Londra'dan Yaya Ayasofya
Bir Öğretmenin Büyük Hayali
Londra’dan Ayasofya’ya kadar yürümek.
Tam üç ay düşünür ve sonra karar verir, öğretmenliği bırakıp yola çıkar. Birçok Avrupa ülkesini gezer. En çok kuzey Avrupa ülkelerinde ve Almanya’da sorun yaşar. Çünkü kendisi tedirgin gözlerin hapsi altındadır. Çoğunlukla polislerin kimlik sorduğu ülkeler bu steril Avrupa ülkeleridir.
Polisler kimlik kontrolü
yapar. James’in hikâyesini öğrenince de hayranlıkla onun yanından uzaklaşırlar.
İnanın ben de hayran kaldım. Çok zor karar ve mutlu bir son. James İstanbul
sınırlarına Bulgaristan üzerinden girip birkaç kamp yaptıktan sonra bizde kadar
geldi. Ertesi gün Ayasofya’ya ulaşacağı finali yaşayacağı için çok mutluydu.
Kendisine gün sonunda yeni kıyafetler alacaktı.
Bize geldiğinde bir güvercin kadar ürkekti. Eşimle bu tip
durumlara alışık olduğumuz için ona dinlenmesi için fırsat
tanıdık. Yemekten sonra başladık James’in hikâyelerini dinlemeye.
Kendisine en tuhaf olayın ne
olduğunu sorduğumda. Belçika’da kalmak için mezarlıkları kullandığını söyledi. Hatta
biraz maytap geçti, “çok bekledim Zombiler gelecek diye ama gelmediler” dedi. Belçika’daki
mezarlıkların çok güzel tuvalet ve banyoları olduğunu ve zaman zaman buradaki
mezarlıkları kalacak yer olarak kullandığını hatta birinde kapı kapalı olduğu için
duvardan atlamak zorunda kaldığını ama camların pantolonunu kestiği anlattı.
Bulgaristan’ı çok beğendiğini
çünkü çok güzel bozulmamış bir tabiatı olduğunu ve dağlarına ormanlarına hayran
kaldığını anlattı. Hatta çok da komik bir hikâyesi vardı.
Bir gün Bulgaristan’da bir
çobanla karşılaşır. James’e içmesi için süt ikram eder. Adam hikâyesini
anlatır, eşiyle kavga etmiştir, eşini üzmüş ve kadın evi terk etmiştir. Koyunlarına,
keçileri bakacak kimse olmadığı için eşinden özür dilemeye gidemediğini söyler.
James’e bir günlüğüne koyunlarına keçilerine bakıp bakamayacağını sorar. James,
tamam der. Çoban eşini ikna etmek üzere yola çıkar ertesi gün olur çoban
gelmez, üçüncü gün yok, dördüncü gün
James şüphe ve tedirginlik içinde beklemeye başlar ve beşinci gün adam eşini
koluna takmış gülerek gelirler ve James’e hayatımın en lezzetli yemeğiydi Bolat
dediği yemeği ve pastaları yaparlar. James İstanbul’a doğru yola koyulur.
Hayallerimizi peşinden
gideceğimiz günlerin uzak olmaması dileğiyle bu soğuk İstanbul gününden
hepinize sıcak selamlarımı sunarım.
Yorumlar
Yorum Gönder