Seladon seramik tabak suikast önler mi?
Suikast önleyen seramik tabak Seladon
Zaman zaman sevdiğim antika dükkanlarına uğrarım.
Maksat muhabbet, olur da sevdiğim seramik parçalar var ise onları da satın alırım.
Sizlere de tavsiye ederim yaşanmışlıkları görün fani olduğunuzun en önemli
kanıtı bu antika dükkanlarıdır. Çoğu antika eşya insandan çok yaşıyor. İnsandan daha çok kıymet ve değer görüyor. Bu dükkanlar çok ilginç hikâyelerle doludur. Gelin birisini ben anlatayım size.
Geçen bir antika dükkanında otururken gördüğüm seladon
kapların hikayesini sizinle paylaşayım istedim. Özellikle doğu kültüründe seladonların
zehiri belli ettiği inancı çok yaygındır. Bence bu dedikoyu çıkaranlar bizzat
Çinlilerin kendisidir. Bir blog yazarının saçma sapan iddiası deyip geçebilirsiniz, sorun değil! İhracatı artırmanın türlü çeşitli yolları var.
Neden blogger bolat efendi, diye soracak olursanız?
“O zaman influencer var da Çinliler mi kullanmadı, bloggerlar var da davet mi vermediler; Dijital ajans var da konkura mı çağırmadılar babacım! Dedikodu, hikaye, menkıbe anlattılar ki Çin seramikleri, Çin tabakları tüm dünyaya ihraç edilsin!” Gerçekten de öyle olmuştur, katar katar seladon kap kacak dünyaya ihraç
edilmiştir. Zengin insanlar özellikle bu kapları tercih ederek kullanmaya
başlamışlardır.
Osmanlı İmparatorluğu'nun derli toplu ilk coğrafya kitabı sayabileceğimiz Kâtip Çelebi’nin Cihannüma adlı eserinde de seladonlardan bahsedilmektedir. Kâtip Çelebi Seladon kapların üç özelliğinin zehiri belli ettiğini yazmıştır. İddialar odur ki Osmanlı Devleti’nden padişahlara yemekle yapılacak olası bir suikastı önlemek için seladon kaplar kullanıyorlarmış. Anlatıldığına göre seladon kapların sırrında demir oksit bulunuyor. Bu kaba zehirli bir yiyecek konulduğunda tabağın rengi değişiveriyormuş.
Bugün Topkapı Sarayı Müzesi, Saray Mutfakları Bölümü,
dünyanın en büyük ikinci Çin porseleni koleksiyonuna sahiptir. Seladonlar kaplar, ihraç edildikleri
ülkelerin müze ve özel koleksiyonlarında yer alıyor. Topkapı Sarayı Müzesi, sanırım Sarıyer’deki Sadberk
Hanım Müzesi koleksiyonlarında da seladon
kaplar bulunuyor. 14 ile 15.yüzyılda, Yuan ve Ming Hanedanlıkları döneminde
üretilen bu kaplar Çin’in güneydoğu eyaleti Zhejiang’da bulunan Long quan’daki
fırınlarda üretilmiştir. Topkapı Sarayı reramik koleksiyonu, dünyada ihraç malı seladonlardan
oluşan en büyük koleksiyondur.
Seladonların büyük bir kısmı da bugün Vietnam olarak bilinen ülkeden gelirdi. Hemen yan tarafta bir blog yazımın yer aldığı Skylife dergisine kapak olmuş o ülke o zamanlar Çin toprağıydı.
Etimoloji merakımıza yenik düşerek o meşhur sorunuzu
soralım.
Peki, seladon ismi nereden geliyor?
Bir zamanlar Matbah-ı Amire yani Saray Mutfağı helvahanesinde bir Selahattin dayı vardı, sarayda çok sevilirdi ve ona herkes Selodayı derdi.... Şaka bir yani hikaye böyle değildir ama farklı da değildir. Osmanlı saraylarındaki yeşil sırlı kaplara seladon
denilmiyordu. Saray halkı onlara merteban derdi. Seledon adının yaygın bir
terim halini alması 17.yüzyıldan itibaren olmuştur. 1610’da Paris’te oynanan
Honore d’Urfe’nin I’astree adlı pastoral oyunundaki yeşil giysili çobanın adı
Celadon’dur. Çince Ch’ing tz’u, Japonca Seiji, yakındoğu ülkelerinde mertebani
denilirdi. Avrupa’da büyük, ağır, koyu yeşilimsi kahverengi sırlı küpler için
de martaban adı kullanılırdı.
Bir zamanlar mertebani yani selodon seramik kap
kullanmak statü meselesiydi. Bugün hala iyi seramik kap kullanmak gönüllerdeki
statünün yükselmesi için iyi bir izlenimdir. Seramik eşittir zarafettir. Selodan
mı, mavi beyaz Çin seramikleri mi?
Seledon değil, saledon, selodon değil, doğrusu seladon seramik tabak.
Elbette mavi beyaz derim!
Yorumlar
Yorum Gönder