Balıkların Kralı Lüfer
Lüfer Balığı ve Blogger Bolat
Doğduğum topraklar denizden biraz uzaktı. O yüzden olsa gerek lüfer denen balık cinsi ile tanışmam 18 yaşıma denk geldi. İlk lüfer ziyafetim Ankara'daydı. İçimde bir uhte kalmış olmalı ki oğlum Teoman'ın yediği ilk balığın Lüfer olmasını istedim. Ben İstanbul Boğazı’nın efendisi lüfer ile Ankara'da tanıştım. Şans mıdır nedir geçen Migros'ta tanesi 13 liradan 3 adet lüfer aldım afiyetle yedik.
İstanbul'da Lüfer Bulana Aşk Olsun!
Bizde artık gelenek oldu Cumartesileri balık günümüz. Ben babamdan öyle gördüm. Eşim mırın kırın etse de bir gün yemek yapmamanın tadını çıkarıyor artık. Her cumartesi balık ve salata benden. Biz geçen hafta lüfer yedikya, sen misin lüfer yiyen! Bizim Teoman bu hafta sonra aldığım istavrite burun kıvırdı yemedi. Ülen mis gibi istavrit çıtır çıtır. Mecburen döndük lüfer'e, ama bu sefer de lüfer yok. Somon aldık. İyi de yavrukuşum ben sana her hafta nasıl Lüfer bulayım!
Bu çaresizliğimi duyan
balıkçılar sağolsunlar! Lüferin köküne kibrit suyu çakmak için gerekeni
yapmışlar! La hawle. Bilim adamları denizde lüfer için alarmı verdiler. Lüfer
balığının üreme olgunluğuna ulaşmadan avlanması, lüfer yavrularının çinekop, sarıkanat diye sanki başka balıkmış gibi millete yedirilmesi lüfer ve kofananın soyu birkaç yıl içinde tükenebileceği sinyalini verdi. Denizlerimizdeki lüfer yanlış avlanma, denetimsizlik ve fazla avlanma gibi bir çok nedenle azalıyor. Bir şeyler
yapmalı ama ne! Mesela çinekop ve sarıkanat yememeli. Avlayanı şikayet etmeli. Devlet henüz yumurtlama aşamasına gelmemiş balığı avlamayı yasaklamalı. Bunu kara çocuğu olarak benim yazmam çok tuhaf oldu! Napalım böyle olsun!
Yorumlar
Yorum Gönder