Simidin Tarihi Meşhur Simitler
İstanbul denilince aklıma düşenler: Kız kulesi, Galata Kulesi, Ayasofya Camii, Fatih Camii, Galata Köprüsü, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, martılar, çay ve simit! Simit Türkiye ve yakın coğrafyanın en önemli yiyeceklerinden biridir. Simit, Arapça "has beyaz un" anlamına gelen “samid” kelimesinden gelmektedir. İstanbul’daki Simitçibaşı ve simithaneler bu yiyeceğin geçmişini bizi en iyi şekilde işaret etmektedir. Bugün kullandığımız anlamda simit kelimesini, elimizde bulunan belgeler ışında ilk defa 1525 tarihli narh listesinde görüldüğü tarihi kayıtlara geçmiştir. Adı geçen bu listede “halebî ve boğaça ve Yahudiler halkası ve yağsız simmit” 300 dirhem olarak gösterilmektedir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde sadece iki yerde bahsedilir biri Kasımpaşa diğeri de Manisa’da Arap Simidi şeklinde geçer.
Türk yemek kültürünün en tanınan yiyeceklerinden biri
olan simit, yüzlerce yıldır toplumsal hayatımızın en önemli parçasıdır. Yemek
içme yazılarıyla ünlü araştırmacımız Artun Ünsal, simit ununun pahalı ve
İstanbul’da tüketilmesi nedeniyle İstanbul menşeli bir yiyecek olduğunu kayıtlara
düşmüştür. 17. yüzyılın narh defterlerinde Balıkesir, Bursa ve Tekirdağ’da
simid-i halka’ya rastlanmaz. Bu yüzden, simidi İstanbul ve Balkan coğrafyasının
bir yiyeceği olarak tanımlayabiliriz. Balkanlarda “gjevrek” ya da “djevrek”
olarak bilinen simit, 1930’lardan sonra büyük ihtimalle Balkan göçmenlerinin
İzmir’in ana nüfusu olmasıyla birlikte İzmir’de gevreğe dönüşür.
Türkiye’de yaşıyorsanız “kahvaltı” kelimesi size çok
şey ifade eder. Özellikle hafta sonu için. İstanbul temposu çok yüksek bir
şehir olduğu için simit gibi hazır yiyeceklerin kahvaltı için kullanılması son
derece anlamlıdır. Kahvaltı işe adapte olmak, midemizi şenlendirmek için günün
önemli öğünüdür. Türk mutfağında kahvaltı çeşitlilik açısından diğer ülkelere daha
fazladır. Her bölgenin kahvaltısı farklıdır. Güneydoğu Anadolu bölgesinde
kahvaltıda ciğer bir tüketilir. Oysa Karadeniz’de böyle bir durum ancak Orta
Karadeniz Bölgesi’nde Amasya, Çorum, Tokat gibi illerde rastlanır. Türkiye’nin
bölgelere ve yörelere göre değişiklik gösteren bir kahvaltı kültürü vardır.
Manisa simidinde dikkat çeken en önemli özellik nohut mayası kullanılıyor olmasıdır. Rize simidi susamsız olur. Ankara simidi yoğun pekmezli olur. Ankara simidini her Ankara yolculuğumda Strazburg caddesinde yer alan fırında yerim ince, koyu renkli ve çıtır çıtır olur. Ankara’nın Kazan simidi ve Beypazarı simitleri de meşhurdur. Eskişehir simidini diğerlerinden ayıran en önemli özellik incir pekmezi ve Kalabak suyu ile yapılmasıdır. Antakya-Hatay simidi tuzsuzdur çok lezzetlidir. Kastamonu simidine susamsız ve parlak olduğu için kel simit denir. Amasya’nın Merzifon ilçesinde yapılan simidinde armut veya üzüm pekmezi kullanılır, incedir, çıtırdır lezzetlidir. Samsun simidi de Merzifon simidine benzerdir.
Amasya gibi şehzadeler şehri Manisa’nın taban simidi un, susam, pekmez ve nohut mayası kullanılarak yapılır. Devrek sadece bastonu ile meşhur değildir aynı zamanda ilçesinde odun ateşinde pişen Devrek simidiyle de meşhurdur bu simit dut pekmeziyle yapılır. Safranbolu simidi, Nevşehir, İzmit simidi de meşhurdur fakat Kastamonu simidi yediğim simitler içinde bana farkı anlatan bir simit çeşidi olmuştur. Elma pekmezi şurubuyla yapıldığından böyle olsa gerek. Simit denilince akla gelen ilk illerden biri de İzmir’dir. İzmirliler simide “gevrek” derler. İzmir gevreği bol susamlı olur. İzmir gevreği önce pekmezde sonra fırında ikinci kez pişer.
Yorumlar
Yorum Gönder