Keçi can derdinde kasap yağ!
Şu büyüklü küçüklü İstanbul belediyelerin hastasıyım! Boş saksı görseler bina dikecekler, yazıktır yahu bütün rantları bu şehrin ruhundan uzak tutun! Sayenizde İstanbul yakında hormonlu şehir Şangay’a dönecek! Hani hiçbir şey bu güzel tarihi mirası gölgeleyemeyecekti! Adam çaktı Zeytinburnu’na iki gökdeleni Ayasofya ve Sultanahmet gölgede kaldı. Şimdi buna izin veren kafalara sormak lazım yarın sizi nasıl anacaklar! Eğer şehirlileşmeden anladığınız şehrin ortasına mantar gibi gökdelenler dikmekse sizden ala şehirci yok! Hani diyorduk ya İstanbul tarih sahnesine çıkacak ve ülkemiz hızla yükselecek diye! İşte izin bu yaptığınız için uzun post yazmaya gerek yok atalarımız özetlemiş durumu “keçi can derdinde kasap yağ!” Buradaki keçi zavallı İstanbul! Fotoğraf Estambul'a ait değildir. Merak etmeyin 30 sene sonraki İstanbul aynen bu ruhsuz Şangay'a benzeyecektir. Böyle bir şehir de yaşamak ister miydiniz?
Yorumlar
Bu konu zaten belli, uzun uzun yorum yapmaya da ihtiyaç yok Bolat:) Bu arada Şangay fotoğrafı yok ya da ben göremiyorum:)
Gerçekten ruhsuz bir görüntü, bir de Dubai örneğini de sevmem...Bir şehre ruh katan tarihtir, geçmiştir, yaşanmışlıklardır.
Bu senin İstanbul örneğin korkarım Türkiye`de her büyük şehir için geçerli. Herkes işine geldiği gibi davranırsa olacağı kestirmek zor değil!
Ufak kasabalar (sadece bazıları) kendilerini bir nebze de olsa koruyabilmişler. Safranbolu, Şirince gibi...(ilk aklıma düşenler)
"İçinden tren geçen şehirler, orman köyleri, balıkçı kasabaları, nehir kenarları... O sekiz bloğun dışındaki heryer çok uzak ve yorucu geliyordu.
Ayrıca çok sıkılırsak, sekiz bloğa on dakika uzaklıkta, altı salonlu sineması olan bir AVM vardı.
Deniz, evet. Kıştan rezervasyon yaptırarak yetmişsekiz bungalovlu o tatil köyüne gidebiliyorduk. Yedi gün sekiz gece bize ait olan o bungalovlardan birine yerleşip denize girebiliyorduk.
Sonra yine bu sekiz blok."
"...
Şehrin yükselen yıldızı, kuyruğuyla dünyayı devirip kayıplara karıştı.
Deli asansörler yerin yedi kat dibine kaçtılar. Üçüncü boğaz köprüsüne sadece yirmi dakika uzaklıktaki akıllı evler duygularına yenik düşüyor, gizli kameraların hepsi ıssız kumsallar gösterirken güvenlik alarmları canavar düdüğü üflemeyi bırakmış, içlerinden of sökerek sesli sesli ağlıyorlardı.
Havanın boşluğunda birbirine çarpıp yankılanan keder, yer kabuğunu boydan boya yararak ilerledi. "
Atilla Atalay - Mecnun Kuleleri -
Sayfa 296
Şehri baltaladı gitti
Yükseklere doyamadı
Ama biz sade vatandaş, ne yapabiliriz ki?
ama kaçınılmaz sonumuz bu...
Şimdi parkın yerinde yeller esiyor ... bir gün ağaçları söktüler, ertesi gün salıncakları derken 5 ay sonra ultra lüx sahibinden satılık daireler vardı parkın yerinde..
Yorum Gönder