Memleketin Tosunlarına!
Amaaan be Bolat yine çok uzun yazmışsın! “Bak inan olsun kısa yazmaya çalıştım kestim, çıkardım, sildim ama yine de böyle oldu, affına sığınarak yayınlıyorum. Yok, anacım kafamı yormayayım diyorsan, video izle, sohbet et, birilerini dürt, like et, televizyon izle, kitap oku, yap işte bir şeyler! Ben seni yormayayım ama tavsiye istersen gel okuyalım birlikte, ne dersin?
Önce grafikten başlayalım bu yazıyı memleketin tosunlarına armağan edelim, ne dersin?
Yaşadığımız sürece soru sormaya devam edeceğiz çünkü insanlığın tarihi sorular tarihidir! Haklı olduğumuz sürece soru sormaya devam edeceğiz! Eğer sorularımız bitti ise insanlığımız da bitti demektir! Her türlü melanete, alçaklığa ve kötülüğe karşı direnmenin yolu soru sormaktır.
Osmanlı imparatorluğu on altıncı ve on yedinci yüzyılın süper gücüydü! Senin gibi yeni Osmanlıcılık oynamıyordu. Resmen ve fiilen dünyanın süper gücüydü! Neden? Çünkü Avrupalı, soyluluktu, statüydü ottu, b…ktu derken onlar şöyle diyordu: Ben senin servetine, malına, ırkına, dinine, mezhebine, cemaatine bakmam! Eğitimli misin? Gel. Cesur musun? Gel? Yenilikçi misin? Gel. Becerikli misin? Gel. Mucit misin gel? İlim irfan sahibi misin gel? Sanatçı mısın? Gel. Tüccar mısın? Mimar mısın? Gel. Gezgin misin? Gel. Evet. Osmanlı eğitimi, donanımlı kişiliği, beceriyi, liyakati kısaca bireyi ve eğitimi ön plana alarak dünyanın süper gücü olmuştu. İyi düşün liyakat bizde geçerli bir akçe midir?
Hak edeni, başarılı olanı, kafası çalışanı değil! Makbul cemaatin adamını, makbul partinin adamını, köylüsünü, akrabasını, bunların hiç biri yoksa bir yerlerde adamını bulanını ya da en iğrenç olanı parayı verenin düdüğünü öttürdüğü halin adına “liyakatsizlik” diyoruz. Aslında bunu yapan insanlara “şeref yoksunu” desek daha güzel olmaz mı?
İstanbul devasa bir şehir. Yeni yapılaşmaya başlayan ilçelerde bile binaların park yerleri yok. Kanunen yapması gereken parkı yapmayıp cezasını belediyeye yatırarak işi halleden sahtekar müteahhit ve çakma işadamı okkalı bir ceza yemediği için millet olarak gözümüzü kapatıp başımıza geleceklere tahammül etmeye çalışıyoruz. Otoparkı olmayan yeni binadan daire alan İstanbullu soluğu belediyede mahkemede alsa ve o otopark parasını o sahtekar insan ceza olarak yatırsa bak otoparksız bina yapılır mı? Amaan kim uğraşacak değil mi?
Ne gerek vardı koleje para yatıracak eğitimli insan. Hiç kafan çalışmaz mıydı senin! Kondur boğaz yamaçlarına bir gecekondu, hadi Boğaz olmadı, Ümraniye, Sarıyer olur, Üsküdar olur, bu arazilerin tapuları verilir yedi sülalen varlık içinde yaşardı! Sonra gidip kahvede pişpirik oynardın! Ne gerek vardı işten sonra harıl harıl yorgun gözlerle KPSS sınavına çalışmaya. Sınav sorularını çalan grupların dershanesine filan gitseydin! Değil mi?
İstanbul’da daha vatandaşını bir yerden bir yere taşıyamayan, var olan coğrafi kolaylıkları kullanamayan, her devirde adam kayırıcılığın katlanarak büyüdüğü bir memlekette abad olabilir mi? İnsanların emeğini kendi adamını işe koyarak çalan cemaatler bana önder bana yol gösterici olabilir mi? Devletin kasasına kendi zümreleri için hortum takanlar, namuslu sayılabilir mi? Elindeki metni dahi okumaktan aciz imam, topluma bir şey verebilir mi? Önce elindeki çocuğu nasıl işleyeceğini düşünmeyip atamaya, maaşına kafayı takmış öğretmen, gelecek nesli yetiştirebilir mi? Teröristleri, casusları, şebekeleri, organize suç örgütlerini dinlemek için kendisine yetki, alet edavat verilmiş güvenlik kuvveti, kendi meslektaşlarını, politikacıları, halkı dinlerse bunlardan bize fayda gelir mi? Hata yaptığında özür dahi dileyemeyen, laf kalabalığı yapan politikacılar benden saygı bekleyebilir mi?
Bir canlının temel yaşama hakkı olan suyu dahi dünyanın parasına satan bir ülke kendisine medeni diyebilir mi? Ben şüpheliyim, ya sen? Peki, senin soruların var mı?
Grafik Kaynak:whatisthehink
Yorumlar
Sondan baslamam gerekirse; ben hic bir zaman "medeni" bir ülkede yasadigimi söyleyemedim. Bu baska bir kavram olsa gerek henüz anlamini bilmedigimiz. Bir yabanci sordugunda da bunu anlatmak oldukca zor, neyi nerden tutup nasil anlatirsin...Türkiye tezatliklar, paradokslar, parodiler ülkesi!
Ne cografi konumunu kullanabiliyor, ne genc nüfusunu egitebiliyor, ne demoktatik ortam yaratabiliyor...Neden bahsediyoruz ki biz!
www.amerikagunleri.com
ÇOK AÇIK YÜREKLİLİKLE YAZMIŞSINIZ.
ELLERİNİZE SAĞLIK.
bu arada bloguma ve severek ürettigim çantalarıma gösterdiginiz ilgi beni çok mutlu ediyor. zira bizim memleketin beyleri maalesef hala çok uzaklar bu tip ürünlere ilgi duymaya:)hem bu memnuniyetimin bir ifadesi olarak hem de bu güzel şehre akil bir insan duyarlılığıyla duyduğunuz sevgiden dolayı eşinize bir İstanbul çantası hediye etmek isterim.aslında evvelce de geçti bu fikir kafamdan ancak medeni durumunuzu bilmedigimden dolayı teklif etmeye cesaret edemedim:)madem ki güzel bir oğlunuz var, eh o güzel Teoman'ın mutlaka bir de annesi var fikriyle niyet ettim bu kez.umarım teklifimi geri çevirmez ve beni üzmezsiniz:)mail adresim leyyabags@gmail.com.adresinizi lutfederseniz ben yarın İstanbuldan ayrılmadan göndereceğim kargolara sizin için niyet ettigim küçük hediyemi de dahil ederim.olmadı 1 hafta sonra döndüğümde gönderebilirim.
selamlar.
Turkiye Cunhuriyeti yasadigi bu kotu gunleri zararla gecirecek ama ozune donecektir. Bunu belki biz gormeyecegiz ama bizim gibi insanlarin yetistirdigi gelecek nesil mumkun kilacaktir.
Amerika ve bazi 'gelismis ulkeler'in bizden tek farki sudur: gundemi cok guzel kontrol altinda tutmak, kanunsuz isci calistirma konusunda usta olmak, somurge anlayisini uluslararasi yardim fonlari aracaligi ile devam ettirebiliyor olmak!
Tarihimizi ogrenip, yabanci ulke sevdamizdan vaz gecsek harika olacak!
Gecen gun karafakiden.com isimli blog yazari Banu'nun Foca'da ki teror ile ilgili yazisina bir yorum biraktim. Sinema'da oldurulen insanlar icin bayraklarini yariya indiren bir ulkede yasarken, hergun katledilen askerlerimiz icin kimsenin sesini cikarmadigindan yakindim, bir iki gun sonra kendi kendime soylenirken aklima geldi, bu memleket sirf petrol ugruna kendi askerlerini kiriyor senelerdir, olen askerleri bir gazete yazisi ile duyuruluyor ayni bizdeki gibi, farkli olan tek sey, asker aileleri 'suppport the troops' diye geziniyor ortalikta! Senelerdir kimse cikipta 'aga bizim isimiz ne orada' diyemedi, diyeni susturuyorlar cunku!!!
Parasi olmayanin okuyamadigi, ille adam olacagim diyen genclerin meslek okullari ile kandirildigi, aile sisteminin tamaen yikildigi, uyusturucunun normal karsilandigi bir ulke ile hala degerlerini yitirmemis ama yitirmek uzere olan bir toplum karsilastirmasi yapiyoruz.
Diyorum, sadece ozumuzu bilsek yeter ama bi bok var diye baska ulkelere gitmeden gozumuz acilmiyor; ornek: ben!
Karsilikli fikir alisverisi yaptigimizi dusundugum icin bu kadar acik yureklilikle yazdim, bir hata ettiysem affola. Butun soylemek istedigim, iyi seyler yapan bunun icin caba gosteren insanlarimiza haksizlik yapmamak, cunku beyin avcisi rolu ile hareket eden bu 'gelismis ulkeler' ister inanin ister inanmayin kendi cikarina ters duseni sinek gibi eziyor!
Bu kadar laftan sonra Hayyam yakisir dedim, buyurun :-)))
Gökte bir öküz varmış, adı Pervin;
Bir öküz de altındaymış yerin.
Sen asıl iki öküz arasında
Tepişmesine bak şu eşeklerin!
-------------------------------
Ne yazık, pişmiş ekmek çiğlerin elinde;
Ne yazık, çeşmeler cimrilerin elinde.
O canım Türk güzeli kömür gözleriyle,
Çaylakların, uğruların, eğrilerin elinde.
şöyle bir yorumu yanlışlıkla sildim "harika bir yazı olmus, her cümlenin altına imzamı atıyorum..." bu tablet pc de yanlışlıkla bunu yapabiliyorum, yorum sahibi arkadaşımdan özür dilerim.
Iyiki varsin :-) iyiki varsiniz, bu yazida biraz umit isigi varsa bu senin gibi dusunce ozgurlugune sahip cikan, saygili ve kulturlu insanlarin varligini gordumu icindir :-)
Tesekkur ederim.
Yorum Gönder