Elif Efendi Sokağı
Yolum Düştü Sütlüce'ye
İstanbul sürprizlerle dolu bir şehir. Geçen Haliç Kongre Merkezi'ne giderken yolum Sütlüce’ye düştü.
Yol üzerindeki sokak tabelası dikkatimi çekti “Elif Efendi Çıkmazı”
yazıyordu. Allah Allah dedim ne ilginç sokak ismi.
“Elif ve efendi”
kelimeleri yan yana gelince hepimizin dikkatini çekiyor değil mi? Hemen sokakta
bir vatandaşa sordum:
“Afedersiniz burada mı
otuyorsunuz, beyefendi.”
Evet!
Elif Efendi Kimdir?
“Elif Efendi kimdir? Bu
sokağın ismi neden Elif efendi, biliyor musunuz?”
Bilmiyorum ben daha yeni taşındım 3 yıl oluyor!
Bilmiyorum ben daha yeni taşındım 3 yıl oluyor!
İçimden nasıl yani deyip bir
bakkala giriyorum. İnsan bu kadar meraksız bir varlık olabilir mi yahu! Neyse esnaf teyze’ye soruyorum:
“Teyze bu sokağın adı neden
Elif Efendi?”
Oğlum sen bilmiyor musun Elif
Efendiyi!
“Bilmiyorum Efendim.”
Kendisi meşhur bir Osmanlı
alimidir, tekke şeyhidir, şairdir. Az ileride de dergahı var. Biraz yürüyüp ayaküstü dergaha uğruyorum
kapıda güvenlik var. Dergahtan ziyade köşk sanki burası.
Güvenliğe soruyorum:
Güvenliğe soruyorum:
“Burası özel mülk mü?”
Hayır abi burası vakıf
arazisi. İçeride Dergah var!
“Bir yetkili ile görüşmem
mümkün mü?”
Küçük bir girizgah, güvenlik son derece güleç, afferin güvenlik dediğin böyle olmalı. Dergah bahçesi tertemiz, içerisi insana huzur veriyor. Bir top mermisi kenarda baba olarak duruyor. Mahallenin kedileri dergah bahçesinde. Haliç manzarası o biçim. Bari köşkün müştemilatında oturaydım diyorum.
Elif Efendi Dergahı
Güvenlik görevlisi, müdür beyi arıyor. Müdür Bey
biraz bekleteceğini söylüyor. Randevu almadan pat diye geldim. Bekletmesi
normal. Misafirleri varmış 10 dakika bekledim. Bu arada öğle saati, bazı
insanlar kapıda bekliyor. Bunlar kim diye soruyorum. Abi bunlar düşkünler dergah
her gün ücretsiz öğle yemeği veriyor. İçeri girenler arasında alkolikler, yaşlı
dedeler, öğrenciler, işçiler kısaca fakirler var. Manzara güzel. Huzur buldum
birden ve daha fazla beklemeden bir sonraki toplantıma gitmek üzere Elif Efendi
Dergahı’ndan ayrıldım. Başka bir zaman bu güzel mekânı ziyaret ederim. Güzel
restore edilmiş. Emeği geçenleri kutluyorum. Belli ki Sütlüce halkı daha geniş
olan bu tekke arazini tırtıklamış. Binalarla dip dibe girmiş tarihi mekânı sıkıştırmışlar. Bıraksan alayı gecekondu diker araziye! Ah Estambul ah!
Elif Efendi Kimdir?
Araştırdım soruşturdum. Annesi
Tiryakioğlu Hasan Paşa’nın kızı Fatıma Bâise Hanım, babası Hasirizade Tekkesi
şeyhi Ahmet Muhtar Efendi’dir. Elif Efendi’nin soyu Mısırlı bir tüccar aileye dayanıyor.
İstanbul’a gelen bu aile Hasırcı tüccarı olduğu için Hasırızade olarak
anılıyorlar. Bir süre sonra sarayın hasırcı başı olmuş aile. Dergahlarının adı
da Hasırızade Sadi Dergahı. Elif efendi
aynı zamanda Mevlevi şeyhi olmuş bir zat. Bir gazelini kendimce Osmanlıca’dan
Türkçeye çevirip size sunuyorum. Ben çok beğendim.
Elif Efendi’nin Gazeli
"Derûnî aşina ol,
cahilan bigane sansunlar,
Hemen vaktin gözet sen, gafîlan divane sansunlar!
Hemen vaktin gözet sen, gafîlan divane sansunlar!
Urub bünyan-ı nefsi tişe-i
himmetle tahrib et.
Dışı kalsan da halk mamur bir
kaşane sansunlar!
Derin düşün iyi bil, seni
cahil sansınlar,
Hemen vaktini gözet, seni
gafil akılsız sansınlar!
Vur mızrakla nefsin yapısına,
lütufla tahrip et.
Dışı kalsa da mamur süslü köşk sansınlar!
Dışı kalsa da mamur süslü köşk sansınlar!
Yorumlar
Yorum Gönder