İçimizdeki canavar

Elif Varol Ergen’in Mısır Apartmanı, cda projects'teki "Incognito" adlı kişisel sergisini izlediğimde çarpıldım. Ne yazık ki şiddetin her şeklini görüyor duyuyoruz. Hatta itiraf ediyorum şiddete başvurduğum zamanlar da oldu. Nasıl oluyor da melek yüzlü çocuklar büyüyünce canavarlaşıyor. Tespitim şudur; sevgisiz evlerde yetişiyor, şefkatsiz toplumlarda yaşıyor, sevgisiz öğretilerle büyüyoruz, dolayısıyla temeli sevgi olmayan her öğreti çöküyor ya da öğreti sahibini canavarlaştırıyor. Sanatçı, içimizdeki sevgisizliğin doğurduğu canavarları gözümüze sokmak istemiş olmalı. Bolca parmak, el, kol ve göz figürü kullanmışŞiddet suçların en kaba ve en eski olanıdır. Suç ya da suçluluk, insanlık tarihi kadar eski bir olgu, belki onu bitiremeyeceğiz ama şiddetin her türlüsü ile mücadele etmeliyiz. Bu mücadele önce kendimizde başlamalı. Çocuklar sevgisiz kalıyor. O şiddet hali akrep gibi bireyi ve toplumu zehirliyor. Sanatçının ilüstrasyon tekniği de farklı. İnsan bedenini çizgilerle manipüle ederek her şekilde içimizde gizlenmiş canavarı bize görünür kılmaya çalışmış. Gizlenme, izleme, gözlenme ve insanın şiddeti uyguladığı kafa, ağız, göz, el, kol, ayak gibi uzuvları ön planda. Tabi bunlar benim çıkarımlarım belki Elif Varol Ergen bambaşka şeyler tahayyül etmiş olabilir.

Yorumlar

N.Narda dedi ki…
Hımmm,seçtiğin resmi inceledim. İrrite duygusunu verdiği kesin:)
Blogger Bolat dedi ki…
Evet, şiddetin kendisi oldukça irrite edeci :)
Kafe de Mola dedi ki…
Ben her zaman bir ressamın kendi iç dünyasını yansıttığını düşünürdüm.Burada vurgu yapmaya çalışırken de iç dünyasını kağıtlara dökmüyor mu?Bir sergide bu kadar vurgu fazla diye düşünüyorum.Kesik eller,gözler,silahlar vs.+18 korku sergisi gibi..Eee tabi bunlarda olmalı.Ama herkes gitmeli mi?
sevgisizlik teşhisine katılıyorum.. sevginin olmadığı yerde kaybedilecek bir şey de yok.. korku ile kontrol gündeme gelince de şiddet zorunlu element oluyor sistemde..
Naz dedi ki…
Resim gercekten rahatsiz edici... Peki senin siddete basvurmus olmanin altinda yatan nedir? Sevgisizlik mi? Icgudu mu?
pembe kekik dedi ki…
Sanatın her dalını çok sevdiğim halde bu resmi renk kullanımı hariç hiç sevmedim. Bu tür filmleri de asla izlemem.Gerçekten
irite oldum.Ama toplumun çoğunluğunun gerçeği bu.
Blogger Bolat dedi ki…
Sanatçı her zaman iç dünyasını yansıtmayabilir. Toplumsal olayları anlatmak için yeteneklerini kullanmış bence ve şiddeti bize tüm çıplaklığıyla anlatmış. Olayın kendisi yeterince berbat zaten, şiddeti başka nasıl anlatabiliriz ki :)
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle şiddet sevgisizlik ürünü!
Blogger Bolat dedi ki…
Minibüs şoförü bizim araca vurdu 3 hafta önce camlar yüzümde patladı bir de üstüne geçmiş olsun diyeceği yerde "kim ödeyecek lan" deyince adamın gırtlaığını sıkıvermişim :(( maalesef!
Blogger Bolat dedi ki…
Sanatçıya sevgimiz sonsuz onlar sanatlarını nasıl ifade ederlerse kabulümüz olmalı :) renk kullanımına gelince sanırım odaklanmayı artırmak için bunu yapmış olmalı, bence adını sık sık duyacağız Elif Varol Ergen'in :)
Mutlu Eller dedi ki…
Tespitlerin doğru Bolat. Maalesef demem lazım:(
Çocuklar öyle yetişiyorlar, bizler de farkında olmadan öyle davranıyoruz. Eyleme geçmesi gerekmiyor, bence şiddet aynı zamanda ses yükselmesi, başkasını aşağılamak, hor görmek...
Günümüzde bizler en ufak sinir bozucu durumda sesimizi yükseltiyoruz en basiti. İstemeden de olsa.
İnsanın zaman zaman dönüp kendine bakması lazım, bu sergi bunu tokat gibi yüze vuran cinsten sanırım.
Naz dedi ki…
AA gecmis olsun Bolat!
Ama adam haketmis :)
MİSİ dedi ki…
çocuklarımza önce sevmeyi öğretmeliyiz. bu çok doğru bir tespit.
Blogger Bolat dedi ki…
Semi, yüzümüze tokat gibi vurduğuna inanıyorum bende doğru bir terim ifade ama bu ne yaman oksimoron ki yine şiddetle ifade ediyoruz :) bir terimi :))
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, Allahtan fazla uzamadı deli deliyi görünce sopasını saklarmış derler ya :))
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle öyle olmalı, kesinlikle sevgiyi öğretmeli belki öğretmekle kalmamalı onu yaşamalıyız :)
Melange dedi ki…
sevgisizligin getirdigi siddet dedigimiz zaman bir yasam bicimi anlamak gerek sanirim, tamamen mutsuzlugun disavurumu olarak etrafina, insanlara uyguladigi saldiridir siddet.

Ama her insanin bir trak noktasi vardir, oraya dokundugunda cinlerin tepene cikabilir bunu yukarda bahsettigin siddetten ayirmak lazim diye düsünüyorum, birbirini tekrarlamaya baslamadigi sürece...

Ama ne yaziki ki cok uzunca bir süredir, büyük aile kavramindan mini cekirdek aileye gecis, anne-babanin vakitsizligi ve kendini sanal ortamlarin duygusuzlugunda büyüten yalniz cocuklar yetisiyor..mutsuz, sevgisiz, duygusuz..dogal ve aci bir sonuc degil mi?
mismet dedi ki…
ya şiddet diyosun sevgisizlik diyosun aileden geliyo diyosun ama ben bunun %70inin aile kaynaklı olduğunu düşünüyorum.KArakterle alakalı.çok ilginçtirki ne merhametli aileler biliyorum ki çocuklarının içine şeytan kaçmış.ama önce kendimizle başlayalım kısmı çok doğru.Ama dokunsal şiddet en kötüsü,dokunan eller kırılsın diyorum:))
Blogger Bolat dedi ki…
Katılıyorum gensel bir durumda olabilir ama onu bastırmayı öğrenmemiz lazım!
Blogger Bolat dedi ki…
Evet, mutsuzluğun dışa vurumunda ailenin geçirdiği değişim ve dönüşümler de önemli tabi. Burada önemli olan var olan şiddet duygumuzu sınırlamak onu kontrol altın almak.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı