Şekere yatırılmış İstanbul Kapitalizmi?

Blogger Bolat'ın İstanbul'dan Demokrasi İzlenimleri 



Son zamanlarda en çok konuştuğumuz şey demokrasi! Ama yaşadığımız şeyin demokrasi olduğuna inanan var mı? Bence yok! Sen demokrasi içinde yaşadığını sanıyorsun ama yaşadığın şey aslında Sanayi Çağı kapitalizmi'nden başkası değil! Ortada bir kamu havuzu var bu havuzu birileri Allah'ın adıyla, diğerleri Çağdaşlık kisvesiyle öbürleri Sağcılık, Solculuk maskeleriyle soymuş. 


Gelin hep birlikte test edelim:

İstanbul'da yaşıyorsun 2 ay elektrik paranı yatıramadın, evde hastan var mı yok mu demezler, şalteri indirirler evde elektrikli alete bağlı bir hastan varsa ölür gider!

3 ay su paranı ödeyemezsen suyunu keserler en önemli insan hakkı olan suyu bulamadan ya susuzluktan ya da pislikten İstanbul'un ortasında ölürsün! Belediyeler sana suyu para ile satar, para ile temizler o suyu içemez üstüne damacana alırsın!


2 ay İnternet servis sağlayıcısına paranı ödeyemezsen iletişimini keserler aval aval bakar kalırsın, devlet senin iletişimini para ile sağlar!

Paranı yatırırsın sonunda açarlar ama açma kapama parası alırlar, üstüne de faizi yazarlar paşa paşa ödersin sen paranı zamanında ödeyemediğin için o kurumlar faizden açma kapama parasından karlı çıkarlar! 

Hadi diyelim İSKİ suyunu kapatmak için adam gönderiyor telekomünikasyon şirketleri bilgisayarla iki tarih arasına otomatik komut yazıyor onlar neden açma kapama parası alıyor?

Cevabı yoktur! Kamu adına millet adına görev yapanlar bu şirketlerle ahbap çavuş ilişkisine mi girer, milletin soyulmasına neden göz yumarlar acaba diye düşünür Blogger Bolat?

İGDAŞ 2016 yılı açma kapama ücretini İnternete koymuş 28. TL

İGDAŞ 2016 yılı Açma Kapatma Ücreti

Bence şöyle bir araştırma yapılmalı açma kapama parasından hangi kurum kaç TL para almış? Sizce yapılabilir mi? Bence böyle bir araştırma yapılamaz, yaptırtmazlar!

Bir bankacı söylemişti biz aslında zamanında parasını yatıramayanlardan kazanıyoruz! Bu bizim için en kazançlı alandır demişti! Doğru değil mi bu?


Şimdi sen demokrasiden bahsediyorsun ama yaşadığın şey demokrasi şekerine yatırılmış vahşi kapitalizmden başkası değildir.


Belediyelerin sana hizmet vermek için kurduğu şirketler, bir gün yolunu bulsun bu aldığın havayı sana parayla satacaklar! Ama henüz onu kontrol altına alacak bir teknoloji bulamadılar.

İstanbul’daki otobüsleri düşün İBB’nin İETT otobüslerine, kimler ücretsiz biniyor?  Emniyet hizmetleri sınıfı personelini ücretsiz,  Jandarma Genel Komutanlığına bağlı subay, astsubay ve uzman erbaşların ücretsiz, Belediye Zabıta görevlileri ücretsiz, basın kartı olan basın mensubu ücretsiz, öğretmenlere indirimli! 

Polis belediye otobüsüyle hırsız mı kovalıyor? Subay, astsubay belediye otobüsünde terörist mi avlıyor! Zabıta personeli belediye otobüsünde işportacı mı arıyor? Öğretmen belediye otobüsünde ders mi veriyor? 

Öğrenciye indirimli başımız üstüne, yaşlıya ücretsiz o da kabul.

İstanbul gibi kiraların el yaktığı şehirde ASGARİ ÜCRETLE çalışan insanlara indirim mindirim yok! Senin demokrasin bu mu!

Bir öğretmen kaç lira alıyor, bir polis kaç lira alıyor, bir subay ast subay ve gazeteci kaç lira alıyor? Asgari ücretli kaç lira alıyor? şimdi bunun adı DEMOKRASİ mi oluyor? Yoksa şekere bulunmuş VAHŞİ KAPİTALİZM mi?


Malta Köşkü
İstanbul'da belediyelerin sosyal tesislerinde sen içtiğin çayın yediğin yemeğin parasını asgari ücretli olarak tam tamına ödersin ama belediye personeli o yemeği indirimli yer! Yalan mı? Ne sebeple indirim, o tesis belediye personelinin babasının malı mıdır?

Belediye çalışanı kömür yardımı alır, giyecek yardımı alır! Peki sen vatandaş olarak neyi alırsın! Ben söyleyeyim "babayı" alırsın!

Belediye çalışanı, subay, astsubay, zabıta, gazeteci, öğretmen olabilirsin seninle bir alıp veremediğim yoktur okuyucum, benim isyanım bu çarpıklığadır!

İstanbullu yaşadığın şeyin adı "demokrasi" mi Sanayi Çağı kapitalizmi mi?

Bana sorarsan dibine kadar "demokrasiyi" yaşıyoruz!

İstanbul belediyelerinin çoğu ancak belediye personeline maaşını ödeyebiliyor! Belediyelere haksız şekilde alınmış kimseler işten çıkarlımıyor çünkü sendikalar çığırtkanlık konusunda deneyimli! Ama millet almadığı hizmetin parasını ödüyor!

Bu da bir hizmettir, al eşi dostu yatsın belediyede sonra millet maaşını ödesin!

Ne ala demokrasi!

Şimdi bunları yazıyoruz diye başımıza çorap ören işgüzarlar olabilir! Bizim toplumun goygoycusu çoktur! "Yazma Blogger Bolat" diyorum ama haksızlığa karşı susan dilsiz şeytan olmaktan korkuyorum! Selfie çeke çeke yediğimizi içtiğimizi milletin gözüne soksak; modaya bulaşıp giydiğimiz fanilaları, donları yazsak; birkaç PR ve medya planlama şirketiyle markaların çığırtkanlığını mı yapsaydık bilemedim! 

Daha tehlikesiz olurdu!






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı

Kavat ya da Gavat Kelimesinin Kökeni, Etimolojisi