Kasımpaşalı Redhouse

“Redhouse”  deyince aklımıza sadece sözlük mü gelir? Hayır gelmemelidir! Redhouse İstanbulludur. Nasıllllllll? Anlatıyorum, gelin şöyle yamacıma!

William Redhouse, Biritanya Krallığında 1811 yılında Londra’da doğar, talihsiz bir çocuktur 5 yaşındayken yetim kalır. Ana yok, baba yok çakar İlk mektepte ve sekiz yaşında okuldan atılır. Donanma’ya personel yetiştiren bir okula yazılır. Denizcilik üzerine eğitim alırken, uzun bacaklı İngiliz hatunlarıyla fingirdeşmek uğruna birkaç defa okulu kırar, okuldan atılır. Okuldan atıldıktan sonra gemilerde miço ve kamarot olarak çalışır. 

Çalıştığı geminin Akdeniz’e yaptığı bir seyahat sırasında İstanbul’a uğrayınca bir fırsatını bulup gemiden kaçar. Böylece İstanbul hayatı başlar.


Evet bizim James Kasımpaşalı olmuştur, tersanelerde tornacı ve teknik ressam olarak çalışmaya başlar. Mesai arkadaşları ona İngiliz Mustafa adını vermişlerdir. Türkçeyi hızla öğrenir. Türk donanması ıslahat dönemindedir. Devletin İngilizce tercüman ihtiyacı James Redhouse için tam bir fırsat olur. Babıâli tercüme odasına alınır daha sonra teknik alana kaydırılarak Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyun’da yani Deniz Mühendishanesi’nde İngilizce dersleri vermeye başlar. 

Redhouse Müntehabât-ı Lügat-ı Osmâniyye(Osmanlı lisanından seçmeler) adlı eserini 1853’de yazar adı belirtmeden İstanbul’da bastırır. Bu çalışmasından dolayı Padişah tarafından ödüllendirilir. Dil bilgisi sayesinde hariciye mensuplarıyla hatta Abdülmecid devrinin sadrazamı Hüsrev Paşa’yla bu dönemde dostluk kurar. 
Görevinin ilk yıllarını Dadaşlar arasında Erzurum’da geçirir. Redhouse, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki barış görüşmelerine katılır. 1853’de sağlık sorunları gerekçesiyle, ülkesine geri döner kendisine Osmanlı Devleti tarafından emekli maaşı bağlanır. Osmanlıca kelimelerin etimolojik kökenini veren Külliyât-ı Azîziyye fi’l-Lugati’l Osmâniyye adlı hacimli bir çalışmaya başlar. İşte bu etimolojik eseriyle benim gönlümde taht kurmuş bir ingilizdir.

Çeşitli arşiv kaynaklarında “Redhouse” veya “Redhouse el-İngilizi” olarak geçer. Redhouse'un elyazması 12 cilttir ve British Museum'dadır. Gidip görmek lazım, bunu şimdiden görmem gereken kültürel miras listesine ekliyorum.

Yorumlar

N.Narda dedi ki…
Bayağı şaşırdım bu bilgiye doğrusu. Ne ilginç hayatlar var,ne ilginç bir tarihimiz var! :)
Kafe de Mola dedi ki…
Bende neden ingilizce sölük almaya gittiğimde ilk tercih RedHause diyorum.Meğer kan çekmekteymiş:bBolat engin bilgine ve engin araştırma kabiliyetinize hayranım.İlgiyle takip ediyorum.Saygılar.
HYPATİA dedi ki…
Oldukça ilginçmiş...bende ilk defa duydum...Bugün birde Cervantes'in İnebahtı savaşındaki askerlerden biri olduğunu bir müddet esir olarak İstanbulda cami yapımında çalıştırıldığını öğrenmeyi de ekleyince bugün oldukça şaşırdığımı farkettim :D
aydınlatıcı bilgilerinizden dolayı teşekkür ederim... :)
Blogger Bolat dedi ki…
Kafe de mola, birlikte öğreniyor, öğrendikçe çoğalıyor bilgimiz, teşekkür ederim güzel iltifatlar için :)
Blogger Bolat dedi ki…
HYPATIA, Carventes'i ben de yazdım umarım okumuşsundur :)
HYPATİA dedi ki…
Okumamıştım :(
Bugün Süreyya Operasında müzikaline gittim...kitapçığında okudum öğrendim ...sizin yazınızıda okurum ama :D
Mutlu Eller dedi ki…
Bolat, anlatımın bana neyi hatırlattı biliyor musun?
Sabahları Power FM`deki programda 'hocam' dünyadaki herkesin Türk olduğunu iddia ediyor ve isimlerinden yola çıkarak ispatlıyor(!).

İlginç bir hikayeymiş gerçekten:)
Blogger Bolat dedi ki…
Herkesin Türk olmamalı yanarız sonra aman diyeyim Semi :))
Unknown dedi ki…
Çok şaşırdım, gene çok ilginç bir bilgiyle karşımızdasın Bolat. Senin Sunay Akın'la bir akrabalığın var mı? :))
Adsız dedi ki…
İlginç ve aydınlatıcı bir yazı olmuş. teşekkürler..
Blogger Bolat dedi ki…
Ehlikey, aynı şehirde oturmaktan başka bir yakınlığım yok :))
Blogger Bolat dedi ki…
Destiny, yorumunuz için teşekkür ederim :)
dalgaizleri dedi ki…
Bu hikayeyi Erzurumdayken duymuştum. Sunay Akın da anlatmıştı yanılmıyorsam. Yalnız sizin cümlelerinizle hafıza tazelemek de hoş oldu. Eski Türkçe - İngilizce sözlüğünde çok enteresan açıklamalar vardı hafızam pek iyi değildir.
Blogger Bolat dedi ki…
dalgaizleri, yorum için teşekkür ederim :)
Unknown dedi ki…
Şuan şoktayım gerçekten :O Bunu Bilkent'te herkese anlatıcaam sanırııım =D Yorumun için çok teşekkür ederim bu aradaa :)
Ya Bolat ne guzel bir dil kullaniyorsun yazilarinda, cok hosuma gitti mesela "gelin yamacima" : ) Ve de bu konulari nereden buluyorsun, arastiriyorsun, bravo : ) Simdi sen bu kadar esprili olunca yaptigin iltifatlar da mi esprili diyorum : ) Beni kizarttin, her halukarda cok tesekkurler, bakan gozun guzelligi, zevki, begenisi diyorum ben de bu durumda ( yani hos birseyler varsa bunu sadece o algidaki kisi gorur ve comertse de dile getirir ) : ) Iyi pazarlar
Blogger Bolat dedi ki…
Kubilay:) teşekkür ederim, Denizin fotoğrafı olan Lady Ester Stanhope'nin İstanbullu hikayesi de ilginçtir :)
Blogger Bolat dedi ki…
Aylin, her blog postumu yazmadan önce mutluka okurum, araştırırım. Yorumları hakettiğini düşünüyorum.
Hayat kitabım :) dedi ki…
Oldukça ilginç ve etkileyici ! teşekkür ederim öncelikle böyle güzel bilgiyi bizimle paylaştığın için.40 yıl düşünsem aklıma gelmez denilenden bir hikaye keyifle okudum,ellerine yüreğine sağlık :)
Blogger Bolat dedi ki…
Sevda, rica ederim :)
Melange dedi ki…
böylesine keyifli bir yazi diliyle, hep yeni birseyler katmak bilgi dagarcigima, ne kadar keyif veriyor anlatamam...gene cok tesekkürler

güzel bir pazar dilerim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Melange, hepimize iyi pazarlar olsun:) oluyorda, güzel dilekler sayesinde.
cerenim.com dedi ki…
vavv cok ilginc bir bilgi. sasirdim okudugumda ve hemen blogunuzu izlemeye aliyorum. paylasimlar nefis tesekkurler
Blogger Bolat dedi ki…
Cerenim.com, çok teşekkür ederim :)
temerrüt dedi ki…
ah çok güzel:) öğrendiğim iyi oldu. ne güzel bir blog.hikayesi olan şeyleri hep severim,ne güzel anlatıyorsunuz siz de:)
Blogger Bolat dedi ki…
Temerrüt, teşekkür ederim :) daha ne çok hikaye var anlatılacak:)
pembe kekik dedi ki…
Öğrenecek ne çok şey var.Çok seviyorum blogunuzu,çok güzel anlatıyorsunuz.Hikayeler ne uzun ne de kısa.Konunun özüne çok güzel iniyorsunuz.Sıkılmadan okuyorum:)
deeptone dedi ki…
redhouse en yakın dostlarımdandır. bence en iyi sözlüktür. bütün çeşitlerini hep alırım.
:)
Blogger Bolat dedi ki…
Pembe Kekik, teşekkür ederim iltifatlar için :) katılıyorum, ne çok şey var öğrenecek. Birlikte öğreniyoruz.
Blogger Bolat dedi ki…
deeptone, candır Redhouse, İyi sözlüktür bence de, hele bir de sesli sözlük denen bir türü vardır tavsiyemdir:)
deeptone dedi ki…
cd'si var bende de evet. ama hardcover seviyom ben.
:)
Blogger Bolat dedi ki…
Kağıda dokunmak başka tabi :))
Nalan Ünal dedi ki…
Yeni bir bilgi oldu benim için, teşekkürler:)
Limon çiçekleri dedi ki…
Allah Allaaah...Valla çok ilginç.Paylaşım için sağol.
essu dedi ki…
vaayy cok sasırdım vede cok mutlu oldum :) hep bildigimiz bir seyin gercek tarihini ögrenmek neler yaşanaraktan bizlere aktarılmıs olmasını bilmek güzel bi duygu paylasım için teşekkürler ♥
selinacar dedi ki…
Yine ilginç bir bilgiyi esprili ve samimi bir yorum eşliğinde öğrendim.Teşekkürler:)
coco-jelly dedi ki…
yazdıklarına bloğuna entellektüel açlığa hitap eden bilgi paylaşımlarına ve insanı gülümseten minik tatlı yorumlarını çok sewdiğimi belirterek yorumuma başlamak isterim=)

özetle uzun bacaklı ingiilz hatun byorumuna filan yine çk gülerek okudum bilgilendim.final haftamın sn finaline çalışmak üzere gidiorum.saygıar efem..
Blogger Bolat dedi ki…
Nalan, beni izlediğiniz için ben teşekkür ederim:)

Limon çiçekleri, paylaştıkça çoğalmıştır bilgimiz umarım :)

Essu, ben teşekkür ederim yorum için :)

Selin, teşekkür ederim güzel yorumunuz için :)
Blogger Bolat dedi ki…
Coco-jelly, çok teşekkür ederim güzel yorum için :)
Nuraycatasarimlar dedi ki…
Sözlüğü kırmızı kırmızı görünce oğlum dediki o sözlükten bende de var.Hikayesini bilmiyorduk sayende öğrenmiş olduk.Bende eve gidecekler kolisinin içine yerleştirmiştim.Artık kitaplığın en güzel yerine kaldırırım.Bilgi için teşekkürler:)
Derya Solmaz dedi ki…
ŞAHANE BİR BİLGİ OLDU BUDA HAFIZAMDA... TEK KELİMEYLE BU BLOG DA KAYBOLUCAM ZANNIMCAA... ŞAHANE BİR ARAŞTIRMAA YETENEĞİ.. HAFİFE ALMA BUDA BİR YETENEKTİR..
Blogger Bolat dedi ki…
Nuraycatasarımlar, artık red house bizim için yalnızca bir sözlük değil :))

Magma, yüzüm kızardı, al al oldum burada yani, çok mercii:)
Unknown dedi ki…
The Professor and the Madman: A Tale of Murder, Insanity, and the Making of the Oxford English Dictionary, by Simon Winchester.

Bende de bu var, okunmayi beklerken simdi ayri bir kitap olma yoluna giden kitap listeme bir de bu 'efendi'yi ekleyecegiz anlasilan!

Eski yazi, yorumlar kapanmistir heralde ama dedim ya tutamadim kendimi.....
Blogger Bolat dedi ki…
Müessemiz 24 saat açıktır :) teşekkür ederim güzel yorumlar için:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı