İki gözüm
Bir arkadaşımla muhabbet ediyorduk, konuşma sırasında söz İstanbul sevgisine gelince bombayı patlattı “mesela bak bu Ankara’yı sevemedim, gri bir şehir, ruhsuz...” dedi, biraz tartıştık. Güya ayak bağı, köstek oluyormuş Ankara “Yeni Türkiye’ye” ahhh ahh o Orta Anadolu’nun kara yağız, benzi kavruk yiğitleri olmasaydı, soluğu Asyanın steplerinde alabilirdik. İşte bu yüzdendir ki Cumhuriyetin büyükleri biraz mesafeli durmuşlardır bir süre İstanbul’a. Ben en az İstanbul kadar severim Ankara’yı, Ankara’dan iyi gruplar, iyi müzisyenler çıkar. Dolayısıyla aşkın da şehridir Ankara. Her şey bir yana Cumhuriyet sevgimle neredeyse özdeştir. Ankara Orta Anadolu’nun bozkırında bambaşka bir ufuk açar insana. İstanbul’un Ankara’dan farkı inanılmaz derecede sürprize açık, melankolik, enerjik, dinamik, sürekli değişen, hareket eden bir şehir olmasıdır. Bu şehirde her zaman keşfedecek yeni bir şey bulursunuz. Trafiği, kalabalığı, stresi sinir bozucu olsa da sırt çantasını fotoğraf makinesini alıp sokağa çıkanı boşa çıkarmaz. İstanbul’u severiz ama bir yarımız hep Ankara hasretindedir. Haydarpaşa’dan Kasım sonunda iki vagonla Ankara yollarındayız Anıtkabir, Birinci Meclis, İkinci Meclis, Yeni TBMM, Ankara Kalesi, Anadolu Medeniyetler Müzesi, Etnoğrafya Müzesi, Atakule her yıl aynı yerleri neden eder ziyaret insan? Ankara’ya aşık olmak zor iki gözüm.
Yorumlar
Ankara'nın dışardan anlaşılmayan bir devinimi vardır.Günlük hayat çok fazla yorucu olmadığı içinde insan kendine daha çok zaman ayırır.
Daha çok okursunuz, daha çok gezersiniz.Daha çok dostlarınız ile görüşürsünüz. İlişkiler daha sıcaktır. Şehirde nereye gitseniz bir tanıdığı görürsünüz. Ama resmi olmayıda biliriz.
Sırtınıza çantayı takıp İstanbul'a gelirsiniz.Hadimköy'den Bağdat caddesine Cuma akşam trafiğinde gitmekten daha yakındır Kızılay Taksime.
Ankara size değil,siz Ankara'ya hakimsinizdir.
Ankara insanı kaliteli ilişki kurmayı bilir. En yakın dostlarınız yirmi yıllıktır.
Ankara gezisi nasıl bir gezi, özel mailimden bilgi verirseniz bende katılırım.
Sevgiler,
Bengi
Ankara başkent olmuş tamam mı? Özellikle milletvekili seçilen şairler Ankara'ya övgüler düzmeye başlamışlar. Ama bir şair vardır ki aralarında, kendisi "İstanbul"un şairidir.. Hani der ya..
“ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer,
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul!
Sâde bir semtini sevmek bile bir ömre değer. “
Hah işte.. Ankara için bi güzelleme yapmadığını görünce sormuşlar Yahya Kemal'e...
"Üstat, Ankara'nın hiç mi iyi bir tarafı yok?"
"Var" demiş.
Heyecanlanmışlar. Gözlerini koca koca açıp sormuşlar:
"Nesi?"
Cevap vermiş:
"İstanbul'a dönmesi"
Bilmiyorum ki Bolat. Ankara.. Hım..
İyidir herhalde:)
Böyleyken böyle.
Not: Bir alt post'a gelmiş yorum.
İstanbul başka,Ankara bambaşka... Küçük bir liman şehrinde doğup büyüdüm.Deniz olmayan bir yerde yaşayamıyacağımı düşünürdüm hep. Ankarada onüçyıl yaşadım. Hala özlemini çekmekteyim.
Ankara'nın insanı güzel,yolları,ağaçları evleri,hele hele ikindi vakitleri ufukları daha bir güzel.Dört bir yana insanın ruhunu alıp taa uzaklara götüren parlak,dingin ikindi vakitlerini,dost elleri, gülen yüzleri asla unutamam.
Gazi mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetten sonraki en büyük eseri benim için Ankara'dır.
İstanbul gezmek, tadını çıkarmak için harika bir yer gerçekten. Ama yaşamak için, bence hayır. Günde 3-4 saatini trafikte geçiren, kimseye güvenemeyen, altı-üstü sinemaya gitmek için evden 3 saat önce çıkmak zorunda kalan biri olsaydım, "İstanbul'u seviyorum" diyemezdim.
Ben İstanbul'un, Ankara'ya dönüşünü sevenlerdenim. :)
Bloguma konuyla ilgili kaç yazı yaptım özlemimden :)
Sizin tren maceranız eminim çok güzel geçecek. İzlenimlerinizi merakla beklerim:)
belkide istanbulda doganlar, yada uzun süre orda oturanlar icin bir süre sonra istanbul kötü gibi geliyor ama istanbulda kisa süre icin kalanlar, istanbul bizi büyülüyor <3
Çünkü İstanbul u koklamıştım bir kere.
Zuhal Olcay için de çok teşekkürler.Öyle iyi geldi ki...
Yorum Gönder