Su akar Türk bakar!
Evet, öyle canım biz millet olarak suyun hastasıyız! Su akar biz bakarız. Biz durgun sulardan hoşlanmayız. Dereler, çaylar, nehirler aksın isteriz. Ama gün geldi bu sözü aleyhimize kullandılar, derdimizi anlatamadık. Olsun, su akar Türk bakar! Ekolojik bir yaklaşımdır ama anlayana! Gün geldi endüstri dayattı suya gem vurmayı! Barajlar yaptık, yeraltı sularını kuruttuk. Madem sudan bahsettik, bu yazıda akmayan çeşmelerden bahsetmek istiyorum. Peki, bu çeşmeler neden akmaz! Efenim kurnalar, musluklar tahrip ediliyor. Mazeret mi bu! Akmayan tarihi çeşmeleri akar gibi mi göreceğiz! İstanbul’da bu kadar çeşmeye yazık değil mi? Dahası bu hayratları yapan insanlara saygısızlık değil mi? Onca kuş, kedi, köpek susuzluğunu nasıl giderecek? Cebinde 1 lirası, 50 kuruşu olmayan düşkünler susuzluktan ölsün mü? Toplumun faydası için yine toplum tarafından yapılan bu eserlere olan saygısızlığımıza ne diyebiliriz! Su her şeyden önce bir insan ve canlı hakkıdır iki çeşmeyi koruyamayan restore edemeyen bu bilinci halkına aşılayamayan, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve yerel yönetim başka ne işe yarayacak! Lütfen, kamu yararı için İstanbul'daki tüm çeşmeleri suyla buluşturunuz! O insanların kemiklerini sızlatmayınız. Hani övünüyoruz ya, Osmanlı Medeniyeti Su Medeniyeti diye! Soruyorum nerede o medeniyet? Akmayan çeşmelerde mi, tahrip edilmiş su kemerlerinde mi, mezbele olmuş sarnıçlarda mı, tahrip edilmiş ayazmalarda mı! İstanbul çeşmeleri üzerinde çalışan akademisyen ve araştırmacıları öncelikle kutluyorum. Çeşmelerin tespit ve tescili bu açıdan son derece önemli çalışmalardır. Çeşmeler üzerinde en az hassasiyet gösterilmiş kültürel miraslarımızdır. İSKİ’nin “İstanbul Tarihi Çeşmeler” adlı üç ciltlik kitabı, İbrahim Balcı ağabeyin Sarıyer Çeşmeleri adlı kitabı ve Yıldız Teknik Üniversitesinden Nur Urfalıoğlu'nun “Çeşmeler, Osmanlı Başkenti İstanbul'da” adlı eserleri beğenmiştim emeği geçenleri kutluyorum.
Not: Fotoğraftaki
çeşmeyi Karaköy vapur iskelesinde çektim. Ortalık kaynıyor, büfelerde pet
şişeler büfeden daha fazla alanı kaplamış ama ata yadigârı çeşme akmıyor. Neden
diye soruyorum cevap alamayacağımı bile bile tısssssssss.
Caner Cangül'ün uyarısı ile fotoğrafın çeşme değil Hadika taşı olduğunu öğreniyoruz. Teşekkürler Caner.
Çeşmeler hakkında daha detaylı kaynak için lütfen tıklayınız.
Caner Cangül'ün uyarısı ile fotoğrafın çeşme değil Hadika taşı olduğunu öğreniyoruz. Teşekkürler Caner.
Çeşmeler hakkında daha detaylı kaynak için lütfen tıklayınız.
Yorumlar
İstanbul'da çeşmelerimiz de dahil pekçok tarihi mekan "çiş" kokuyor! Evet bildiğin çiş. O muhteşem kapılar, köprüler, taşlar bir mendil istiyor yanlarından geçerken burnunu kapatmaya. Yer varsa eski bir yatak görmeniz münkün evsizlerin yatak odası gibi kullanıldığı için. Bitmiş otlar kapatıyor çoğu zaman yapının yüzünü. Biz Osmanlıyız, koca imparatorluktan geliyoruz, bizim dedelerimiz şöyleydi, böyle şanlı tarihimiz var diyerek hepimiz komik bir egoya sahip olmayı becerebiliyoruz da o şanlı tarihimizi şanıyla korumayı, yaşadığımız yeri, evimizi bir anlamda, temiz tutmayı elbirliğiyle beceremiyoruz. Bu eğitimle olur mu emin değilim.. Allah insana bir akıl ve ona ışık tutacak yürekle vicdan vermiş. Kullanmak bu kadar mı zor?!
Hiç bir şeyin kıymetini bilmiyoruz,Hurdacılar apartmanın bahçesindeki korkuluk demirlerini ,su oluklarını söküp yürütürlerdi .Belki çeşmeye musluk takılıyordurda su satmaya çalışan birileri söküyordur:)
Hay bakar olaydık dedirttiler. Kızılırmaktan geçtim 2 yıl önce koca ırmak çay olmuş kalmış!
Gerekli yerlere en azında posta atabiliriz. Ne kadar vaktimizi alır ki?
Bu sıpsıcak geçen yazda çok haklı bir konuya el atmışsın Bolat. Yanlış hatırlamıyorsam bir 5 sene kadar öncve başlatılan ve tarihi çeşmelerin onarılıp hayata döndürülmesiyle ilgili bir proje vardı. hatta bu proje kapsamında İstanbul Beşiktaştaki Valideçeşme yapılmış,akar hale gelmişti;hala da akar. Umarım bir kaç göstermelik işle bırakmamışlardır.
Çocuklar susadı, çeşmenin başına koştular. Su akmaması bir yana, içi çöp doluydu!!!!
Kimsenin sahip çıktığı yok. Bizim memlekette her iş göstermelik, günü kurtarmalık. Ondan sonra yurt dışına çıkan Türkler ne der, "ya adamlar şu kadar bilmem neye vakit harcıyor, biz Türkler ne kadar pratik zekalıyız". Ben şaşkınım bu konuda, pratik çözüm üretiliyor, doğru. Ama sadece günü kurtarmalık. Bir süre sonra gidip bak, bin bir türlü bahane, "yaptık ama, falanca belediye geldi, çok yağmur yağdı, kış sert geçti...."türünden laflar.
Yeni yol yapılıyor, bir kışı geçiremiyor.
Oturduğum yerde zırt pırt yol yenileniyor. Yap ilk seferde adam gibi yol, yok olmaz. Birilerinin cebinin dolması lazım çünkü!
Bu zihniyet var olduğu sürece bizim güzelim çeşmelerin yeniden akması çok zor Bolat...
Elbette onlar da "kör" çeşmelerden.
SUYUN AKMAZINDAN İNSANIN SÖYLEMEZİNDEN KORK.DEMİŞLER.
GÜZEL PAYLAŞIMDI. TEPRİKLER DUYARLI VATANDAŞSINIZ.
EN GÜZELE EMANET OLUN.
Hoş bir yazı olmuş. Özellikle kurnası mermerden sökülemez (göya!) yapmak için o korkunç demir çubuklar çakılmış çeşmeler beni hep üzmüştür. Nasıl bir edep, üslup bilmezliktir... Kurna çalınıyor diye esere zarar vermek... Keşke dediğiniz gibi temizleseler, su verseler ve eğer kurnaları çalınıyorsa aslını saklayıp kurnaları ucuz imitasyonları ile değiştirseler de bu eserler yaşasa. Yaşadıkça bizi de güzelleştirse, bedenlerimizi serinletse, ruhlarımızı doyursa... Bugün ben de dilekçemi gönderiyorum.
Her sözüne katılıyorum. Hayratı yaptırana saygısızlık... Kültür mirasını koruyamamak... Ücretsiz faydalanacakken pet şişelere para vermek ve bir de üstüne o şişelerle çevreyi kirletmek... Offf!! Kaç ayaklı bir konu.
Bir de bu sadece İstanbul'a özgü bir konu değil. Benim babaannem Bursa-Gemlik'te yaşıyor. Çocukken yaz tatillerinde Gemlik'e gittiğimizde ve dışarıya çıktığımızda yorulunca, susayınca en yakın çeşmeye atardık kendimizi. O kadar çoktu ki... Şimdi Gemlik'e gittiğim zaman gözlerim o çeşmeleri arıyor. Çeşmeler duruyorlar da, suları yok:( Nasıl üzülüyorum o zaman. Ama o çeşmeleri faaliyete geçirirlerse kim pet şişeyle su alacak? Bilinçli hareketler bunlar. Yazık:(
herkesin faydalandığı, kullanıldığı müddetçe, yaptırana sevabı devam eden çeşmelermiş mesela. Ayrıca sahiden bizim geleneklerimizde su ne kadar mühimdir. Azizdir. Misal,"Su gibi aziz ol, su gibi beyhudar ol" denir.
Çok haklısın. Yerel yönetimlerin ya da vakıfların,
siyasilerin, dediğin gibi, toplumun faydası için, yine toplum tarafından yapılan bu eserlere saygısızlık etmemeleri gerekir. Umarım tez zamanda kullanıma açılırlar.
Çeşmeler, bu milletin gururu ama şu anda ayıpıdır.
Siz zaten çok güzel belirtmişsiniz.
Küçük de olsa bu konuda atılmış adımlar sevindirici :))
Çeşmelerle ilgili çok uğraşmıştım. Özet olarak şurada isimler ve konumlar var. Hatta meraklısı burada diğer çeşme mimarisi yapılarına da ulaşabilir. Bunu daha da geliştirecek elimde fotoğraf ve notlarım olsa da buna pek dermanım yok.
http://istanbulium.blogspot.com/2011/12/istanbulun-cesme-ve-sebilleri.html
Bahsettiğin gibi çok güzel kitabi kaynaklar var artık. Ama çeşmelerle alakamız fena halde kopmuş durumda. Su medeniyeti yaratamasak da bir su mimarisi medeniyetimiz olmuş.
Heryerde çeşme var, ama akmıyor. Sanırım su faturası ağır geliyor!...
Yorum Gönder