Değişim Dönüşüm Dövüşüm

istanbul kentleşme
İstanbul, Türkiye’nin son dönemde yaşadığı dönüşüm ve küreselleşme sürecinden en çok etkilenen şehirlerden birisi hatta birincisidir demek yerinde olur.  New York, Londra, Berlin, Paris gibi şehirlerin tipik özellikleri İstanbul’da da gözlenmeye başladı. Hizmet sektörü gelişiyor, eğitim, finans, medya, reklâmcılık gibi çalışma alanları hızla büyüyor. 

İstanbul'da kentleşme sorunu

Yeni değişim çeşitli fırsatlar yaratıyor fakat toplumsal kutuplaşma ve ayrışma derinleşiyor.  Bindik bir alamete gideyoz kıyamete! Gecekondu sahipleri milyon dolarlık dairelere konarken şehrin orta sınıfı batıyor, borç içinde. İstanbul'da emlak tavan yapmış durumda buna bağlı bir kriz gelişirse orta sınıf mevta benden söylemesi.

Şehrin sürekli gelişimi kulağa hoş gelse de şehircilik açısından felakettir. Şehirler bugünden yarına siluet değiştiriyorsa, kentleşme tam gaz frensiz ilerliyorsa dikkat etmek lazım. Halkın kentleşme politikasına öfke duyduğunu hissediyorum. Bu öfkeyi patlatmamak lazım. 2B yasası öfkeyi iyice patlatacak, İstanbul şantiyeye dönecek ve göç iyice artacak.

Yorumlar

Larenta dedi ki…
haydi hayırlısı :)
Begonvilli Ev dedi ki…
Aynen dediğiniz gibi. Sonu iyi olması dileği ile...
Unknown dedi ki…
Paris'de yasamis ve Kanada da yasayan biri olaraktan, ve birkac haftaya kadar Istanbula yaptigim seyahattan cikardigim sonuca gore, Istanbul'un gelismesi icin, cocuklu anneleri dusunmeleri en onemli kural. Cocuklu anneleri dusunmedikleri, trenle yer arasinda 100 kiloluk bir insanin genisliginde bir bosluk olduguda aklima gelince, ve otobuse binemedigim, kaldirimlarin dizime geldigi, taksicilerin beni kaziklamaya calistigi, trafik kurali diye bir seyin orada islemedigi, sehir icindeki berbat trafik... Cok mu negatif oldum acaba... Egitim. O da parali... Cocuklu olunca insanin aklina hep bu tarz olumsuzluklar geliyor :)
Blogger Bolat dedi ki…
Ottowa'ya hep gitmek istemişimdir, neden bilmiyorum :) İstanbul gerçekten bir kentleşme kentlileşme sancısı çekiyor:) Metrobüs metrobüs durağında anneler pustleri koca koca bebek aralarını ellerinde taşıyor, mazallah düşseler yandık!
Blogger Bolat dedi ki…
Larente sizi oralardaki binalarda gökdelenleri aratmıyor yani her yer yeni proje :)
Hayal Kahvem dedi ki…
Haydi sizi biraz 2. Mahmut zamanına götüreyim:) O zamanlarda "küpeli çavuş" lakaplı, saray çavuşlarından bir zat varmış. Şakacı bir kişiliğe sahipmiş. Muhabbetiyle padişahı eğlendirirmiş. Günlerden bir gün İstanbul'a gelen gemilerden birinden değişik bir mal indirmişler. Bu.. Mısır valisinin padişaha gönderdiği bir zürafaymış.

İstanbul halkı ömürlerinde ilk kez görüyorlar ya zürafayı... Her hareketini inceliyorlarmış. Hani kafasını uzata uzata ağaç yapraklarını yer ya mesela... Bayılmışlar zürafaya:)

Saray bahçesinde padişahın huzuruna çıkarılan zürafayı birinin gezdirmesi gezdirmesi gerekiyormuş elbette. Bu iş kime düşmüş bilin bakalım? Bizim Küpeli Çavuş'a. Çavuş zürafaya korkarak binmiş. Zürafa çavuşun korkusundan mı yoksa çavuşun kendisinden mi huylanmış bilmiyorum. Çılgın gibi koşmaya başlamış. Küpeli çavuş zürafanın üzerinden arkasına dönüp
bağırmış... "Bindik bir alamete, gideyoz kıyametee!"

Şimdi sizin son cümlenizi görünce aklıma gelmişti de... Anlatayım dedim... Böyleyken böyle diye:)
Blogger Bolat dedi ki…
Harikasınız etimolojiye meraklı bir insan olarak bub deyimi de sizden öğrenmiş olduk harikasınız :) çok teşekkürler.
Gamzegül dedi ki…
evet gelişim var firmalar büyüyor ama ahlak çökeliyor gibi

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı