Akıllı kent mi?

İstanbul Kalkınma Ajansı ve Türkiye Bilişim Vakfı ortaklığında bir proje başlamış. Projenin konusu ”İstanbul genelinde bilgi toplumu uygulamalarının izlenmesi.” Proje çok güzel. Bu projeye destek veren İstanbul Kalkınma Ajansını tebrik ederim. Yalnız benim kafamda bu İstanbul özelinde “akıllı kent” uygulamaları konusunda soru işaretleri var. İstanbul’un akıllı kent olabilmesi için altyapının üst yapıdan önce gitmesi lazım. Bizde tam tersi bir durum söz konusudur. Şehir o kadar büyüyor ki neredeyse ülke nüfusunun yarısını aynı şehre yığmış olacağız. Ortalama trafikte kalış saatimiz iki saati aşıyor. İstanbul’un bu büyüme hızı ile akıllı kent uygulamalarına geçmesi zor! Daha yolu izi olmayan Haramidere etrafında bir benzeri ancak Çin’de görülen yüksek yapılaşma var, yapılaşma var ama yol yok! Nasıl olacak! İstanbullu televizyon ekranına yapıştı kaldı! Bir mankurtlaşma süreci mi yaşıyoruz? Evet, doğrudur fakat bir etkinliğe gitmek için iki saat dönmek iki saat harcarsanız bir daha başka bir etkinliğe gitmeniz söz konusu olabilir mi? Bir de belediyeler, KİT’ler ve BİT’lere rica ediyorum. Yaptığınız etkilerin çoğu yöresel! Şöyle ufkumuzu açan sanat etkinlikleri yer verin biraz ne olur.

Yorumlar

Caner Cangül dedi ki…
Neymiş bu "akıllı kent" uygulamaları? 68 dk. sonra köprüyü geçmiş olacaksınız demek midir?
okuyan dedi ki…
ne desem bilemedim, keşke ama dediğiniz gibi İstanbul'un alt yapı, üst yapı... her yanı:) ayrı elden geçmeli...
deniz saatçioğlu dedi ki…
Kesinlikle katılıyorum, trafik, kötü, yapılaşma, hızlı nüfus artışının yanında altyapı da korkunç durumda. Bir şiddetli yağmurda, kaldırımlarda bile yürünemez hale geliyor. Bir moda bloggerı olarak, hep özenmişimdir Londra gibi sürekli yağmur yağan bir şehirde, kadınlar incecik tabanlı, açık, topuklu ayakkabılarla dolaşırlar yaz kış. Kolayse gelip İstanbul da yürüsünler bakalım o ayakkabılarla :))

denizsaatcioglu.blogspot.com
Blogger Bolat dedi ki…
Merhaba, sanırım bunları kastediyorlar :) Caner
Blogger Bolat dedi ki…
Okuyan, olmayacak duaya amin diyoruz sanki :)
Blogger Bolat dedi ki…
Deniz, bir arkadaşım ama bize gelip, "oh my god amazing" filin diyorlar demişti bana. Sanırım onu çöpten çıkan kedilere, klakson çalanlara, dükkanların önündeki çığırtkanları duyunca yada 60 kişilik otobüse 200 kişi binince filan görünce şaşkınlıktan diyorlar!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı