Blog Dünyasının Başarılı Blogger' ı Pucca
Şimdi diyeceksiniz ki "amaaaaaaaaaaaaan be
Bolat, sen de yeni mi keşfediyorsun Pucca'yı" Hayır yeni keşfetmiyorum. Elbette uzun süredir takip ediyoruz. Her konuda yazıyorum da bir blogger'ın başarı hikayesini neden yazmayayım dedim.
Pucca, iyi ki de blog yazmış, bakın aldı yürüdü.
Kitaplar, köşeler derken kitabı "Küçük Aptal'ın Büyük Dünyası" sinema filmi oldu. Yeni kitaplar, yeni filmler
yeni başarılar bekliyoruz Pucca'dan.
Gözümüz
yok Allah daha çok başarı versin ve blog dünyası bu kızın başarısına bakıp ilham
alsın. Yeni meşhur bloggerlarımız olsun ki blog dünyası şenlensin.
Pucca'nın başarısı nedir?
Bence şehirli bir kız
olması ve İzmirli olması maça iki sıfır başlamasını sağlıyor. İzmirli bir kadın
demek daha açık görüşlü olmak demek. O yüzden mahalle baskısı hissetmeyen Pucca
rahat rahat yazdı ve o samimiyeti okuyanlara geçti diye düşünüyorum. Uzun süre ismini perde gerisinde tutması iyi fikirdi.
Blogger Pucca'nın hep artıları mı var?
Yoo,
eksileri de var! Mesela dağılmış bir ailenin kızı olması bunlardan biri. Burada
babayı da kutlamak lazım, çıkış yaratacak bir kızı yetiştirdiği hem anne hem
baba rolünü oynadığı için. Baba denen varlık, bir annenin yerini tutar mı
Bolat? Tutmaz!!! Nasıl benim Annem babamın yerini tutamadıysa illa ki Pucca'nın
babası da bir anne değildir! Anneyi bilemem ama babayı çok sevdiği kesin.
He, unutmadan babayı neden kutladığımı
anlatayım Pucca bir gün kardeşi ile kısacık bir şort giyer tabi mahallenin
kadınları hemen ispiyonda "kızlarınız beyfendi kızlarınız acayip birer şort
giymişler!" Baba hemen kızları arar, yapmayın etmeyin der ama nafile!
İplemez babayı Pucca ve kardeşi, mahallenin çocuklarının gözleri bayram eder bu
sayede.
Bu durumu unutmaz baba. Ve kızlarına bir ders
vermek ister, gelin hikayeyi Puccanın ağzından dinleyelim:
Bir babanın kızlarına unutulmayacak dersi
"Bir akşam apartmanın önünde bir hani
çardaklar olur ya, işte orada mahalledeki çocuklarla oturuyoruz. Baktım adamın
biri bize doğru yaklaşıyor ama altında don var, resmen boxer! Üstelik kalpli
bir boxer! 'Deli mi ne donla dolaşıyor' derken kafamı kaldırdım, bir de ne göreyim
babam! Öldüm utancımdan, apartmana nasıl koştuğumuzu hatırlamıyorum. "Ya,
işte böyle" dedi babam "siz donla dolaşırsınız da ben dolaşamaz
mıyım" o günden sonra bir daha şort giyemedik!"
Pucca, kadınların çocuklarına kötü örnek olacaklar diye korktukları bir mahalle hayatı yaşar! Sonra eğitim hayatı başlar Ankara'da. Babadan
harçlık istemeye utandığı için bir radyoda günlüklerini anlatan program
yapar.
Memleketin üçte birinden fazlası İstanbul'da yaşıyor. Pucca'nın neyi eksik o da gelir İstanbul'a. Bir televizyonda montaj
işleri yapar. Kriz onu da vurur muhtemelen 2000 krizidir, işten çıkarılır.
Eee, iş güç de olmayınca pijama terlik blog yazmaya başlar, yazdıkları samimi
ve abartısız olunca Pucca bugünlere kadar gelir.
Blogger Pucca ve bloğu başarı abidesi midir?
Kendisinin asla böyle bir iddiası olmadı. Bana göre başarı abidesidir. Pucca steril bir insan değil, onun da karanlık yanları
var, tıpkı sizin ve benim olduğu gibi. Başarısızlıkları da var. Mesela
denyolara aşık olmak, dikiş tutturamamak gibi. Düşünün, aşık olduğunuz bir adam
ya da kadın sizi terk etti diye onun evini yakar mısınız? Ben yakamam, nerde o aslan yürek!
Kız bunu yapmış yani kendini terk eden adamın
evini yakmış ve hakkında kamu davası açılmış! Deli!
Cem Mumcu'yu ve Okuyan Us'u
da tebrik ediyorum, Pucca'nın kitaplarını bastığı için. Umarım Cem Mumcu ile
yine Yakup-2'de aynı masada olma şansını yakalarım.
İşte, İstanbul'un bu
sürprizlerine bayılıyorum ben!
Yorumlar
Yorum Gönder