Eşeklerin kökeni etimolojisi ve İstanbul eşekleri

İstanbul'a kök salmaya gelenler ademler!

Eşşek Dergisi - Baha Tevfik (1881-1916) Merzifoni
Tütün kokan o izbe kahvelerin, toprak kokan o ıslak sokakların, tezek kokan memleketlerin birçoğunun çocukları İstanbul’u yurt belledi. İstanbul’da kök salmaya geldi fakat dünyanın hiçbir büyük şehri kök salacak yerler değildir. Büyükşehirler insanı köksüz, yurtsuz yapar! Bakın bir etrafınıza ölen onca insanı Samsun’a Aydın’a, Elazığ’a, Edirne’ye, Diyabakır’a Erzurum’a, Malatya’ya, Giresun’a, Trabzon’a, Konya’ya, Sivas’a, Amasya’ya götürüyorlar. İnsanın ölüsünün dahi durmadığı bu büyük şehirlerde dirisinin işi ne!

İstanbul madem bizi yersiz, yurtsuz yapıyor, köksüzleştiriyor bu şehirde işimiz ne! Eşeğiz de ondan aziz kardeşim!

Evet eşeğiz. Ağır yükleri, zorları seviyoruz. Her gelen İstanbul’u feth etmeye çalışıyor ama Fatih dışında bunu başaran olmadı olmayacak da! Büyürken eşeklik etmeyin diye bizi kovalayan büyüklerin yerini aldık eşek kadar insanlar olduk! O kadar kitap okuduk o kadar ilim, bilim tahsil ettik ama bir arpa boyu yol alamadık.

Eşekliğime verin!

Kendi eşekliğimi düşündüm, yaptığım hatalar, hırslarım, arzularım. Oturdum yine yeni bir muhasebe daha yaptım eşeğin önde gideni olduğuma karar verdim!  Hazreti Mevlana da “eşek” metaforunu kullanmış. Pir genellikle nefsânî hasletlerden kendini kurtaramamış kimseleri, gönlünü ve zihnini dünyâlıklarla, boş ve faydasız söz ve duygularla dolduran kişileri ifade etmek için bu terimi kullanmış! Pir beni tarif etmiş eşeğin önde gideniyim! O kitapları, ilimi, bilimi sadece sırtımda taşımışım ben!

Eşek etimolojisi, kökeni

Biliyor musunuz eski Türkçe’de eşek, “eşgek” diye geçen kelimenin tam anlamı iş gören, işte kullanılan demek. Uzun yıllar başka insanların hayalinin bir parçası olarak kaldım. Vizyon, misyon, fisyon, füzyon, emek yemek hep yalan dolanmış! Kendi işimi kurdum yüzlerce firmaya hizmet ettim onca insan tanıdım ama ben aynı ben!

Belki tek tırnaklı değiliz ama eşeğin önde gideniyiz!

Evet belki tek tırnaklı değilim ama büyük kulaklı binek ve yük hayvanından farkım yok! Ben İstanbul’da eşek başı mıyım? Evet öyleyim! Benden başka sözüm kimselere geçmedi geçmiyor!

Eşek cilvesi yaptım mı? Yok bu kaba saba naz ve kırıtma işleri bende hiç olmadı. Yukarıda Allah var, eşek şakası da yapmadım, eşek şakasına maruz da kalmadım ve fakat bazı konularda eşek inadına çok takıldım!

Eşek kadar oldum 46 yaşımı bitirdim ama hala büyüyemedim!

Eşek sudan gelesiye çalıştım ama bir arpa boyu yol alamdım!

Eşekten düşmüşe döndüğüm zamanlar oldu mu? Oldu! Aşklar meşkler bunun içinde! Amasyalıyız ama bir Şirinimiz olmadı!

Aşk, sevenin sevgilisinde kendini yok etmesidir ay dost!

Ben de bir Ferhat olamadım sattımın dünyasında!

Eşek yükü ile para kazandım mı? 

Kazandım ama çanağa çömleğe, çiniye yatırdım, la oğlum bari adam gibi birkaç tablo alsaydın diyen oldu ama beni adam yerine koyan olmadı aferin ulen çini de güzel bir sanat dalıdır iyi yapmışsın diyen birini tanımadım!

İstanbul’un eşek anırtan sokağını yazacakken konu bambaşka bir yere geldi. Belki Merzifonluyuz o yüzden oldu! Belki de KKTC vatandaşıyız oradan sirayet etti bilemedim! Dedim ya eşekliğime verin!

İstanbul hırsları boyundan büyük, tamahkar, şehvet düşkünü, duygusuz, barbar, idrakten yoksun şeytana bile taş çıkartan insanlarla dolu!

Aman diyeyim kendinize iyi bakın!


Not:

Eşek kelimesinin kökeni: Eşek kelimesi, Azerice “eşşäk”, Türkmence, Kırgızca ve Karakalpakça “eşek”, Kazakça “esek”, Uygurca “eşäk”, Tatarca “işäk”, Çuvaşça “aşak”, Özbekçe “eşäk” ve Başkırtça “işäk” şeklinde ifade edilmiş. Kaşgarlı Mahmut eşek kelimesini kitabında “eşyek” diye yazmış bunu da  etimoloji severlere son not olarak yazalım.


Yorumlar

parıldayan çiçek dedi ki…
Güzel bir yazı. Sevgiler.
N.Narda dedi ki…
"hırsları boyundan büyük, tamahkar, şehvet düşkünü, duygusuz, barbar, idrakten yoksun şeytana bile taş çıkartan insanlar"dan olmak matahsa ben almayayım, o tipler aslen insan değiller zaten.
Can Uzunyol dedi ki…
Selam uzun zamandır buralarda yoktum yeni bir blogla geri döndüm sizi takipteyim. Rica etsem sizde bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)
Dear Monarosa dedi ki…
Değişik bir konu. Mevlana'nın eşek metaforunu kullandığını bilmiyordum sanırım bunu araştıracağım. :)
Adsız dedi ki…
Esekleri cok severim.Koyler mahalle olali uretimden cekileli dag koylerinde bile kalmadi o guzel seslerini duyan.Bir amcamiz var dagdan odun getirmek icin kullandigi icin sayesinde koyumuzde mostralik 1 adet esek var.Esekker de tum hayvanlar gibi akillidir.Biz insanoglunun kendini ne kadar akilli sansa da gercekte ne kadar akilli oldugu belli oluyor Dunya nin hali pur melalinden.
Atom tipi izleme mekanizmalarini beceremiyirum,Keske yeni yazi cikinca bulten gonderme newsletter yapsaniz da izlesem.
Adsız dedi ki…
Pic Haso yaptı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı