Beyoğlu İstanbul'un Kalbi
Beyoğlu Sahafları ve Kitapçıları
Dün akşam Beyoğlu'nda kitapçıları dolaştım. Sonra Galatasaray Lisesinin karşısındaki sahaflara uğradım. Beyoğlu kalabalık İğne atsan yere düşmüyor. Ticaret hayatı canlı umarım her günü böyle bereketli olur caddenin.
Özlüyorum şu Beyoğlu'nu,
insana yaşam sevinci veriyor. Oysa ben öyle uzak bir yerdeyim ki, İstanbul'da
oturduğumu unutuyorum. Gerçi oturduğum yere de İstanbul denir mi, ona da emin
değilim. Kar bile yatay yağıyor Beykent dediğin yere. Geçen hafta şiddetli
soğukların olduğu Cumartesi günü oğlum Teoman'la dışarı çıktık. Kar öyle
yağıyordu ki nefesini kesecekti Teo'mun. Şöyle bir kaç dakika dışarıda durup
içeride keyif yaptık babacığımla. Ne zaman büyüdüm yahu! Ne çabuk geçiyor ömür!
Bazen acayip sıkılıyorum. Benim Beyoğlum gelmiş anlaşılan.
İstanbul'un Başkenti Olsa
İstanbul semtleri içinde bir başkent seçecek olsak bu Beyoğlu ya da Kadıköy olurdu diye düşünüyorum. Beyoğlu öyle bir yer ki, köylüsü, tikisi, metalcisi, muhafakarı hepsi caddede. İşçisi, enteli, sanatçısı, zengini kısca Beyoğlunda sınıf ayrımı yok. Ermenisi, Rumu, Yahuidi, Türkü etnik ayrım da yok. Türkiye’nin özeti gibi. Kosmonpolit, canlılık kelimeleri Beyoğlunda hayat buluyor sanki. Fıkır fıkır bir cadde İstiklal Türkiyenin kalbinin attığı yer.
Emek Sineması, Markiz ve İnci
Beyoğlu deyince insanın aklına, Emek Sineması geliyor, İnci Pastanesi geliyor, Markiz geliyor, Çiçek Pasajı, Bereket, Çukurcuma, Asmalı mescit, sokak müzisyenleri, levaaantaaaa diye köşeye oturmuş çingene kadını akla geliyor.
Yorumlar
Zaman çabuk mu geçiyor ne?
Yorum Gönder