Palavradan Medeniyet Üretmek

Sizin kütüphaneye bakış açınız ne bilemem! Bana göre ulusal ve küresel belleğin lojistik merkezi kütüphanelerdir.
Şimdi doğruyu söyleyelim en son ne zaman kütüphaneye gittik? “Ammaaaaan boşversene internet çağında kütüphaneye ne lüzum var” diyorsan lütfen bundan sonrasını okuma derim. Bu toprakların çocukları pek yabanıl değildir Kütüphaneye. Eski doğunun süper gücü Hititler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılardan birçok miras devraldık.  
          Dünyanın en eski kütüphanesi M.Ö 625 yılında kurulan Ninova Kütüphanesi’dir. Musul yakınlarındaki bu muhteşem Asur Kütüphanesi çapulcu Med ve Babil orduları tarafından talan edilip yakılmıştır. 1850 yılında Ninova Kütüphanesi kil tablet mirasını bulan İngiliz arkeologlar Gılgamış Destanı ve Tufan efsaneleri dâhil olmak üzere birçok eseri ülkelerine götürmüşlerdir. Saddam Hüseyin zamanında Ninova Kütüphanesi yeniden yapılacaktı ama onun başına gelenleri biliyorsunuz! Yakın tarihimize ait ilk kütüphane Osmanlılar döneminde İznik’te, ikincisi Edirne’de kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince kütüphaneleri halka açmıştır, böylece “halk kütüphanesi kavramı” doğmuştur. Büyük imparatorun Ruhu Şad Olsun.
          Kamu kaynaklı bir rapora göre 2000 yılında Kültür Bakanlığı’na bağlı 52 kütüphane var iken, 2008 yılında bu rakam 41’e inmiş. Tam bize yakışır bir durum! 2008 yılında İstanbul’daki kamu kütüphanelerinden bir yıl içinde ödünç verilen kitap sayısı 185.692 iken Londra’da bu sayı 38.000.000, Tokyo’da ise 84.000.000’dur. Yeni bir medeniyet inşa etme iddiası vatandaşından başlamazsa bu tahayyüllerine ancak palavra deniliyor.


Not: İlginizi çeker mi bilmiyorum ama İTÜ’nün hakla açık derslerini de Ninova adlı portaldan takip edebilirsiniz. Teşekkürler İTÜ.

Yorumlar

EVREN KONAKÇI dedi ki…
Bilgilendirici ve benim gibiler için iğneleyici bir yazı olmuş. Üniversiteden beri kütüphane yüzü görmedim. Irak işgalinda Amerikan ordusun kütüphaneleri (tarihi değerleri yok etmesi) yok etmesi aslında o yerlerin bu açıdan baktığımızda ne kadar önemli ve değerli olduğunu gösteriyor.
gülümse dedi ki…
internet çağında kütüphaneye ne gerek var diyen gözüme gözükmesin zaten!bir kitaba dokunmanın sayfalarını çevirmenin kokusunu almanın zevkini hiçbir internet tıklaması veremez!!
Blogger Bolat dedi ki…
Ara sıra kendimizi iğnelemekte fayda var üstat :)) Bu Amerikalılara ise diyeceğim fazla bir şey yok, zira ağzımı bozmayayım!
Blogger Bolat dedi ki…
İnternet dediğimiz araç 90'lı yıllardan sonra ortaya çıktı insanlığın bilgi hazinesi hala %90 oranında kütüphanelerde bulunuyor:)
Banu Bingör dedi ki…
Ninova (İTÜ Ninova) dikkat çekmez mi? Çekti tabii. Ancak sanıyorum ki kısıtlı sayıda kaynağa ulaşım imkanı sağlıyor, herkese açık alanda...
Blogger Bolat dedi ki…
Buradan çağrımızı yapalım o zaman Banu, mutlaka daha çok ders paylaşıma açılsın ve biz Ninova'yı cesaretlendirelim :) İTÜ'ye yenilikçi yaklaşımı için teşekkür ediyorum :) Ben Sanat Tarihi dersinden faydalanıyorum :)
Banu Bingör dedi ki…
Sosyoloji konularına baktım; erişim yoktu. Sanat tarihi gözüme çarpmamış; bakayım. Faydalıdır elbet. Ve hak veriyorum, desteklemek gerek :)
Yasemin dedi ki…
O kadar guzel ir konuya deginmissin ki. Kesinlikle her semtte kucuk de olsa bir kutuphane olmali. Simdi calisigim sirkette kuruphane kurmaya basladim, acikcasi boyle bir seye adim atmis oldugum icin bile cok mutluyum
Melange dedi ki…
Avusturya'da "bilgi güc'tür" diye bir söz vardir cok hosuma giden. Bilgiye giden yollari bulamiyorsan giderek gücsüzlesirsin,internet üzerinden bir tik'la cok seye ulasilabilir gibi gözüküyorsa da, bilgi kirliligi icinde kaybolmaktayiz. Gercek arastirmayi, dogru bilgiye ulasmayi bize üstelik cok daha hizli bir sekilde saglayan kütüphaneleri gündeme getirdigin icin tesekkürler Bolat...keske her mahalleye bir kütüphane kampanyasi baslasa mesela..
Zeyno'ya sözüm var Beyazıd kütüphanesine götürücem onu bu tatilde birde yerebatan sarnıcına=)Okuldaki kütüphaneyi kullanan bir kaç kişiden biriydim ne diyim..Kokusu yeter...
Asortik Krep dedi ki…
Beğen butonu aradım,yoktu ama kadın kolları eğitim yazısı gibiydi, sağol :)
HYPATİA dedi ki…
Ödünç verilen kitap sayımıza baktıkça utanıyorum :(
Kütüphane bambaşka bir ortamdır..binlerce kitabın arasında dolaşıp onların sayfalarına dokunarak çevirerek araştırma yapmak tabi ki hiçbir internet sitesinin yerine geçmez...zaten hala e-book sistemine alışabilmiş bir insan da değilim...güzel bilgilendirici bir yazı face sayfamda paylaşacağım ;) bu arada sayfanın yeni halini sevdim =)
Unknown dedi ki…
Ben en son uc ay evvel kutuphaneye gittim, bu bolgedeki sehirlerde gecen kutuphane kartimi henuz alamadim ama! Tabletten kitap okumaya alerjisi olan, gazeteyi hasir husur okumayinca anlamayan, kitabi koklayarak alan bir manyak oldugum icin bu yazi beni pek mutlu etti!

Yalniz, henuz Boston ve New York'taki muhtesem kutuphanelere gitmedigimi de utanarak belirtmek isterim!

Tembelim ben tembel!!!
canan beycan dedi ki…
Kitaplarla haşır neşirim ama doğrusunu söylemek gerekirse senelerdir gitmişliğim yok kütüphanelere.Ben kendi kitaplığımla yetinenlerdenim galiba.Üzüldüğüm çocuklarımızında kütüphanelerden uzak kalması.Eskiden ödevler gidilip kütüphanede araştırılıp hazırlanırdı.Şimdi internette.O eski kağıt kokusu.O kadar çok kitap.Sessiz sedasız kitap okuyanlar.Aralarda gezinen görevliler.Ne güzeldi.Ya içindekiler. Her soru işaretine bir cevap:))
Adsız dedi ki…
Yazıyı okurken çocukluğuma döndüm ben bulgaristanın bir kasabasında doğdum orada bir kütüphanemiz vardı ben her hafta 2-3 kitap alır okurdum , ne yazık ki artık o alışkanlıklar kalmadı ama evde de çok sık kitap alır okurum tabi kütüphane daha geniş bir seçenek sunuyor ama ne yazık ki yeni nesil artık her şeyi internete arar oldu öğretmenler bile ödevleri internet üzerinden verir oldu .Ben şahsen kitaba dokunmalıyım aynı şekilde gazeteye de o kokusu bile farklı .
Blogger Bolat dedi ki…
Ben de zamanında bir kütüphne kurmuştum hala işliyor olduğunu bilmek beni mutlu ediyor :)) Lulu, internet hala yeterince bilgi yok, bir görevimiz de yazılı kaynaklardan internete daha çok bilgi aktarmak olmalı bloggerlar olarak :))
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle bilgi güçtür:) küçücük isviçreye bakın inovasyonun zirvesinde bir ülke araştırma ve geliştirmenin merkezi ve halkı da müreffeh :)) Bu postan sonra şartlarımızı zorlayıp şanslı bir kütüphaneyi şenlendirmemiz gerek :)))
Blogger Bolat dedi ki…
Beyazıt Kütüphanesi devlet kütüphanesidir biliyorsunuz bunlara milli kütüphane de deniliyor Türkiye'de 3 tane var Ankara'da Milli Kütüphane, İstanbul'da Beyazıt Devlet Kütüphanesi, İzmirde Milli Kütüphane, Türkiyedeki tüm basılı materyaller bu kütüphanelerde tutulur:)) E, siz Zeyno'yu götürecek kadar biliyorsanız yazdıklarımmıda biliyorsunuzdur :))
Blogger Bolat dedi ki…
Ara sıra böyle konulara deinmemiz gerekir diye düşündüm :))
Blogger Bolat dedi ki…
Sevgili Haypatia, bu utanca ortak olmamak için okuduğumuz kitap sayısını artırmalı yada bir kütüphaneye derhal abone olmalıyız :)) İnternet salt araştırma için yeterli bir kaynak değil :))
Blogger Bolat dedi ki…
Herkes senin kadar masum olsa benim resmen 6 ayı geçti yuh bana diyor ilk fırsatta Atatürk Kitaplığının yeni hali ile buluşmak üzere kütüphaneye gidiyorum :)) Bir ara dünyadaki önemli kütüphaneler ile ilgili bir tv program projelendirmiştim, kimse izlemez bunu dediler sinir oldumdu yahu :)) Haklılarmış zira o köyde çörekler pişer burada Hasan dayı ağzı ile tekerlek şişirir türünden programlarla dolu devlet tvleri bile :))
Blogger Bolat dedi ki…
Sevgili Canan, bir ay sonra yoklama yapıcam derhal en yakın kütüphanden kütüphane kartı alına evlada örnek oluna :))
Blogger Bolat dedi ki…
Slince, ne de olsa orası Evropa bea:)) bizim bir şöfer abimiz vardı Bulgaristan göçmeni mesleğini sordum sinemacıymış köy köy dolaşır her hafta köylülere film izletilirmiş sinema makinası ve pikabında dolaşmış yıllarca :)) sonra komünist olasım geldiydi o amcayının anlatımından sonra :))
Asortik Krep dedi ki…
Sen benim kitap mimimi yanıtlamış mıydın..? :)) Hatırlayamadım birden.
Caner Cangül dedi ki…
Bizim yetisme doneminde kutuphaneler pek kolayci degillerdi. Git ikametgah getir, resim getir, kimlik bilmem nesi getir diye isi cok yokusa surerlerdi. Ankara Il Halk Kutuphanesi'nde bir gun oturdum ve piyasada bulamadigim bir kitabi okuyordum. Tozdan ustum basim batmisti. 20 sene olmustur. Milli Kutuphane'ye gitmem lazimdi yine o zamanlar. Zorluk cikariyorlardi. Mensup oldugunuz okul Ankara'da degil gibi bir bahaneydi yanlis hatirlamiyorsam. Gezici kutuphanelerden kitap aldigim da olmustu. Ozel kutuphanelere de ugramakligim oldu.

CEKUL'un kutuphanesini tavsiye ederim mesela. Istanbul'da iseniz ugramalisiniz. Benzer sekilde Tepebasi'danki Istanbul Arastirmalari Enstitusu kutuphanesi de guzeldir. Net uzerinden kitap arama olanagi da var.

Internet elbette guzel. Isi azicik ciddiye aliyorsaniz istikamet daima kitaplar olacaktir.

Nadir kitaplarin bulunabildigi kutuphanelerimiz cogalsin cogalsin.
Blogger Bolat dedi ki…
Sevgili Caner, şimdi bn seni TR de biliyorum desem eline sopa alıp kavalar mısın nparsın bilmem :)) tespitlerinin hepsine katılıyorum. Yok emtup getir, yok fatura getir ama artık böyle olmamalı değil mi? TC kinmlik no yeterli olması lazım :)) Ankara il halk kütüphanesi dediğin yer Adnan ötüken olmalı,orası büyük anene zamanın okulmuş, hatta anane anlatır, bir subay çocuğunun bir köşede yemek yediğini görür ve ona yemeğini paylaşabileceğini söyler, çocuk kabul etmez ama sonunda direnemz tamam paylaşalım der, subay çocuğu ıslak ekğini şekere bandırıp yemektedir! Anane o zaman millet vekili çocuğu olduğu için sepetle geliyormuş onun kahvaltısı ama o günden sonra istememişvenedik sepetli kahvaltı. Cumhuriyet ne şartlar altında kuruldu, bir çok insan küfreder ama bunlar masal değil gerçek!
Blogger Bolat dedi ki…
Yüzüm kızardı şimdi ama mutlakat yazacağız bir zaman:))
Mutlu Eller dedi ki…
Rakamlar fenaymış Bolat! Benim gibilerin katkısı olsa gerek:)
Yıllardır gitmiyorum. Çocukların okulda okul kütüphanesi var, bazı derslerde oraya gidiyorlar. Ama bunun dışında başka kütüphaneye onların da gittiği yok.
İTÜ Ninova`ya şöyle bir baktım ama incelemedim. Buradan dersleri takip ediyoruz öyle mi?
çiço dedi ki…
kendimi sorguladım en son ne zaman kütüphaneye gittim diye ve hatırlamıyorum ne yazıkki utanmadım diyemiyem yerin dibini boyladım ama sayısal değer tam da bize yakışır cinsten benim gibiler oldukça şansımız yok :(
kafası karışık dedi ki…
Beni çocukluğuma götüren güzel bir konuya değinmişsiniz. İlkokula giderken mahallemizde bir halk kütüphanesi vardı. Bulduğum her fırsatta gider, bol bol kitap ödünç alırdım. Hatta kaynağa ihtiyacım olmayan ev ödevlerimi dahi gidip kütüphanede yapardım. O kadar büyülü gelirdi ki ortam acaba kütüphanede çalışmak için ne okumak gerekir üniversitede diye düşünürdüm. Ama sonra bir gün kütüphane görevlisi artık kitap ödünç vermediklerini söyledi. Kısa süre sonra kütüphane kapandı ve yerine KIRAATHANE açıldı:( İşte bu yüzdendir ki İTÜ'ye girdiğimde; hayallerimi yıkan kıraathaneye inat, boş zamanlarımı kantin yerine kütüphanede geçirdim.
Adsız dedi ki…
Bizim kütüphanelerimizle batınınkiler arasında da bir milyon kat fark var. Her şey vatandaşın suçu değil. Onlarda içinde yüz binlerce kitap bulunan ayrı bir bina iken bizde başka bir binanın katına sığdırılmış sınırlı sayıda kitap bulunan yerler. Acaba kaç kütüphanemizde türk klasiklerini bulabilirim. Üniversite kütüphaneleri çoğunluğu yabancı dilde ders kitaplarından oluşuyor.
Unknown dedi ki…
Yazınızı okuyunca kendimden utandım.Kütüphaneye gitmeyeli epey zaman olmuş, hem de okumaya bu kadar meraklı insan iken.. Sayısal verilere gelince acı ama gerçek.Toplum olarak okumadığımız gibi okutmuyoruz da! İnternet çağında olmamız bizi %100 doğru bilgilere ulaştıracağı kaynağını vermez ama elimize aldığımız bir kitap bunu doğrular.Unutmayalım ki gerçek bilgi kaynaklarımız kütüphanelerimizdir.
Ankara ve İzmir'den haberim yok ama sayenizde oldu=)Lise yılllarım Beyazıt'ta geçti yıllık ödevi zamanlarımda ki sanıyorum bizim okuldan oraya harıl harıl taşınıp birde ödev için orada kalarak hava yapan tek kişi bendim başka bir yer kütüphaneler ya yaşamak dedim ya kokusunu sevmek lazım..
We are the Hippies dedi ki…
Yahu internet çöplükten başka bir kaynak değil! Akademik araştırma ilk yapmaya başladığım zaman bunu anladım direk. Bir iki yer çok yüzelsel bilgi veriyor. Binlerce site var, aradığınızla ilgili ama yarısından çoğusu aynı şeyler. Yani namı değer copy paste! Belki işe yara google akademik olabilir ama gene de kütüphane yolu gözükür. Zaten kütüphanenin yerini de manen de yer alamaz :D
Blogger Bolat dedi ki…
Semi, buna İTÜ'yü beleşe getirme portalı da diyebiliriz. Kütüphane konusunda rahat ol hiç birimizin diğerinden farkı yok, bari çocuklara yazık etmeyelim onları bulunduğumuz bölgenin kütüphnesine üye yapalım bari kütüphaneler müze muamelesi gösterelim büyükler olarak :)) derim bilmem yanlış mı:)
Blogger Bolat dedi ki…
Yıl 2008 o yıl İstanbul'da yaşıyorsak bu rakamların resmi oluşturucularıyız Çiçooooooooooooo :)))geç kalmış değiliz gidip müze ziyaret eder gibi kütüphaneye gidip üyelik kartı alabiliriz:))
Blogger Bolat dedi ki…
Pek şahane bir dönüşüm olmuş mahallede efem tam bize yakışır cinsten, şaşırmadım :))) Ben de Almanyada arkadaşı beklerken Dortmund Üniversitesi kütüphanesinin kütüphanesine gitmiştim ve şok oldum ne hoş bir kütüphaneydi :)
Blogger Bolat dedi ki…
Ben tam tersini düşünüyorum :) vatandaş talep edecek ki kütüphane yapılacak aksine var olan kütüphaneler gidilmediği kapatılıyor sanki :)
siyah kuğu dedi ki…
Severim kütüphaneleri ,pek bir sessi olurlar, ve de ıssız...
Blogger Bolat dedi ki…
Sanırım hepimiz aynı durumdayız ama hiç bir şey için geç kalmış değiliz :) kütüphaneye üye olup kartımızı alalım derim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Katılıyorum aynı metinler sürekli dolaşıyor gibi :) bir görevimiz de kitaplardan bilgileri internete taşımak olmalı :))sanki :)
Unknown dedi ki…
Ben bulamadim sanat tarihini.......!!! eyvah eyvah!
Unknown dedi ki…
Sen anlatinca ben bin kere sinir oldum! Ama sistem bilinclendirmek uzerine degil bilincsizlestirmek uzere calisiyor cancagizim, yine de kurek cekmeye devam....
DeathNossk dedi ki…
Kütüphanede okumustum Hakan Günday'ın Kinyas ve Kayra'sını.şöyle buyuruyordu Kinyas: "Medeniyetten daha kötü bir şey varsa,o da medeni olmaya çalışan bir medeniyetsizlik." bu kadar vahimdir durumumuz.
Adsız dedi ki…
Blogunu yeni keşfettim, çok keyifli postların var :) bloguna üyeyim, senide üyelerim arasında görmek isterim :) http://zs-zsezgin.blogspot.com/
Ozlemaki dedi ki…
bildiğim kadarıyla Bilkent kütüphanesi şu anda Orta-Doğu'daki en büyük üniversite kütüphanesi.
Caner Cangül dedi ki…
Evet adı sonradan değişmediyse Adnan Ötüken idi. Ankara'dan kopalı çok zaman oldu. Evet, İstanbul'dan ve TR'den kopalı da 4 ay oldu. Hava değişimi aldım :))

Belki öyledirler şimdi, bilemiyorum. Çocukları direkt internete yönlendiren bir yapı olduğunu görmüştüm çocuklar ödevlerini yaparken. Ödev ise internette direkt çıktı alınarak teslim ediliyordu. Bunu MEB mi yapıyor, yoksa öğretmenler mi inan bilmiyorum ama bu haltı her kim yiyorsa, ne yediğinin farkında değil.
Blogger Bolat dedi ki…
Kesinlikle çok sessiz ama öyle olmalı değil mi :)
Blogger Bolat dedi ki…
Adam çok güzel laf etmiş çok beğendim :) Hakan Günday'ı selamlıyorum :)
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, harikasınız ben de sizi takip ediyorum.
Blogger Bolat dedi ki…
Evet hatta Bilis diye bir de programları var kataloglar için ben çok beğenirim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Hatta bir öğrenci benim feyk olarak koyduğum ironi diye koyduğum "Galata Kulesi'ne nazar değmesin diye tepesine kurşun döktüler..." aynen alıp hocadan fırçayı yemiş :)))
sevda s. dedi ki…
Kütüphaneye gitmeye lisede başlamıştım, Üsküdar, Kadıköy ve Beyazıd Kütüphanesi. Tabi yıllardır gitmedim ama sahi o kütüphaneler hala duruyor mu ki?
acemi blogger dedi ki…
Öğrencilik yıllarım kütüphanede geçti (yasak olduğu 1,5 yılı saymazsak tabi). Çocukluğumdan beri kitap okumayı severim. Sadece kişinin kitap okumayı sevmesi ile bitmiyor 2 yıldır en yakın kütüphaneye üyeyim tek kitap alabiliyorum. Başka halk kütüphanelerinden 3 adet aldığımı bilirim. Sürekli kütüphaneye gidemem ya. Gitsem bile saat beş olunca kitapların olduğu bölüm kapanıyor sadece ders çalışan öğrenciler kalıyor. En son gittiğimde sayım var veremeyiz dediler. Kütüphanelerinde belirli bir düzene sahip olması gerekir. Çalışanların eğitimden geçmesi gerek.
acemi blogger dedi ki…
haklısınız vatandaşın kütüphane kültürü yok. Rafta gözüken kitabı arayıp bulamıyoruz. Alınıp başka rafa sıkıştırılmış. Görevli hangi birine yetişsin.
Adsız dedi ki…
Babil ve Romada yanmasaydı kütüphaneler şimdi kimbilir neler olurdu neler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı