Çar’ın İstanbul'u ve Smirnoff Votka

Çar'ın Ordusu Çanakkalede Mülteci
Rusların İstanbul'a Göçü

İstanbul adeta dünyayı bağrına basmış bir memlekettir. Rusya’da Bolşeviklere karşı başlattıkları savaşı kaybeden, Beyaz Orduya mensup pek çok asker ve sivil, son kale Kırım'da da tutunamayıp gemilerle, İstanbul, gelirler. Bu İstanbul tarihindeki en büyük göçtür 150.000 kişi İstanbul’a gelir. İstanbul o yıllarda İşgal altındadır. O kadar sefillik vardı ki göçmenler İstanbul limanlarında bekleyen gemilerden yüzüklerini sarkıtıp yiyecek alıyor, varlarını yoklarını bir parça yiyecek için satıyorlardı. Karaya çıkanlar Çatalca’ya, Hadımköy’e, Gelibolu’ya gönderilir bir kısmı da şehrin merkezinde boşaltılan Dolmabahçe ahırlarında, Galatada boşaltılan genelevlere yerleştirilirler.
          

Beyaz Ruslar İstanbul'da


Osmanlı topraklarına gelen Beyaz Ruslar burada 6 sene yaşarlar. İstanbul'da  altı senenin sonunda çeşitli uluslar arası kuruluşlarının da yardımlarıyla dünyanın değişik yörelerine dağılır, Estambul’dan taşınırlar. Bir kısmı Bulgaristana, Romanyaya, Sırbistana, Brezilyaya, Fransa ve Amerika’ya gider. Bir kısmı da anavatanları Rusya’ya geri döner çünkü Bolşevik ajanlar İstanbul’a gelip onları ülkeye geri çağırmak için ilan bile dağıtırlar.


Beyaz Ruslar arkalarında, kendilerine ait kültürel unsurların yanında gündelik hayatlarına dair bazı izleri de bıraktılar. Marangoz, duvarcı ustası, demirci, terzi, bahçıvan, sekreter, muhasebeci, daktilo, aşçılık ve garsonluk yapanlar, dansçı ve şarkıcılar, fotoğrafçılar, ressamlar ve müzisyenler bulunmaktadır. İstanbul’un çevresindeki köylerde çiftçilik yapanlar da vardır. Sermayesi olanlar özellikle Sarıyer Büyükdere ve Kanlıca sırtlarında arazi kiralayarak mandıracılık yaptılar.

Çiçek Pasajının İsmi Beyaz Ruslardan Gelir

Smirnoff Votka İstanbulludur
Bugün Pera sitesinin avlusunda çiçek sattıkları için bu pasaja Çiçek pasajı diyoruz. Beyaz Kadın” terimi o günlerin hatırasıdır. İstanbul’da tombalacığı Ruslar başlatır. Hatta tombalacılığa karşı bir cemiyet kurulur. Bizimkiler beyaz kadınlarından göğüslerine bakmaktan hipnoz olup, sermayeyi tüketirler. Plaj Modası yine Beyaz Rusların İstanbul’a hediyesidir, burada da bir dikizleme mantığı söz konusudur plajlar dolup taşar.

Kalmuk Türklerinden olan ressam Nikolai Kalmikof Türk vatandaşlığına geçerek Naci Kalmukoğlu adını alır. Boris Issaeviç Eguize, ressam İbrahim Çallı’nın sanatını derinden etkiler. Rusların sayesinde tenis, eskrim, bale Ruslar sayesinde gelişir. İstanbul’da Rusların etkisi neredeyse silindi Rejans Restaurant vardı o da kapandı!

Smirnoff votka İstanbulludur          


Vladimir Smirnoff, votka fabrikasını İstanbul’a kurar, eşi de bir lokanta açarlar ama geçinemezler ve İstanbul’dan önce Polonya’ya oradan da Amerika’ya taşınırlar. Anlayacağınız Ünlü “Smirnoff” votkası İstanbulludur.

Fotoğraf Kaynak: levantineheritage

Yorumlar

Unknown dedi ki…
Tuh beeee! Yani Smirnof'a o kadar uzulmedim, kalsaymis nasil olsa onu da amerikalilar alacakmis eninde sonunda! Ama Rejans'a cok uzuldum! Ne zaman kapandi orasi yahu!!!

Tuh beeee!
Blogger Bolat dedi ki…
Geçen yıl kapandı hatta orada veda yemeğine de gidecektim ama olmadı, keşke gitseydim. Smirnoff İstanbul markası olarak kalsaydı sevinirdim ama bu kadar vergiye rağmen rekabet gücünü kaybedeceği kesindi :)))
Unknown dedi ki…
Boston'da bir tane var, bizim rus (pardon Belarus) arkadaslar goturmustu, bir cranberry vodka yapiyorlar, serbet gibi iciyorsun felegin sasiyor :-)))) Cok uzak kaliyor bana gitmeyeli neredeyse bir bes sene var, senede bir oraya gitmeli artik ne yapalim :-)

Bolat...tuh beeee!
Blogger Bolat dedi ki…
Votka kültürü çok başka bir şey. Biliyorsun soğuk memlekette üzüm olmayınca mecburlar darıdan alkol damıtmaya. Sonra bunun çok çeşidini yapıyorlar ben pekmez gibi olanını dahi gördüm, kumda damıtılan mı ,kömürden geçirilen mi türlü türlüsü var :))
Sis dedi ki…
Ahh Bolat ahh. Aklıma sanırım 1990 ların başında Anadolu yakasında Yalı veya Yalım restoranda ( adı gelmedi aklıma ) müdavim halinde her izin günümde rakı balığa gidip izlediğim; birbirlerinin gözlerine hala aşkla bakarak şarkı söyleyen Todori ve Madam Taskini getirdin.Yada Beyoğlunda çok eski avlulu bir sokakta hala dükkanı duran şapkacı Madam Katia. Şimdi kim işletir bilmem o dükkanı ama Madam değildir. Rejansa ise hiç değinmeyeyim,ağlayabilirim. ne kadar üzüldüm kapandığında. Bir kültür yaratmışlar bu şehirde ve artık o kültür öldü. İyi ki son demlerinde de olsa yetişip koklayabilmişim o insanları ve kültürü.
İlle de Rus lokantası diyenlere Gümüşsuyunda İTÜ binasının üst yan sokağındaki Ayaspaşa restoranı öneririm, Rejansla boy ölçüşemez ama kendi kulvarında iyidir.
Sis dedi ki…
Ahahha bir yorumla daha şahsen Rejansın şefinden almış olduğum sarı votka tarifini paylaşayım sizlerle.
http://kitap-evi.blogspot.com/2010/09/sar-votka-kullanm-klavuzu.html
Blogger Bolat dedi ki…
Kültürler insanlarla yaşıyor. Rusyadan yine bir göç oldu ama onlar böyle bir kültür getirmedi buradan da anlıyoruz ki Çarlık Rusyası çok daha başka bir şeymiş :)
Blogger Bolat dedi ki…
Derhal bakıyorum :) teşekkürler.
Ozlemaki dedi ki…
şu filmi anımsattı bana yazdıkların Bolat: http://www.youtube.com/watch?v=bR7jtT-ymE4
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkürler Özlemaki, bakıyorum videoya :) Ne günler gördü şu İstanbul.
Ozlemaki dedi ki…
Limanlardan toplanan gelinler, Amerika'ya doğru yola çıkmadan önce İstanbul'dan da geçiyor. Arşivlik bence.
Boşver bolatcım alem bol bol içiyor marka bizim olmayınca, yoksa vergi vergi vergi kimse almazdı bizden, bu kadar:)
EVREN KONAKÇI dedi ki…
Yine güzel bir bilgilendirme yazısı.Rejans'a bende üzüldüm. Duymuştum. Gitmek istiyordum. Nasip olmadı.
Blogger Bolat dedi ki…
Çok haklısın her şekilde elimizden çıkardı diyorsun :)) ki ben de buna katılıyorum:)
Blogger Bolat dedi ki…
Kısmet diyelim ama güzel bir mekandı, bir çok hatıralarla gitti!
Unknown dedi ki…
Turklerde yogurt Ruslarda votka :-))))) Hepsi mi guzel yapar votkayi, oyle damitan yok tabii ama aromali votkalarda uzerlerine tanimiyorum, kimin evinde icsek hayran kaliyoruz :-)

Bu arada bizim buradaki arkadaslar Stolichniya markadan baska icmiyorlar onu da tabiiki sek iciyorlar :-)

Nazdrovya
Blogger Bolat dedi ki…
Privet diyorum! Votka Rusyada bir kültür mesela yoğurt ve ürünleri de biz de bir kültürdür. Yoğurtlu yapılan yemekleri düşün neler yok ki :))
LILA MOONLIGHT dedi ki…
Super bilgilendirici, tarih kokulu bir post. Gocler sayesinde neler giriyor hayatimiza iste. Simirnoff diye bir markamiz olacakmis kacmis yani oyle mi? : ) Bazen esimle oyun oynariz, ulke ulke hangi markalar dunyaca taniniyor diye, misal Isvec : IKEA, H&M, Ericsson, Volvo etc. Bir Turkiye listesi yapsak, dunyanin cogu yerinde bilinen turk marka sayisi ne kadar olur sence? Yada dunyada kullanilan turk kelimeler ( yogurt en bilinen yaygin olani sanirim, hamam da az cok biliniyor ) Bu iki konuda da guzel postlar yaparsin belki : )
İstanbul... gelenin de gidenin de kokusu sinmiş hep.. ama bu ruslar konusunu senden şimdi öğrendim.. teşekkürler..
Ozlemaki dedi ki…
Bolat, Füme Notlar'a bi bak bakem =)
Blogger Bolat dedi ki…
Koskoca bir hiç :) ama bunun için çalışmamız lazım, umarım ileride bizimle hatırlanacak markalar olur. Smirnoff Votka Fabrikası İstanbul'da kurulmuş marka yarı İstanbullu sayılır :)
Blogger Bolat dedi ki…
Keşke Ruslardan çok daha kalaymış :)
LILA MOONLIGHT dedi ki…
Dunyaca taninmiyor olabilir ama ben birkac ulkede en azindan gordum, Efes bira, Mavi jeans, Pasabahce cam ( ozellikle Italyada bir yerlerde cam bardaktan iciyorum ve altinda Pasabahce yazinca duygulaniyorum, tabi o markayi orada bir tek ben ve diger turk olanlar okuyordur sanirim ), Vakko ipek esarplari, biraz daha zorlasam daha cikabilir ama ne yazikki aa iste bu turk markasi denilecek kadar yaygin taninan marka yok : ( Ha eger futbol takiminin marka degeri varsa, Galatasaray nispeten taniniyor, ama Avrupanin disinda o da cok bilinmiyor. Bir de tam marka sayilir mi bilmem, Denizli havlusu yada Turk havlusu da taniniyor gibi. Yabancilar tarafindan taninan bazi turk kelimelerden aklima gelenler oldu, kebap, lokum, ve biraz Istanbul turistik gezisi yapmis olanlar arasindan harem, sultan ama bunlar da ne kadar turk kelimesi onu senin sozluk bilgine birakiyorum : )
Unknown dedi ki…
Benim su son zamanlarda okudugum yemek kulturumuze ait yazilarda/kitaplarda o kadar cok karsilastimki yogurtlu tariflere, ben bile sasirdim :-)

Bak aklima geldi, ben de bir Rus yemek kitabi var, 1800'lerde yazilmis, Elena Molokhovets diye bir hatun kisi, soyledigine gore her aksam yemegi mutlaka vodka ile bitermis ve eger misafirin varsa en az 20 cesit vodka icinden bir gurup yapar onu sunarmissin, hepsinden icmek sart degilmis ama denemek serbestmis :-) Vodkanin yapilisi konusunda kitapta 70'e yakin degisik teknik ve aromalarda votka tarifi varmis! Ansiklopedi gibi bir kitap, bitiremedim tabii, on tarafindaki bilgileri yaziyorum hehehehehe Her ailenin kendine has, geleneksel votka tarifleri olur bunu nesilden nesile aktarirlarmis, artik bu gelenegi surdurmek zor/imkansiz/pahali olsada hala ellerinden geldigi kadar ruslar vodkalarini kendileri tatlandirimis; sekil 1A benim arkadaslar :-)))

Off yine cenem dustu, hadi ben gidip obur yazida otiiim biraz :-p
cerenim.com dedi ki…
super bir blog zevkle okuyorum
Blogger Bolat dedi ki…
Teşekkür ederim, çok naziksiniz:)
aslibo dedi ki…
Bütün göç hikayeleri gibi Ruslar'ınki de çok trajik. Çok güzel anlatmışsınız. Yalnız 'İsmail Çallı' yanlış yazılmış olabilir mi? 'İbrahim Çallı' olacağını düşünüyorum. Yaşadığı dönem itibariyle de uygun olarak. İsmail Çallı isminde bir ressam sanat tarihinde sanırım hiç olmadı.
Klio'nun Şarkısı dedi ki…
Yazınız her zamanki gibi keyifli ve öğretici olmuş. Beğenerek okudum. Ancak bir şey sormak istiyorum.İsmail Çallı derken, İbrahim Çallı mı demek istediniz? İsmail Çallı diye bir ressam tanımıyorum. Ben mi yanlış biliyorum diye şüpheye düştüm. Sevgiler...
Blogger Bolat dedi ki…
Sevgili Aslı, bravo çok dikkatlisiniz ben de kendime inanamadım ama İsmail Çallı yazmışım :( tamamen hata tabii ki bunu ana metinde düzeltiyorum ama ozaman da yorum ofysatte kalacak o yüzden bir süre sonra değiştireceğim :)
Blogger Bolat dedi ki…
Çok dikkatlisiniz tebrik ederim, tamamen benim hatam :( umarım cevabımızı okursunuz bir süre sonra metinde gerekli düzeltmeyi yapacağım :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hadımköy, İstanbul'un en tuhaf köyü

Beylikdüzü'nde Yaşamak Nasıldır?

Vatoz Balığı Yaptım Evde İsyan Çıktı