Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mutlu Yıllar

Resim
Merhaba , öyle ya da böyle 2011 sona erdi. İçimizde büyük acılar yaşayanların acılarını paylaşıyorum . En kötü yılımız 2011 yılından daha güzel olsun! 2011 benim için çok yoğundu, tatil yapma imkânı dahi bulamadım, biraz yoruldum. 2012 yılının hepimize için sağlık, mutluluk, neşe, mutluluk getirmesini temenni ederim.   2012 yılının yapılacaklar listesinin başına: Sevgili Defne Koryürek’le görüşmek;  Bloğuma daha çok yazı yazmak,  Daha çok seyahat etmek; Kendi işimi kurmak;  Bitmiş olan kitaplarımı yayınlamak,  Özel projeler gerçekleştirmek,   D ostlarımla daha sık görüşmek;  İstanbul Lüfer’e Hasret Kalmasın Kampanyası'na daha fazla destek olabilmek;  İstanbul’un keşfedemediğim alanlarını keşfetmek;  İstanbul ile ilgili güzel yayınlar bulmak ve okumak.... Şeklinde sıralıyorum. Tüm bloggerların ve beni takip eden arkadaşların yeni yılını kutluyorum.

Ben, Can Yücel ve İstanbul Memişhaneleri

Resim
İstanbul'da uzun süredir bir uygulama var. Geçen Kadıköy'deyim malum havalar soğuk böbrekler çalışıyor. Starbucks'a gideyim böbrekleri rahatlayatım istedim . Aman bir de ne göreyim, kapıda fiş nosu filan istiyor! Yuh dedim bu kadar olur yani!  Bu olay aklıma şu olayı getirdi  "Sevgili Can Yücel, Londra`nın en işlek caddelerinden biri olan Strand` ta büyük bir mağazanın kapısına teşaşür ettiğinde yıl 1960 olsa gerek.  Can Ağabeyimiz o gece BBC`nin Türkçe servisinde gece nöbetindedir. Akşam herkes çıkıp gittiğinde Can soluğu her zamanki gibi BBC`nin yabancı yayınlar Merkezi olan Bush House`a en yakın Pub`da soluğu alır. Gecenin geç saatlerine kadar Pub`da kalan Can Yücel, hesabı ödeyip dışarı çıktığında, dehşet şekilde çişinin geldiğinin farkına varır ama Pub kapanmıştır. Yeniden Pub`a dönüp hacetini görmesi söz konusu değildir. Bush House`un memişhanesine yetişmek de çok zor . Can uçkuruna sarılır ve Caddenin en güzel yerindeki meşhur dükkanın önüne Çövdürmeye...

Solothurn İstanbul Tobleron

Resim
Bu resimde nedir Bolat? Söyleyeyim, tadına doyamadığım “Toblerone” çikolatasına şeklini vermiş Matterhon Dağ ı. Hafta sonu misafirlerimiz vardı. Bisikletle İsviçre’den yola çıkıp İtalya, Slovenya, Arnavutluk, Yunanistan üzerinden Türkiye’ye giriş yapmışla r . Evet, biliyorum bizim için uçuk , delilik ama açıkçası ben imreniyorum. Öyle yetiştiriliyoruz ki , her yanımız korku duvarlarıyla örülü . O duvarların içinde her yıl binlerce kişi dünyayı tadamadan ölüyoruz. Bizim için her şey tehlike :  Göz göze geldiğin biri sana gülümserse aman başını çevir, gözlerini kaçır. Akşam karanlık sokakta yürüme tecavüz ederle r . Yola tek başına çıkma kaybolursun! Bisiklete binme çarparlar! İstanbul yollarında yazın bisiklete binersen kafana güneş geçer, kışın binersen üşütürsün, baharda binersen sel olur suda kaybolursun. İ yi de ne zaman bisiklete bineceğiz! İstanbul'da ne zaman bisiklet yollarımız olacak! Olmayacak sevgili blog okuyucusu hiç olmayacak taaaaaaa ki biz o aptal yollara bisikl...

İstanbul'dan Cenova'ya!

Resim
Şimdi sırası mı demeyin aklıma gelmişken yazayım istedim. Geçen Cuma akşamı 2011 yılının muhasebesini yapmak için kendime vakit ayırdım. Ne muhasebesi? Gittiğim, filmler, konserler, tren, otobüs, uçak biletleri, sergi, fuar biletlerine baktım. İşin ilginç yanı en çok bilet Galata Kulesi’ne ait. Peki napıyorsun biletleri, neden saklıyorsun? Anlamsız işte öylesine saklıyorum efemera hastalığı, bir gün bu biletlerden kendime bir İstanbul manzarası yapacağım. Pişman da değilim her gün çıkma fırsatım olsa usanmazdım herhalde. Yeryüzünde kesintisiz bu kadar sürededir manzara keyfi veren kaç kule var?  Kimler çıkmamış ki kuleye! Gustave Flaubert, Teophile Gauthier, Knut Hamsun … .hepsini yazsak sığmaz listeye İstanbul olurda Ayasofyasız, Galatasız, Süleymaniyesiz siluet olur mu olmazzzzzzz.  Kulenin hikayesi 528 de başlar eskiden Bizanslılar tarafından yapılmış başka bir kule varmış fakat bu kule harap olunca Cenevizliler  bu eski kulenin yerine  Galata Kulesi’nin dik...

Olgunlaşma süreci

Resim
Herkesin olgunlaşma süreci başkadır ama ben kendi sürecimi anlatayım. Yaşadığım her kötü durum ve olaydan ders çıkarmaya çalıştım. Dikkat edin başınıza gelen kötü olayların arkasında eskide kalan kötülüklerden almadığımız dersler olduğunu göreceksiniz. Aman diyeyim bu dersleri alın yoksa süreç siz bu dersi alana kadar sürecektir.  Öğrendim ki bana göre doğru olan her şey mutlak doğru değil, böyle olunca doğrularım daha da çoğalmış. Başkalarına karşı şefkat gösterme huyum atalarımdan bana kalan genetik miras, bununla övünebilirim. Akrep burcuyum benim için en zor olanın affetmeme duygusu olduğu söylenirdi. Affetmeyi deneye deneye öğrendim. Affedilemez listem boş! Şimdi daha huzurlu ve mutluyum. Kendi bedenimi, çevremi, dünyayı ve insanları sevmeyi öğrendim. Çevremi ve başkalarını gözlemlediğim kadar zaman zaman yalnız kalarak kendimi de gözlemlemem gerektiğini fark ettim ve kendimden çok şey öğrendim. Mesela bir gün ellerime baktım ve benim her şeyim olan bu uzuvlar için blog pos...

İmam Baildi, Bolat beğendi

Bu kadar  patlıcan seven bir millete   şimdi İmam Baildi adlı bir müzik grubunun 27 Aralık’ta   İşbankası Kültür Merkezi   ya da  İş Sanat   dediğimiz mekandaki konseri haber veriyorum. İmam Baildi 2005’te kurulmuş Yunanlı bir müzik grubu. Buzuki, gitar, çello, klarnet, trompet, tulum …kısaca Allah ne verdi ise var!   Çok eğlenceli çocuklar.  İstanbul'a da sık gelmeye başladılar.  Patlıcan dedin de … İmam Bayıldı, Karnıyarık, Hünkâr Beğendi, Ali nazik, dolma, musakka gibi uzayı giden yemekler hep patlıcandan yapılır. Patlıcan 4000 yıl önce Güney Asya Hindistan’dan Çin’e sonra Arap yarımadasından İspanya’ya oradan Avrupa’ya nihayet 17’nci yüzyılda Amerika’nın üçüncü başkanı Thomas Jefferson bu sebzeyi ABD’ye tanıtmıştır. Avrupalılar bu sebzeyi ilk gördüklerinde yumurtaya benzetmiş  olmalılar ki ona “eggplant” demişler. Hay bu etimoloji merakıma!

İstanbul ve mamudizm

Resim
Bu yıl İstanbul’da birçok kongre, konferans, seminer, davet ve açılışa katıldım! Kimse üstüne alınmasın ama şöyle bir tespitim var! İnternetin sağlamış olduğu sığ bilgilerden faydalanıyoruz , şahsen ben derinlik göremedim.  Özellikle kavram yaratma ve kavram satma konusunda çok zayıfız!  Nedir Kavram yaratma ve kavram satma? Açalım kavram yaratma olayını:  Örneğin rahmetli Recep Yazıcıoğlu (vali) “mamudizm” diye bir kavram yaratmıştı. Bu kavramı devletin hantallığını ifade etmek için kullanıyordu.  Devlet Vali Bey’e 10 okul parası tahsis eder o bu parayla 30 okul yaptırırdı. Atadan kalma “imece” usulünü  içselleştirmişti. Kah kepçe operatörünün yanında, kah inşaat çukurunda bazen de hafriyat kamyonunun şoför mahallinde olurdu. O hantallığa, tembelliğe, bananeciliğe kısaca “mamudizme” isyan etmiş bir insandı! Şimdi biz "mamudizmi İstanbul’da iliklerimizde hissediyoruz! Yeniden inşa etmek için gerekirse yıkmak lazım! Şehircilere kulak vermek lazım. İstanbul val...

Deli Dali ve Beril

Resim
Salvador Dali üç yıl aradan sonra tekrar İstanbul’a geliyor. Bulmaca gibi adamdır. SSM ’deki sergisini görmüştüm. Anten gibi bıyıkları , delilikle dahilik arasında gidip gelen ruh hali ile dünya sanat mirasının en önemli figürlerinden biridir. Karısı Gala ’ya o kadar âşıktır ki, onun ölümüyle birlikte yıkılmış ve çok sevdiği bıyıklarını kesmiştir . Kısaca hayran olunası bir ilişki yaşamıştır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,InArtis, Kült işbirliğinde gerçekleştirilen  sergi 23 Aralıkta başlayacak 26 Şubat 2012 tarihinde sona erecek. Fotoğrafta Berilla ve Salvador Dali muhabbetini görüyorsunuz. Gitmiş lobi yapmış Dali'yi İstanbul'a getirtmiş. Bravo yani Beril! Fotoğraf Kaynak: Berrilla

Divan Pastaneleri Beylikdüzü 5M Migrosta

Resim
Bugün almış olduğumuz Hürriyet Gazetesi’nin insert’ünden öğreniyoruz ki. İstanbul’da Koç Grubuna bağlı Divan Pastaneleri Beylikdüzü Migros 5M AVM’ye şube açıyor. Bu bölgede Beykent Pelit Pastaneleri ’nden sonra yeni bir marka. Bakalım çok övülen divan macaronları nasıl? Pasta, şekerleme gibi ürünlerle ağzımızı tatlandıran markaya hayırlı olsun diyorum. Bebek, Erenköy ve Maçka şubelerine uğramıştım. Ürünlerinin ambalajı mücevher gibi.Sütlü  Truffe , mekik, bademli drajeleri insanı uçurur.

İstanbul, Sosyal Medya, Yeni Medya, Bloglar

Resim
Televizyon dünyasında bir gürültü ki sorma gitsin! Şikayet edenler reytingi düşük olanlar! TRT’nin TRT-Türk’ü haricinde hiçbir kanalı listemde yok. O kadar çok yeni medya kavramı üretildi ki yetişmek mümkün değil.  IPTV bu kavramlardan biri, geniş bant üzerinden kişiselleştirilebilir televizyon. Alt yapılar Türk Telekom, Superonline, Türksat gibi kurumlar sağlarken işletmecileri, Digitürk, Dsmart, Uydunet,Teledünya gibi markalar. Sosyal medya olayını ilk çözen de bizden biri Orkut Büyükkökten ,halen Google ürün müdürü. Facebook küresel kahvehanemiz . Weblog yada bloglar çok daha kalıcı kaynaklar. Bloggerlar sosyal medyanın yeni yazarları.  Örneğin dün CNN-Türk’te Işıl Yılmaz vardı memnuniyetle seyrettik kendilerini. Okan Bayülgen blogger dostu televizyon insanı. Kızına “İstanbul” ismini verecek kadar İstanbul tutkunu ve ş ehirli insan. Twitter yapısı gereği az, öz, sarsıcı, etkileyici, çarpıcı yazmaya teşvik ediyor. Metin yazarları özellikle reklam ...

İstanbul'daki Hatay

Resim
İstanbul  yemek cennetidir . Hertürlü mahalli, etnik yemekleri, her cins fastfood mutfak ürünlerini İstanbul'da tatmak mümkündür. Farklı yemekler tatmak isteyen insanlar için binlerce seçenek var. Kebap  pek sık tercih ettiğim yemek değildir fakat Aksaray Horhor'da gayet temiz ve leziz bir kebapçıya gittik. Restaurant’ın adı Hatay Has Kral Sofrası . Kebaplarını denemenizi tavsiye ediyorum. Mezeler de şahane, humus, abugannus, içli köfte ve çiğ köfte on numara. Kendilerinden tuzda tavuk olayını öğrenmiş oldum yalnız bu kaya tuzunu bulmak biraz sıkıntı. 

Şişli'de bir ev

Resim
Tak, tak, tak….Gecenin tam ortası İstanbul Şişli’de bir evin kapısı çalınıyor. Kapıyı Mustafa Kemal açıyor. “Hayırlar olsun Ferid Bey”  “Hayır değil paşam İngilizler Bandırma Vapuru’nu torpilleyecekmiş” Mustafa Kemal kaynağın güvenilir olup olmadığından emin olmak istedi ve araştırdı. Haber kaynağı Hilal-i Ahmer’in ikinci başkanı “Berc Keresteciyan” efendiydi. Kendisinin özü sözü doğru bir adam olduğu söyleniyordu. İşte bu bilgi alınmasaydı muhtemelen İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e açılan Bandırma Vapuru torpillenecekti. Bu yüzdendir ki İstanbul Boğazı’nın çıkışında hemen rota değiştirildi. Berc Keresteciyan’ın babası erken yaşta öldüğü için amcası Bedros Keresteciyan tarafından yetiştirilmişti. Bedros Keresteciyan Türkçe’nin ilk etimolojik sözlüğü’nü hazırlayan kişidir. Berc Keresteciyan  Meclisimizin ilk Müslüman olmayan üyesi olmuş ve soyadı kanunu ile Türker soyadını almış bir vatanseverdir. Türk Halkı kendisini minnetle anma devam edecektir. Ruhu şad olsun! Tek kri...

Aciz İstanbul!

Resim
Ayağıma bastınız, hanfendi!” “Basacak başka yer mi var beyfendi!” Otobüslerin buhurlu camlarına yapışmış mutsuz yüzler! İnsanın üstüne yürüyen araçlar! Olmayan bisiklet yolları! Olmayan olamayan alternatif yollar!  Düşünülemeyen alternatif taşıma türleri! Trafiği bile çözemeyen kamu!   İş yapmak yerine şikayet eden kamu!  Yığınla vergi alan kamu!   Ne işe yararsın? Son noktayı  Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım koydu, “İstanbul’un trafik sorununu çözerim diyen populizm yapmış olur...”  Eyvah eyvah! Kim çözecek bu Estambul'un trafik sorununu?

Ardıç Kuşu ve kent çöplüğü

Resim
Kış geldi çattı İstanbul'da gözlem bitti.  Artık bahar göçünü bekleyeceğiz. Gözlemciler kargayı, martıyı, güvercini kuştan saymaz. Kulakları çınlasın ilk gözlemi Pier’le yapmıştık. Sonra çok şey öğrendim. Bu yazıda size ardıç kuşundan bahsedeceğim . Ardıç kuşu dişi serçeden biraz büyükçenedir.  İşin ilginci şudur ki eğer ardıç kuşu ardıç ağacının tohumlarını yemez ise o tohumlar asla ardıç olmaz. Bir ardıç ağacı şöyle yetişir. Ardıç tohumları yere dökülür ancak bu tohumlar bir a rdıç kuşu tarafından yenmeze çimlenme gerçekleşemez . Ardıç kuşunun sindirim sisteminde ardıç ağacının tohumlarının kabukları açılır. Ardıç kuşu dışkısı ile birlikte toprağa karışan tohumlar kolayca çimlenir.  İşte tabiat milyonlarca yıldır bu şekilde ardıç ağacı yetiştirdi. Ardıç ağaçları hızla azalıyor. Çünkü artık ardı kuşu ardıç tohumu yemiyor ve kentin çöplüklerini kullanıyor. Kendi ipimizi böyle çekiyoruz.  Artık ardıç ağacını görenimiz yok. Ben İstanbul'da ardıç ağacı görmedim a...

La flor de Estambul, İstanbul Çiçeği

Resim
Javier Rubial La flor de Estanbul İşte soğuk günler geldi. Sırtımı kedi gibi kaloriferin dibine verdim. Fonda fizy’den Fransız besteci Erik Satie'nin şarkısını dinliyorum. Biliyor olma ihtimaliniz yüksek ama gene de bilmeyenler için hatırlatma yapayım şarkıyı Javier Rubial söylüyor. Şarkının adı La Flor De Estambul yani “İstanbul Çiçeği” şeklinde çevirebiliriz. Şanatçı bu şarkıyı İtanbul'da izlediği bir dansçı için yazmış. İstanbul gerçekten kıymetini bilen için çiçek gibi şehir. Neyi ararsan İstanbul'da bulursun. Mevlayı ararsan İstanbul'da bulursun, belayı ararsan da İstanbul'da bulursun. Blogger Bolat insanı için İstanbul sürprizler şehridir. İstanbul çiçektr. İstanbul şiirdir. İstanbul şarkıdır! seviyorum İstanbul’un asil ve mağrur duruşunu. Kendini gerçekleştirmek isteyen her insan İstanbul'da bu amacını gerçekleştirebilir. Kültürse, kültür. Sanatsa, sanat! İşse, iş! Ne arıyorsan onu bulur ve onda kaybolursun. İstanbul'un en kötü yanı alır seni kendine ...

Akıllı kent mi?

Resim
İstanbul Kalkınma Ajansı ve T ürkiye Bilişim Vakfı ortaklığında bir proje başlamış. Projenin konusu ”İstanbul genelinde bilgi toplumu uygulamalarının izlenmesi.”  Proje çok güzel. Bu projeye destek veren İstanbul Kalkınma Ajansını tebrik ederim. Yalnız benim kafamda bu İstanbul özelinde “akıllı kent” uygulamaları konusunda soru işaretleri var. İstanbul’un akıllı kent olabilmesi için altyapının üst yapıdan önce gitmesi lazım . Bizde tam tersi bir durum söz konusudur. Şehir o kadar büyüyor ki neredeyse ülke nüfusunun yarısını aynı şehre yığmış olacağız. Ortalama trafikte kalış saatimiz iki saati aşıyor . İstanbul’un bu büyüme hızı ile akıllı kent uygulamalarına geçmesi zor! Daha yolu izi olmayan Haramidere etrafında bir benzeri ancak Çin’de görülen yüksek yapılaşma var , yapılaşma var ama yol yok! Nasıl olacak! İ stanbullu televizyon ekranına yapıştı kaldı! Bir mankurtlaşma süreci mi yaşıyoruz? Evet, doğrudur fakat bir etkinliğe gitmek için iki saat dönmek iki saat harcarsanız ...

Bir İrlandalı'nın İstanbul tahayyülleri

Resim
Pegasus Yayınları’ndan çıkan yeni bir kitap aldım. Kitabın adı “Derviş Evi” . Bir sürü olumsuz eleştiri okumama rağmen kitabın futuristik yönü beni çekti. Konusu kısaca şöyle: Türkiye AB’ye girmiş . İstanbul, bilim ve teknoloji başkenti olmuştur. Para gani , sağımız solumuz petrol hattı, nano teknoloji boy vermiş , Kürt sorunu tavan yapmıştır. İşte size İrlandalı bilimkurgu yazarı Ian McDonald'ın 2027 Türkiye’si . Yazar uzun süre İstanbul’da yaşamamış ama İstanbul’a gelmeden İstanbul romanı yazılmaz diyerekten şehrimizi kısa süreliğine ziyaret etmiş. Sanırım Dan Brown’dan da biraz etkilenmiş Mimar Sinan’ın eserlerinden yorum çıkarmaya giz aramaya çalışanlar var. Yazar İstanbul’un teknoloji konusunda da merkez olacağını düşünüyor.

İstanbul'un zembereği

Resim
Dün Metro City AVM’de Alper Dalkılıç’ın “Dağlar” adlı sergisinin açılışına katıldık. Sonra Kanyon AVM’ye gittik. Kanyon’daki D&R Türkiye’deki en favori kitapçım. Kanyon girişinde yürürken birden Tevfik Aydın Saat ’in önünden geçtiğimi fark ettim. Ömer Bey’e selam verelim dedik, söz saatçilikten açılmışken Ömer Bey   “Kuyumcular saat satıyor ama biz altın satmıyoruz” deyince durumu kavradım. Daha önce bu durum hiç dikkatimi çekmemişti. Aslında çok doğru saatçiler altın satmıyorken kuyumcular neden saat satar? Kaliteli saat almak isteyenler için Tevfik Aydın’ı tavsiye ederim. Özellikle mekanik saatleri tavsiye ediyorum . Size neresi yakınsa Kanyon ya da Sirkeci. Ömer Aydın’ın adı kalitenin belgesi gibi dile kolay1889 yılından buyana kaç esnaflık yapan aile vardır İstanbul’da! Firma  Omega, Tag Heuer, Maurice Lacroix, Meistersinger, Longines, Tissot, Movado, Oris, Raymond Weil, Technomarine gibi saat markalarının mekanik ve quartz modellerine ev sahipliği yapıyor.

Kendin çal kendin oyna

Resim
Bu yıl üçüncüsü verilen  İstanbul turizm ödülleri 'nin sahipleri belli oldu.  Kim veriyor ödülleri? İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, kusura bakmayın biraz kendin çal kendin oyna gibi olmuş! Birinci ödül, Onur Ödülü: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ’a verilmiş. Sütlüce Kongre Merkezi, İstanbul Kongre Merkezi'ni kazandırması, İstanbul'un dünyada önemli bir kongre merkezi olması yolunda çok önemli adım. UCLG Başkanı seçilmesi de büyük başarı. Şimdi bu Zeytinburnu gökdelenleri olmasa diyeceğim bir şey yoktu amaaaaaaaa, o gökdelenler bence bu onur ödülüne gölge düşürmüştür Sayın Başkanım! Çaydan geçip derede boğuldunuz. Üzülerek söylüyorum bunu. İkinci ödül, Etkinlik Ödülü: Ayasofya Müze Müdürü Doç. Dr. Haluk Dursun ; Ayasofya Müze Müdürlüğü’nden dolayı bence hak ediyor. Ayasofya konferansları, Müze Dergisi’ni yeniden çıkarması, İstanbul eksenli kültür çalışmalarından dolayı fazlasıyla hak ediyor ödülü. Okumayanlara Haluk Dursun hocanın kitapla...

Dağlar Dağlar

Resim
Üzerimdeki kırgınlığı atmam birkaç gün sürdü. Bugün haftanı en güzel günü yani ha rc anmamış iki tat il günü var önümüzde. Yarın erkenden kalkıp üyesi bulunduğum derneğin Yönetim Kurulu toplantısına katılmam gerekiyor. Neyse ki toplantıyı Kadıköy’de değil de Leventte yapacağız. Öğleden sonra Metro City ’de bir sergi açılışına katılacağız. Sergi Finansbank Kurumsal İletişim Bölümü çalışanlarından Alper Dalkılıç ’ın “Dağlar” adlı sergisi. Aslında ufkumuzu açmak için Alper Dalkılıç ’ın biyografisini okumamız bile yeterli. Bu güzel insan dağlara tırmanıyor, tarihi yolları turluyor, çölleri geçiyor ve bunları fotoğraflayarak belgeselleştiriyor. Açtığı sergilerin maddi gelirlerini “Anadolu’nun ağaçlanmasında kullanılmak üzere"  Türkiye Çevre Koruma Kurumu’na bağışlıyor” bu ne güzel bir amaç. Eğer bu güzel insanın sergisine katılmak isterseniz Levent Metro City AVM’de sergiyi gezebilirsiniz. İlham almak deyince aklıma geldi geçen yıl not ettiğim beğendiğim sözleri sizlerle paylaşmak...