize darıldırdı galiba bu satırlar için :))
Unknown dedi ki…
Siz ikiniz de muhtesemsiniz :-)
yildiz dedi ki…
Wayyy ´beee,gece gece neler ögrendim böleee:))
Düsünür-yazar olmak her devirde zormus be Bolat;hep hapislerde geciyor hayatlari...
Lyosha Varezhkina dedi ki…
very interesting! thanks for sharing.
I'm rereading Don Quixote now. It was very nice to read

Lyosha
Inside and Outside Blog
P.S. I'm hosting an international 2 friendship bracelets giveaway on my blog here check it out

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı