Çay ülkenin milli senfonisidir

İstanbul akşamlarında balkonda çay içmek çok keyiflidir. “Türk çayı, patates cipsi gibidir, sürekli içmek istersiniz. Çayın yapılışı, karmaşık aynı zamanda sadedir, tıpkı Türk insanı gibi. Şekere karıştırırken, olabildiğince gürültü çıkartırsınız. Bir bardak çay, Türkiye’yi temsil eder. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı Türk bayrağı gibi. Türk çayı sıcaktır, Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi. Türkiye’de ‘kahvaltı hazır’ demezler, ‘çay demlendi’ derler. Berraktır, tıpkı Türk insanının yüzü gibi. Çay bu ülkenin milli senfonisidir. Türk çayı, arkadaş canlısıdır, yalnız içilmez.” İşte bu tespitlerin sahibi “Evet, Bir Bardak Çay Daha İsterim” adlı kitabın yazarı Katharine Branning’dir.
          Geçen gün balkonda Amerikalı misafirlerimizle çay içerken kalktım kendime çay aldım. Baktım ki Morgan’ın çayı da az kalmış mutfağa git gel olmasın diye uzun bir cümle yerine, direkt “drink Morgan” dedim o da “yes, sir” dedi çayı kafaya dikti, gözlerden yaş gelir gibi oldu. Bazen kendi yaptıklarıma inanamıyorum! Ben, poşet çayların ruhu olmadığına inanırım ve çok nadiren içerim. Nedense bana yalnızlı hissi verir.

Not : Poşet Çay, 1908 yılında New York’lu  Thomas Sullivan adlı  çay-kahve satıcısının, çay örneklerini pahalı teneke kutular yerine daha ekonomik ipek çay keseciklere koyması ile rastlantısal olarak doğmuştur.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Bu kitabın yazarının konuşmasını izlemiştim,bizi o kadar güzel anlattı ki bayıldım. Bu sıcaklarda sabahları soğuk bir şeyler içmeye çalıştım ama olmadı,sabahları o ince belli bardakta çayla o kadar bütünleşmişiz ki olmuyor:)
Bana da poşet çaylar ruhsuz gibi geliyor, çay demlenecek demlenirken muhabbet sohbet olacak çay demlenince de o sohbet iyice koyulaşacak, en güzeli bu:)
Klio'nun Şarkısı dedi ki…
Çok hoş tarif etmiş. Ne yazık ki ben çay sevmiyorum:) Çok özeniyorum ama:)
Blogger Bolat dedi ki…
Muhabbet çayın ekürisi :) keşke izleme fırsatım olsaydı. Kesinlikle ince belli bardak :)
Blogger Bolat dedi ki…
Size de o zaman nefir bir Türk kahvesi öneriyorum, yanında lokum :)
burcu dedi ki…
çok ilginçtir bizim değerlerimizi ve bizi, bizden çok daha iyi bi şekilde betimleyebilmesi
EVREN KONAKÇI dedi ki…
Çay Çay Çay vazgeçilmezim. Ama İstanbul'a özgü değildir, çay onu belirteyim;)Sabah kahvaltısında çay, yemekten sonra çay, şuruplu tatlının yanında çay. Sohbette çay, çalışırken çay kısaca her yerde çay ama Karadeniz Çayı.
Blogger Bolat dedi ki…
Burcu, hani bizim kendi kültümüzü ifade etme, anlatma, yazma derdimiz olmadığı için :))
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle İstanbul'a özgün değil. Mesela Antalya'da bir çay bahçesinde çay içtim 2 kişilik semaverle hala unutamıyorum.
Adsız dedi ki…
Buradan izleyin mutlaka:)
http://www.youtube.com/watch?v=qJkzwlNogc8
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, çok naziksiniz :)
AslıASLI dedi ki…
Bende Türk kahvesinin iki kişilik olduğuna inanırım, yalnız içilmemesi gerektiğine. Aşk gibidir kahve, iki kişiliktir.

Çay Karadeniz'li olmama rağmen çok içmem, daha çok kahvaltıda ve genelde bir bardak :)

Yazarın konuşmasını izlemiş ve pek çok kişiylede paylaşmıştım, ne güzel anlatmış bizleri..
Adsız dedi ki…
bu kitabi ben de duydum, bu videoyu izlemistim hatta: http://www.youtube.com/watch?v=cLM-sHM6AmU&feature=related

cok etkilendim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Sağolsun Tuğçe göndermiş video linki bende ekledim metne :) her şeyin fazlası zarar çayın da :))
Esin Bozdemir dedi ki…
Bizim çayımızı bizden çok daha iyi gözlemleyerek objektif bir şekilde anlatmış Katharine Branning..videosunu izlemiştim..

Bende poşette çayı (zorda kalmadıkça)hiç sevmem..Mutlaka öyle demleyeceğim..İyice demlenen çayın damakta bıraktığı o hafif buruk tadı nasıl harikadır:)tıpkı yıllanmış şarabı yudumladıktan sonraki etkisi gibi...
Blogger Bolat dedi ki…
Fulya, kadın çok keyifli anlatmış çünkü :))
Blogger Bolat dedi ki…
Bir zamanlar yemek kitapları çok gereksiz görülürdü halbuki bunlar milli kültürün bir parçası :)
Nuraycatasarimlar dedi ki…
Çok severim ama Türk çayını.Almanyadan gelirdi o kadar koyu ki rengi ve tadıda hoş değil. En güzeli karadeniz çayı kahvaltıların,sohbetlerin vazgeçilmezi(reklam gibi oldu):))
Elif Ayvaz dedi ki…
Ben hep merak ediyordum bu poşet çayları nasıl buldular diye. Bak iyi oldu yine bu bilgi bana. :))

Çay tabii ki hayattır bize. Babam çay içince iç organlarım çalışmaya başlıyor, diyor hatta. :))
Unknown dedi ki…
Cay onemlidir arkadas, bir de adam gibi demlemeyi ogrenebilsem cok isabet olacak :-)
görkemli dedi ki…
Çayı bir zamanlar pek sevmesem de, şimdilerde tiryakisiyim..Özellikle kahvaltı ve sonrasındaki keyif anlarında..Tabi kahvenin de hakkını yemeyelim..Ah işte Türk olmanın zevkleri :))
tülin dedi ki…
Çay, sıradan bir günü özel kılabilen bir unsur aynı zamanda.
Kelimelerin düğümlendiği noktada sihir gibi
bir cümleyle değiştirebiliriz her şey.

''Bir çay demleyeyim,içeriz''
Mutlu Eller dedi ki…
Kitap ve video hakkında bilgim var.
Benim için mutlaka çay olmalı, ince belli cam bardak ve demlenmeli. Sallama çay veya son dönem yaygın olan makine çayından nefret ediyorum. Yemek sonrası içilen çay keyfimi hiç değişmem. Tüm bu alışkanlıklarımı sallama çay kültüründen gelen eşime de feci bir şekilde bulaştırdım:)
Sizin evde yol geçen hanı gibi Bolat, bisikletçilerden sonra gene misafir:) Elçi gibisin:)
pembe kekik dedi ki…
Ben de çay yerine Türk kahvesi içenlerdenim:) yanında likörlü çikolata...
Blogger Bolat dedi ki…
Oh oh afiyet olsun :)
Blogger Bolat dedi ki…
Semi, kitaptan bir tane de ben alayım diyorum kütüphanemde arşivlik olsun :) Ben misafiri seviyorum Semi:)
Blogger Bolat dedi ki…
walla o arada tüm gam kasavet varsa dağılır, sohbet muhabbet koyulaşır :) muhabbetin en büyük bahanesidir bence :)
Blogger Bolat dedi ki…
Oh afiyet olsun, mevsim yaz ortalık çok sıcak bünyeyi sürekli su takviyesi yakmak lazım :) Kahve de önemlidir tabii ki şöyle yanında lokum ya da çikolata :)
Blogger Bolat dedi ki…
Başak, çay için gözlemlediğim bir şey var, çayın kalitesi kadar çay için kullandığın su da önemli :) İstanbul'a gelirsen "çayhane" diye bir yer var orada türlü çeşitli çay satılıyor haberin olsun!
Blogger Bolat dedi ki…
Elif, bak benden öğrendiklerini not alıyorum beşele bilgi yok:) onun karşılığında İstanbul'da dikkatini çeken ilginç şeyler varsa bize haber ver :)Babacığına selamlar.
Blogger Bolat dedi ki…
Walla ben de kaçak çay filan dedikleri çayları sevemiyorum o kadar anlattılar yine bana göre değil bu eskiden seylan çayı vardı sanırım Sirilanka denen ülkeden geliryor seylan adı onları da sevemedim!
MAVİ TUTKU dedi ki…
Hasklısın, poşet çaya çay denmez..kandırmaca gibi..
Blogger Bolat dedi ki…
Bir nevi fastfood ürünü diyelim:)ama bizim böyle işlerimiz yok keyfimize düşkün olduğumuzdan anlaşılan :)
Başak dedi ki…
Çayı çok seven biri değilim ama kahvaltıda olmazsa olmazım. çaysız bir gün düşünemiyorum :)
Zeugma dedi ki…
Çayı çok severim. Bergamut aromalıysa özellikle...
Poşet çayı sevmiyorum :)
Blogger Bolat dedi ki…
Başak 3 öğün içsem rahatsız olmam ama ben de şekersiz içemiyorum :) Evet kahvaltıda şart!
Blogger Bolat dedi ki…
Aromalı çayları genelde öğleyin filan tercih ederim ben :)
canan beycan dedi ki…
Türk Çayı.Porselen demlikte demlenecek.İnce cam bardakta servis edilecek.Dumanı tütecek.Şekersiz.Yanın da da bir kurabiye yada bir dilim kek ve muhabbet edecek bir dost demeyin keyfime.Kahve ve çay benim için keyif demektir.Sallama ve makina çayları bunların dışında.Sizin de dediğiniz gibi sanki onların ruhu yok,tad vermiyor..
ilhan dedi ki…
Bu saatte adetim değildi ama sizin yazıyı okuyunca hemen koydum çayı ocağa. :)) Bence bizim çok güzel bir geleneğimiz çay içmek. Eskiden zararlı olduğu söylenirdi, şimdilerde yararları da çıktı ortaya.
Bak Bu Harika dedi ki…
çaysız bir kahvaltı düşünemiyorum ben. Bende beklerim

www.bakbuharika.blogspot.com

Facebooktan takip etmek için

http://www.facebook.com/pages/BaK-Bu-HaRiKa-DeKoRaSyOn/447201555298044
Sis dedi ki…
Çok sık içmem çayı,ama içilecekse de porselen demlikte demlenmiş bergamutlu olacak :)
Giancarlo dedi ki…
Felice fine sttimana...ciao
Unknown dedi ki…
Hah! bi cay eksikti buraya tasimadigim :-D

Suyu tamam da canikom cok aci oluyor benim caylar, acik da doksen nafile, cok mu koyuyorum acaba???? Calismak lazim uzerinde ;-)
seyabb dedi ki…
Yine muhteşem bir yazı okudum...
Ve bolca gülümsedim
zira bende "kahvaltı hazır demen...çay demlendi" demek kahvaltının anahtarıdır..
miniamania dedi ki…
Madem konu ÇAY. Durup bir kere daha düşünmek gerekir. Yirmi sekiz sene sanki mecburmuşum gibi her teneffüsde çay içerdik )) yine de doyamazdık da eve gelince bir koca demlik daha demlenirdi. Bence çayın en önemli özelliği muhabbet şu bu falan ama tam zamanında içmektir. Yani ne henüz demlenmemişken ne de çok kaynamışken içilmeyecek bir içecektir. Yoksa, günün her saati eyvallah:) İyi ki böyle bir içeceğimiz var , hoş sadece bize özgü başka içeceklerimiz de var ya....
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle öyle hocam, tam zamanında içmek lazım, demlenmeden önce buruk uzun süre beklerse acı olur :) afiyet olsun :)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkürler, kahvaltının olmazsa olmazı çay :) olmasa ne yapardık :)
Blogger Bolat dedi ki…
Grazie, Benvenuti. Saluti da İstanbul:)
Blogger Bolat dedi ki…
Porselen demlik ve semaver denen aletle de güzel oluyor Antalyada içmiştim hala unutamıyorum:)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkürler, ziyaret edeceğim:)
Blogger Bolat dedi ki…
Şu günlerde bol suya ihtiyacımız var, şekersiz çay tavsiye ederim :) afiyet olsun :)
Blogger Bolat dedi ki…
Bak kurabiye olayını iyi dediniz :) kesinlikle tadına doyum olmaz o zamanın :)
Bir İzleyici dedi ki…
Ayrıca eklemeyi unuttum, pazar kahvaltılarında alınan ilk yudum çayın tadı gerçekten eşşiz.
Blogger Bolat dedi ki…
Kahvaltı ve çay bir elmanın iki yarısı sanki :) yokluğu canımızı sıkar herhalde :)
Blogger Bolat dedi ki…
Mail adresime mail boş mail atarsanız blogla ilgili bildiğim eklentilerin nasıl yapılacağını sizinle paylaşırım:)
deeptone dedi ki…
mimlediiiim.
:)
Bir İzleyici dedi ki…
Tamamdır, teşekkürler :)
wimparella dedi ki…
evet bu eklenti güzelmiş yorumlama sistemi yani bu arada niye çay sevmediğimi farkettim milliyetçi olmadığım için sanırım :P
Unknown dedi ki…
Ben ismarladim bile! Turkiye ile ilgili kitap yazan Amerikali hatundan Turkiyede yasayan bir arkadasin Turkce sitesinde haberim oluyo! Ne gusel :-)

Semi hemen bana cay tarifi yolla :-)
beste dedi ki…
ne guzel anlatmis. oyun bzanlik gibi olmasin ama ben cay sevmem! cocukken cahit aral'in radyasyonlu caylari hpurtedim bak radyasyon yok ben iciyorum demesini hic inadirici bulmadigim gibi hep ai gelir bana turk cayi! ben cocuk cayi icerim cok acik varsa limonlu . Kahveciyim ben biraz kedi/kopek tartismasina cevirdim ama:)
beste dedi ki…
ayrica bahsettigin seref icin cok tesekkurler sen zaten coktan yer aliyordun bende:)
LILA MOONLIGHT dedi ki…
Ya sorma ben burada poset cayla idare ediyorum, benden baska icen yok, ama usenmeyip caydanlikta yapip oglumu da turk kahvaltisina alistirmam lazim. Olsa da icsem ince belli de bir has cay : )
deniz saatçioğlu dedi ki…
Canım çay içmek istedi şimdi ama sadece 1 hakkım var günde, onu da sabah kullandım :( Alacağın olsun Bolat :)

denizsaatcioglu.blogspot.com
annemahsustan dedi ki…
Hafta sonu gazetede 100 yıllık çayın 25 yıllık ömrü kaldı yazıyordu, tam detaylı okumadım ama sanırım ömrünü uzatma yolları aranıyormuş...

Tabii ki demleme ve ince belli: )
Blogger Bolat dedi ki…
Gözüme çarpmadı ama bir bakayım ben de :) klasik çay bardağı olmalı :)
Blogger Bolat dedi ki…
Tamam, alacaklar haneme yaz bir gün ısmarlayacağım :))
Blogger Bolat dedi ki…
Ama olmaz ki, şöyle porselen demlikte demlenmesini bekleyip kekl, kurabiye ile içmek lazım :)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Ah ah ne cehalet içindeydik o yıllar, binlerce insanımız kanser oldu!
Blogger Bolat dedi ki…
Buradan şu sonucu çıkardıysak ben üzülürüm, Türk adının kullanılması bir milliyetçilik göstergesi değildir:)
Blogger Bolat dedi ki…
Hemen bakacağım :)
pembelideniz dedi ki…
Antalya semaverin zirvesidir. (Memleketim diye demiyorum ama :))

Çay semaverde güzeldir...
pembelideniz dedi ki…
Demli bir çay, Hafif bir boğaz esintisi, Gri bir deniz.

İşte İstanbul aşkını kamçılayan sebepler!..
Buket Poyraz dedi ki…
Ne hos bir blog :)
Yeni kesfettim.
Takipteyim :))

www.buketpoyraz.com
Caner Cangül dedi ki…
Buralara ilk geldigimde cay en buyuk derdim oldu. Gun icinde icmezsem muhakkak bas agrisi yapar. Sallama caydan pek hazzetmem ama zorunlu olarak iciyorum buralarda. Bir kafede ise porselen demligin icine attiklari seylan cayi icebileceginiz en iyi cay herhalde. Cayin iyisini bulmak sorun degil, hatta TR'den de iyi bu konuda. Bizim cay konusunda alternatiflerimiz arttikca iyi cay bulmak zorlasmisti. Kotu artarken, iyi hepten azalmisti. Mesela bergamot aromali caylarimizda bergamot yok. Esans basiliyor icine. Berbat bir koku yapiyor.

Cay ocakta kaynayacak surekli. Ustte cay demini alacak, isisini koruyacak boylece. Ustasi degilim ama kendimce iyi yapiyorum.

Altli ustlu demlik ve cay bardagi bulamamistim. Sordum sorusturdum, bulamazsin, TR'den getirteceksin dediler. Buldugum bir demlik ve su isiticisi ile idare ettim ama olmadi. Tat vermedi. Istanbul'a geldigimde istikamet Sirkeci ve iyi bir demlik aliverdim. Hani TR'de bu kadar iyisini kullanmiyordum. Fena halde hasretlik yapmis demekki: Simdilerde keyifle ince belli bardaklarimda iciyorum.
Blogger Bolat dedi ki…
Caner kitabı okumadı isen hararetle tavsiye ediyoruz ve eşe dosta da okutuyoruz, kendimize lobi görevi mi biçtik nedir:)) Çok haklısın bizim gibi çay seven bir millete çay beğendirmek ve ağız tadına uygun çay bulmak senin konumunda birisi için zor :))
Senin hasretini debreştirdiğim için bir özür borcum var bir de yakında yine senden bir fotoğraf rica edeceğim :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı

Blog Yazarının Eşek İstavriti, Azman İstavritle İmtihanı