İstanbul Golden Bridge

Önümüzdeki günlerde reklâmcılar İstanbul’da Golden Bridge 2012 adıyla bir uluslar arası sosyal sorumluluk projesi başlatacak. Amaç dünyayı değiştirmek adına çalışmalar yapan kuruluşların reklam işlerini aynı çatı altında buluşturmak ve iyi işleri ödüllendirmek. Şahane bir proje. Jüride Karpat Polat’ı görünce tamam bu iş dedim. DDB&co bize çok hoş sosyal reklamlar hazırlamıştı. Sosyal reklam önemlidir, kör gözümüze parmak sokarak “Allah cezanızı versin kendinize acımıyorsanız bari gelecek nesillere acıyın” diyerek cüzdan yerine vicdanımıza seslenir, bazıları da her ikisine hitap eder. Goldenbridge ISAA'yı bu kutsal amaç için tebrik ediyoruz. Organizasyon sonunda dereceye giren işler için bir de müze kurulması gündemdeymiş tabi İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin katkılarıyla. Reklam Yartıcıları Derneği’ni de bu güzel oluşum için kutluyorum.

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Reklam dünyası denince neden şöyle bir durup düşünüyorum acaba? Benim nezdimde güvenilirlikleri ve inandırıcılıkları pek de öyle onları mutlu edecek düzeyde değil ne yazık ki...
18 Şubat 2012 03:12
Adsız dedi ki…
güzel bir proje. umarım doğru düzgün işler..
18 Şubat 2012 10:41
rebeltakipte dedi ki…
Sorumluluk projelerinin ödüllendirilmesi çok güzel.Umarım daha çok firma, dünyayı daha iyiye çevirmeye yardımcı olacak sorumluluk projeleri üretip böyle iyi işlerin içinde yer alır.
18 Şubat 2012 12:52
Aciman'ın Sanat Güncesi dedi ki…
Selam blogunuzu yeni gordum. Cok guzel elinize saglık. Sizde benimkine goz atmanızı rica ederim

sevgiler
http://acimaninsanatguncesi.blogspot.com/
19 Şubat 2012 01:58
Mutlu Eller dedi ki…
Sosyal sorumluluk projeleri sonuna kadar desteklenmeli, çoğalmalı. Bu çalışmalar güzel ve umarım devamı da gelir.
19 Şubat 2012 13:51
Selen's style dedi ki…
Cok hos bır blog olmuş.

sevgiler'le

http://selensstyle.blogspot.com/
26 Şubat 2012 10:32
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, çok naziksiniz :)
26 Şubat 2012 12:50

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Resim
Hadımköy ismi nereden geliyor? Hadımköy ismini duyanınız var mı,  bilmiyorum. Bildiğin köy ama yolu izi berbat, sanayi taşındığı için mecburen gelişecek. Eee, nerden aklına geldi Hadımköy? Dün gazetelerden okuduğum  hadım edilen 100 İngiliz pedofil(sübyancı) haberini okuyunca ben de İstanbul’un Hadımköy’ünü yazayım istedim. Birkaç kez gittim. Umarım oralarda çalışmak durumunda kalmazsınız .  Hadımköy mü? Hadimköy mü? Hadımköy ismi aslında bir dil kazası ürünüdür ya da bizim cehaletimizin ürettiği garip bir isimdir. Hadımköy’ün gerçek ismi “Hadim Köy” dür yani a’nın üzerinde şapka vardır. Hadim: hizmet eden hizmetliye verilmiş köy anlamında kullanılır.   Kelime hazinemiz pek geniş ve araştırma ve tarihe merakımızla “vay beeaa” dedirtecek bir seviyede olunca orada bir hadım baba varmış işte hadım babanın köyü anlamında “Hadımköy” denmiştir, şeklinde yazıvermişiz. Hadımköy  nerededir? Istıranca dağlarının eteklerinde Sofya çıkışından az beride!...
Devamını göster »

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Beylikdüzü'nde Yaşamak İstanbul'da oturduğum semtleri sıralayacak olursam, Üsküdar-Beylerbeyi, Beşiktaş-Hattat Tahsin, Sarıyer, Başakşehir-4 Etap ve Beylikdüzü gittikçe İstanbul'dan uzaklaştığımın farkıydayım. Şimdi sırada Silivri mi var Bolat? Sonra Kapıkule'den kaçımıza tekmeyi vuracaklar mı! Beylikdüzü sittin tane sitesinin yer aldığı bir İstanbul ilçesidir. Orada yetişen çocuklar karın yatay yağdığını sanır. Şehir merkezinden genellikle 3 derece soğuktur. Eğer işiniz Beylikdüzü dışındaysa ömrünüz yollarda geçecek demektir. Beylikdüzü'nde oturursan İstanbul'u, Boğazı, Beşiktaş'ı, Tarihi Yarımadayı çok özlersin. Mahalle kültürü'nü yaşatan tek şey sokak köpekleri ve kedilerdir. Elimizle besleriz, severiz hayvanları. Ömrümün en çetin en güzel kışını Beylikdüzü'nde yaşadım. Eğer ölmeden önce yapılacak listesi yaparsam İstanbul'da ulaşım deyince ibreti alem için en tepeye koyacağım ilçe Beylikdüzü olurdu. Beylikdüzü İlçesinin Tarihi ...
Devamını göster »

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı

Resim
Zaman akıp gidiyor dur demek olmaz   Zaman hızla akıp gidiyor. Yine geldik bir Ramazan ayının başına. Şimdiden tüm blogger arkadaşlarımın Ramazanını kutluyorum. Ülkemiz, milletimiz, devletimiz ve geleceğimiz için hayırlı olsun. Ramazan gelmeden son balık yemeğimi de yaptım. 5M Migros’a uğradım tezgâhlar boş, av yasağı var, hemen karşısında Real’e uğradım orada da öyle bir akıbete uğradım. Tam balık tezgâhından ayrılacakken buzlara yatırılmış Vatozları gördüm, biri al diğerini alma olmaz ayıp olmasın diye ikisini birden aldım. Vatoz nasıl bir balık türüdür? Sırtlarında mahmuzu olan, kıkırdaksı kemikli, kanat uçları akordeon şeklinde kılçıklı, kalkana benzer tadı olan, kumda yaşayan bir balık türüdür. Ülkemizde pek yenilmediği için Avrupa’da tüketilir. Denizlerimizde vatoz bulunur, hatta 300 kiloluk bir vatoz yakalanıp sergilenmiştir. Duyduk duymadık demeyin. Vatoz aldım evde isyan var! Evet, Vatozları aldım eve geldim. Evde İsyan var arkadaş. Vatoz yenir mi?...
Devamını göster »